5. Bölüm: Cana Veryansın.

2.4K 191 28
                                    

5. Bölüm: Cana Veryansın.

Zeynep Bastık&Anıl Piyancı, Bırakman Doğru Mu?

🪁

Yangın yerine dönmüş her tarafım.

Bazen, bazen o kadar zamansız hissediyorum ki... Dünya dönmeyi bırakmış, insanlar hareket etmiyormuş, saat ilerlemiyormuş gibi geliyordu.

Akrep dokuzda, yelkovan ikide kalıyor.

Saniye ibresi ileri gitmeye çalışıyor, inatla deniyor; iki ve üçün arasındaki 2. aralıkta, küçük boşlukta sıkışıyor. Üçe ulaşamıyor.

Kendimi sıkışmış saniye ibresi gibi hissettiğim bir andaydım. Hayatımın en güzel şeylerinden birine imza atacaktım. Her seferinde daha da heyecanlanmam bazen garibime gidiyordu ama kendimi de anlıyordum. Ben sevdiğim şeylere fazla yükseliyordum.

Bu gün pazardı. Cuma günü akşam üstü Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından biriyle telefonda konuşmuştum. Kitaplarından birinin kapak tasarımı için benimle görüşmek istediğini söylemişlerdi.

İçim içime sığmamış, sabahı zor etmiştim. Dakikalardır kıyafet dolabını izliyordum. Hava bir anda soğumuştu, o yüzden kırık beyaz, geniş fitilli bir gömlek ve siyah bir kot pantolon aldım. Üzerimi hızlıca değiştirdim, Kemerimi, küpelerimi ve kolyemi taktım. Perçemlerimdeki bigudiyi yavaşça çıkardım ve tarakla hafifçe düzelttim. Makyajımı yapıp çantamı hazırladım.

[Yaşı fazla duruyor diyenler olabilir ama Asal benim için tam olarak Yağmur Tanrısevsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Yaşı fazla duruyor diyenler olabilir ama Asal benim için tam olarak Yağmur Tanrısevsin. (: ]

Yatağımın yanındaki küçük komodinin ilk çekmecesini açtım. Sağ taraftaki kadife kutunun içindeki pilot kalemimi aldım ve çantamın küçük kısmına yerleştirdim.

Ayaküstü ağzıma 2 tane kiraz domates attım ve biraz daha oyalanıp evden çıktım. Metroya doğru yürürken heyecanımı atmak ve kafamı dağıtmak adına kulaklıklarımı taktım ve şarkı dinlemeye başladım.

Yaklaşık yarım saat süren metrodan indiğimde yolum uzun olsa da yürümeyi seçmiş ve 25 dakika yürüdükten sonra yayınevinin olduğu plazaya gelmiştim. Girişteki güvenliğe geldiğim yeri
söylediğimde aramış ve doğrulamış, bana kapıyı açmıştı. 11. kata çıktım ve uzunca olan koridorda kapılara bakarken sonunda 482. kapıyı bulmuştum. Zile bastığımda beklerken ben de gözlüklerimi taktım. Ardından kapı açıldı, açan kişi Maya'ydı.

Mayayla tanışıyorduk, birkaç kere yüz yüze gelmiş hatta özel olarak buluşup kahve içmiştik. Yayınevine ve yazara benim kapaklarımı o kadar övmüştü ki, yazar yayınevini bile araya katmadan direkt benimle iletişime geçmişti.

"Hoşgeldin!" O kadar enerjisi yüksek ve mutlu söylemişti ki, benim de ağzım kulaklarıma vardı. Aynı anda birbirimize sarıldık.

"Hadi gel, Banu Hanımı heyecandan tutamıyoruz." diyerek beni içeri çekti. Kapısı kapalı bir odaya geldiğimizde bileğimi bıraktı ve kapıyı çaldı, ardından cevabı beklemeden açtı.

RÜZGÂR TERSİNE DÖNERSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin