Tatlıyla aşk yaşadıktan birkaç saat sonra oradan sıkıldığımız için başka mekanlara geçtik. Bir ara sıcak çikolata sipariş ettik fakat bardak parmağımdan bile küçük olunca üzüldüm. Bu yüzden Rüzgar kendi içeceğini de bana verdi.
Tüm gün oradan buradan konuşup gezerek zaman öldürdük. Sanki ben bir psikopat tarafından hiç kaçırılmamışım, birkaç saat öncesinde kafama silah dayamamışım gibi davranıyorduk. Ve doğruyu söylemek gerekirse bu beni inanılmaz rahatlatıyordu.
Saat 5'i gösterirken Mersin sahilindeki o meşhur salıncaklarda oturuyorduk.
"Bu sallanan banklardan Antalya'da hiç görmemiştim."
"Sallanan bank mı?" Rüzgar kahkahayı patlattı. "Salıncaktır o, sallanan bank olsa duramazsın."
Ona yandan bir bakış attım.
"Sence salıncağa benziyor mu bu?"
"Aslında haklı olabilirsin, bu bildiğin bank."
"Rüzgar biraz daha hızlı sallasana, denize uçalım."
"Daha ne kadar hızlanacağız? Gerçekten uçmamıza ramak kaldı."
"Rüzgar hadi, biraz daha! İn de sen salla beni. Sen ağırsın diye olmuyor."
Rüzgar salıncağı inadına yavaş bir tepmpoda sallamaya başladığında göz kapaklarım iyice ağırlaştı.
"Ben burada uyurum yalnız."
"Ben de."
Birkaç dakika boyunca yalnızca denize baktık.
"Hava çok güzel değil mi?"
"Evet, öyle."
Asıl sorumu sormak için hazırlanıyordum ve Rüzgar da bunun farkındaydı.
"Rüzgar?"
"Hmm?"
"Sen o kelepçeyi nasıl taktın?"
Tamam, asıl soru bu değildi. Fakat bu da bir soru sayılırdı, değil mi?
"Bir sene polis okuluna gittikten sonra bıraktım."
Nedenini sormak istemedim çünkü insanların özel hayatlarına burnumu sokmayı sevmezdim ve hassas bir sebebi varsa hatırlatmak istememiştim.
"Ben de nasıl bu kadar iyi dövüştüğünü merak ediyordum."
"Bana diyene bakın! En son birine silah doğrultmuştun. Sen benden çok daha cesur ve güçlüsün."
Saçlarımı arkaya attım. "Abartma canım sen de."
"O.." dedikten sonra bakışlarını yüzümden çekip tekrar denize çevirdi. "Sana bir şey yapmadı, değil mi?"
"Karakolda da anlattım ya, gerçekten bana hiç zarar vermedi. Ama..." Birkaç saniye durup düşünmeye ihtiyacım vardı. Madem bu konu açılmıştı, öyleyse söylemem gereken her şeyi burada söyleyecek ve bu iki haftayı sonsuza dek unutacaktım.
"Ama?" dedi bana bakıp. Kahverengi gözleriyle aynı renkte olan saçları rüzgarda uçuşuyordu. İsminin Rüzgar olması bu yüzden miydi acaba? Saçları hep uçuştuğu için. Bu düşünce kıkırdamama sebep oldu.
"Kusura bakma, aklıma bir şey geldi de ona güldüm." Hemen kendimi toparladım.
"Aması şu; gündüzleri her şey güzeldi. Fakat gece olduğunda, o odada kilitli kalıyordum ve asıl mesele anahtarın onda olmasıydı. Bazı geceler gözümü bile kırpmadığımı bilirim. 'Acaba gelecek mi? Acaba şu an uyuyor mu? Acaba beni merak ediyorlar mı?' Ve en kötüsü de," Gökyüzüne baktım, "Yıldızları görememekti. Fakat ben, penceresi olmayan o odada, karanlıkta yatarken gözlerimi kapattım ve tüm yıldızları göz kapaklarımın içine astım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Rüyası
ChickLitBence insan senin de dediğin gibi, bir ruha aşık olmalı. Normal hayatımda gördüğüm yüzlerce insana rağmen ben, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim; ama düşüncelerine ve hislerine hakim olduğum biri hakkında düşünmeyi daha çok seviyorum. Zihnimin seninle...