Ateşten Buz

132 18 1
                                    

İza kendine gelmişti, jay ise ben gelmeden yarım saat önce sarayımızı ve bölgemizi terk etmişti.  Saatin gece yarısını bulmasına yirmi beş dakika vardı. Bu gün o kara büyüğü yapan kişiyi bulacaktım. Üzerime antrenman yaparken giydiğim özel kıyafetlerimi giydim ardından ise aynadan kendime bakarak  kapüşonumu kafama geçirdim. Uzun bir gece olacaktı, odamdan dışarı çıkarak merdivenlere yöneldim. Çizmelerim sessiz sarayda tok bir ses çıkarıyordu, Lili bile bilmiyordu bu akşam olacakları o yüzden yalnız çalışacaktım. Sarayı terk ettiğimde soğuk rüzgar saçlarımı dalgalandırdı. Bir adım öne attığımda kapüşonlum ile yüzümü gizledim, Sarayın bahçesinden çıkarken  bazı perilerin uçarak evine gittiğini gördüm, annemin mezarına doğru yürürken kılıcımı elimle kontrol edip orada olduğuna emin olduktan sonra tepeye doğru yürümeye başladım.  Sarayımızın biraz solunda büyük olmayan bir tepe vardı, annemin mezarını oraya yaptırmıştım, etrafında   kırmızı güller vardı, mezarının üst kısmı camdandı, onu da ben tasarlamıştım.  Ben büyüğümü geri çekmediğim sürece o cam ne kırılabilir ne de açılabilirdi, ay ışığı annemin beyaz saçlarına vuruyordu, yüzü de ay sayesinde parlıyordu. Mezarı ona göre yaptırmıştım. Tepenin arkasından çıkıyordum bu yüzden büyücünün beni görmesi imkansızdı. Tepeye ulaştığımda etrafıma bakınıp hızlıca avuç içlerimi yere doğrultulup buz çıkartarak havaya çıktım. Gözüme bir ağaç kestirip buzlarımı oraya sapladım. Ağaç oldukça yüksekti ama dalların beni taşıyacağını zannetmiyordum bu yüzden ağaca sapladığım buzun üstüne oturmayı tercih ettim, yerime oturup sırtımı ağaca yasladığımda bir kaç hışırtı hissettim. Biri tepeye tırmanıyordu. Olduğum yerde biraz kıpırdandım, annemin katiliyle yüzleşmeye hazırdım. Biri eteğini tutarak  tepeye çıktığında gözlerim şaşkınlıkla açıldı "İza?" Diye fısıldadım elimde olmadan, iza eliyle birine gelmesini işaret ettiğinde gördüğüm kişiyle yerimde taş kesildim "Armin" Onları biraz daha dikkatli izledim. Konuşmaya başladıklarında tamamen onlara odaklandım "Buraya neden geldik Armin" diyordu İza, Armin İzanın ellerini tuttu "Sevgilim.. bana güven" Dediğinde İzanın kaşları çatıldı "Güveniyorum zaten" Armin gülerek başını salladı ve İzayı ittirdi, İza çığlık attığında  ayağına takılıp yere düştü. Kendimi tutmaya çalışarak ne yapacağını izlemeye başladım. Armin onu sudan bir hortumun içine hapsettiğinde İza güçlerini kullanarak çıkmaya çalıştı ama daha çaylaktı, Armin ondan daha güçlüydü. "Armin! ne yapıyorsun ! komik değil! HİÇ KOMİK DEĞİL" diye bağırdı. Armin kılıcını kaldırarak annemin mezarına saplayacağı sıradan ağaçtan hiç düşünmeden atladım, ellerimden buz çıkartarak düşüşümü yavaşlattığımda tam olarak  Annemin mezarının hemen yanına düştüm.  Armin gözlerini bana çevirdi, büyüyen gözleri beni gülümsetti . Ayağa kalkarak kılıcımı çıkarttım "Armin, Armin, Armin" kılıcı ona doğrulttuğumda  geri geri yürümeye başladı, aldığı kısık nefesler izanın bağırışlarının arasından bile net duyuluyordu. Bende onun üstüne yürüdüm "Annemi sen mi öldürdün Armin?" Ellerini havaya kaldırdı "Bak, Elizabeth-" Diyeceği sırada bağırdım "EVET YADA HAYIR!" Armin derin bir nefes vererek yere baktı "hayır" Kılıcımı göğüsüne dayadım "Emin misin?" Armin gözlerini bana çevirdi "Her şeyi biliyorum Armin, eğer dürüst olursan acı çekmeden ölürsün" Armmin sustuğunda cevabımı aldım. İzanın da duymasını istiyordum, onu öldürdüğüme tepki vermemesi için. Kılıcımı çenesinin altına dayadım "Sen Elizebet Corner' ı karşına aldın" Dediğimde gözleri mümkünmüş gibi biraz daha  irileşti, kılıcı tutan elleri titriyordu, güçsüzdü ve bu güçsüzlüğü onun sonu olacaktı. Geri geri yürürken bir taşa takılarak düştü. Kılıcım ile çenesin hafifçe kaldırdım ardından ise fısıldadım "Ve bu ölüm demek" İzanın bağırışları arttığında Armin gözlerini korkuyla bana dikmişti. Ay arkamda kalıyordu Arminin bedenine gölgem düşüyordu, gülümsedim " Elizabeth-" Sözünü kestim "Son sözlerin benim adım, son gördüklerin benim gözlerim olacak" Kılıcı kaldırdım "Ben senin sonun olacağım"  Armin birden İzanın önündeki suları çekti . Kılıcımı boynuna geçirdiğimde Arminin kanları tüm bedenime sıçardı. İza birden bağırınca kafamı ona çevirdim. Gözleri yuvarlarından çıkacak kadar açılmıştı, güzel saçları dağılmış, gözlerini kenarları kıpkırmızı olmuş şekilde yerde yatan cansız bedene bakıyordu. "HAYIR!"  Ayağa kalkarak bana doğru bir adım attı "NE YAPTIN SEN!" Bir adım öne attım, Arminin kafası onun ayaklarının önüne yuvarlandığında gözleri irileşti " İza sakin ol, ben doğru olanı yaptım" Anlatamazdım ona, anneme söz vermiştim. İzanın kollarından biri bir ağaç koluna dönüştüğünde kaşlarım havaya kalktı,  etrafımızdaki ağaçlar hafifçe öne eğildiğinde bir adım öne çıkarak çığlık attı. Bastığı toprak sarsılmaya başladığında ona seslenmeye çalıştım ancak kriz geçirdiği için beni duymuyordu, bastığım yer her an yarılabilirdi. Arminin Kafasına baktı "ONU ÖLDÜRDÜN!" Kafasını iki yana salladı "ONU SEN ÖLDÜRDÜN! ONU SEVDİĞİMİ BİLİDİĞİN İÇİN ÖLDÜRDÜN! BUNUN BEDELİNİ ÖDECEYECEKSİN"  ben daha ne olduğunu anlamadan İza çığlık atarak ağaç dalını sertçe karnıma geçirdi. Ağzım şaşkınlıkla açıldığında gözlerimi İzadan ayıramadım, büyük bir ateş topu karnımda toplandığında ellerimi yavaşça oraya götürerek başımı aşağıya indirip kanayan yere baktım. Bu dünyadaki herkese karşı hazırlıklıydım,  Lili bile bana ihanet etse buna şaşırmazdım ama İza.. Bu dünyada bir tek ona yeniliyordum ben, çünkü canımdan bir parçaydı o benim, kardeşimdi. Bir tanemdi. Tek kimsemdi. Onun için hayatımı gözden çıkarabilirdim, ama o aynısını yapmazdı biliyordum. Birden ateşten bir çember etrafımı sardı, izanın ağaçtan kolu yanmaya başlayınca ağacı bedenimden çekerek inledi ve yere düştü. Bedenimden süzülen kanlar  Arminin kanlarıyla bir olunca hissettiğim acı ile dişlerimi sıktım. Togay önümde İzanın ağaçtan kollarını yakmaya başladığında iza kollarını geri çekerek normale dönüştü. İza yere düştü, bir bana baktı, bir Arminin cansız bedenine. Gözlerinden süzülen yaşlar hızlandı bu sefer ağaçtan kollarını Togayın bileğine doladı. Togay Elinde  büyük bir ateş oluşturarak  İzanın ağaçtan kollarını tekrar yakmaya başladığında İza kollarını çekerek onları normale yeniden dönüştürdü, Bilerek İzaya bir şey yapmıyordu. Togay ellerinden ateş çıkartarak izaya doğru yürümeye başladığında İza yere sertçe vurdu, Togayın yürüdüğü yer sallanmaya başlayınca Togay İzaya doğru koşmaya başladı, elinde  Ateşten bir kılıç vardı. İza hızlıca Elinde  güçlü bir kılıç oluşturunca Togay koşarak   İzanın bedenini ikiye ayıracaktı ki Onu havada dondurdum, İza gözlerini büyük bir nefretle bana çevirdi, gözlerindeki saf nefret sendelememe sebep olurken birden dizlerimin üstüne düştüğüm. İza geri adım attığında Togayı  çözmek zorunda kaldım. Togay yere inince gözlerini bana çevirerek resmen kükredi "Elizabeth!" Togay etrafımdaki tüm ateşleri yok ederek yanıma geldiğinde İza Arminin bedenini tutarak ağlamaya başladı. Kanlar bedenimden akarken Togay bir dizinin üstüne çöktü ardından elleri ile yüzümü avuçladı "Seni bizim bölgemize götüreceğim " Cevap vermek için ağzımı açtım ama hissettiğim yoğun acı ile gözlerim ile ağzım kapandı. Hızlıca beni  kucağına alıp ayaklandığında İza Arminin bedeninin üzerine ellerini koyup ağlamaya devam etti, sadece sayıklıyordu. Togay bir saniye bile kaybetmeden havaya yükseldiğinde gözlerimi açıp karnıma baktım "Kardeşini öldürdüm" diye fısıldadım Togay dişlerinin arasından "Bunu sonra konuşuruz" Dediğinde susmayı tercih ettim, beni kendi tarafına götürüyordu ancak oraya yaralı bir şekilde girip açık vermek istemiyordum, itiraz edecek durumda olmadığım için kelimelerimi yuttum.  Sarayın önünde durduğumuzda kapı köprü haline geldi. Togay hızlı adımlar ile Saraya girdiğinde bir kaç göz bize döndü ancak bunu umursayacak durumda değildim. Merdivenlerden çıkmaya başladığında sarsıldığım için yaram sızladı, dudaklarımdan küçük bir inilti kaçınca Togay mırıldandı "Dayan, az kaldı" odasının kapısını sert bir tekme ile açtı, rüzgar yüzümü yalayıp yuttu. Beni  yatağa yavaşça yatırdığında açık olan pencereyi de kapattı. Elini kapıya doğru uzattığında kapılarda sertçe kapandı, tüm yatağı benim kanımla kaplanırken  gülümsedim, yardımcısına seslendiğinde  gözlerimi yorgunlukla kapattım.

Gecenin Soğuk İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin