hoş geldin partisi|2|

532 55 20
                                    

hoseok,derin bir nefes alarak adımlarını otobüsten dışarı attı. üzerine bir sürü sticker yapıştırıp renklendirdiği siyah bavulunu peşinden sürüklüyordu.

kahvenin en güzel tonundaki gözleri koridorda gezinirken aradığı kişiyi bulamadığı için elini cebine atarak telefonunu çıkardı. telefonu da aynı bavulu gibiydi,siyah kılıfın üzerine bir sürü renkli sticker. hemen tuş kilidini açtı ve mesajlar uygulamasına girdi.

o anda gelen mesaj ile bir süre ekrana baksa da,cevap yazmak için parmaklarını kalveyede gezdirdi.

-hoseok,yoongi-
WhatsApp konuşması

yoongi'm
hoseok ben gelemiyorum işim çıktı özür dilerim,sana konumu atıyorum. Jimin sana kapıyı açacaktır.
|konum|

jung hoseok
peki

merak etme gelirim ben

gerçi ettiğin de yoktur|
gerçi ettiğin d|
gerçi ett|
ge|

iç çekerek telefonu kapattı ve,otogardan çıktı.

-

tanıdık dairenin önünde durduğunda derin bir nefes aldı ve zile basıp kapının açılmasını bekledi. ancak kapının çoktan açık olduğunu fark edene kadar.

nefesleri hızlanmaya başladı,hızlıca ayakkabılarını çıkarıp ses etmeden içeri girdi.

adımlarını oturma odasına doğru çevirdiğinde ışıkların kapalı olması sebebiyle içine bir korku oturdu. oturma odasının ışığını açmak için anahtara bastığında,aniden gelen patlama sesi ve kafasının üzerinden dökülen konfetiler ile çığlık attı.

hoseok'un zaten hızlı olan nefesi daha da hızlı ve sesli olmaya başlamıştı. kapının koluna tutunurken elini kalbine doğru götürdü ve gözlerini kapattı. yere çöktü, yanındakilerin kim olduğuna bakmamıştı. şuan hiçbir şeyin farkında bile değildi

"hoseok?"

kulağına boğuk boğuk gelen sesler yavaş yavaş netleşiyordu. omzundaki ellerini hızlıca itti ve ellerini boynuna götürüp hızlı hızlı kaşımaya başladı.

"hoseok"

bu sefer gelen ses daha yumuşak ve iyileştiriciydi. hıçkırıkları odayı doldururken birisi onun boynunda olan ellerini nazikçe tutmuş ve indirmişti.

"hoseok"

hoseok,yavaşça gözlerini araladı ve önünde eğilmiş olan yoongi'sine baktı.

ne zaman akmaya başladığını bilmediği gözyaşlarını sildi yoongi. hemen yanında Jimin duruyordu.

"hoseok,özür dilerim. Biliyordum evet, biliyorum özür dilerim"

hoseok,kendisini şuan bulunduğu durumdan kurtarmak için bakışlarını ayakta duran jimin'e çevirdi.

"hani ona söylemeyecektin aptal"
ardından hafif bir kıkırtı.

yoongi gözlerini kırpıştırdı içinden,travma sonrası panik atağın yan etkisi herhalde diye geçirdi. ancak hoseok,içinde bulunduğu acınası durumdan kendini kurtarmak için konuyu dağıtmaya çalışmıştı,evet sadece çalışmıştı. başarılı olamadı.

"özür dilerim hobi,benim hatamdı. yoongi bana yapma dedi ancak ben onu dinlemedim. özür dilerim o an tamamen aklımdan çıkmış."

hoseok,yerden destek alarak ayağa kalkarken yoongi de dikkatli bir şekilde ona eşlik etti.

hoseok burnunu çekti,
"neden söyledin ona Hyung?"

tekrardan jimin girdi söze,
"ben okudum mesajları,telefonunu benden gizlemeye çalışmadı bile. bence onun da hatası var." güldü ve devam etti "üçümüzün beraber bir fotoğrafını bulabilmek için telefonunu almıştım."

hoseok,sorun değil anlamında başını aşağı yukarı sallarken oturma odasının içine doğru adımlandı. ağlamaktan kızarmış gözleri duvardaki "HOŞ GELDİN HOPE" yazılı pankartı buldu. kendi kendine gülerken başını iki yana salladı ve masadaki pastaya baktı. üzerinde kocaman bir güneş olan beyaz bir pastaydı bu. tekrardan arkadaşına ve yoongi'sine döndü,
"Bu kadar zahmete gerek yoktu cidden,altı üstü ben geliyorum yahu"

Jimin kaşlarını çattı ve başını iki yana salladı,
"Haşmetli Park Jimin'in arkadaşı geliyor da biz sadece kapıda durup 'ay sen mi geldin hoseok hoş geldin gel otur' mu diyeceğiz!"

hoseok,kollarını açtı ve Jimin 'e sarıldı. sonra teşekkür ederek yoongi'sine döndü ve onun her ne kadar temastan hoşlanmadığını bilse bile ona doğru yürüdü. şaşılır bir şekilde yoongi'si asla itiraz etmedi ve o da ona sarıldı. hoseok,o anda cidden ihtiyacı olan şeyin onun sarılması olduğunu anladı.

yalancı || yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin