Ambulans çağrıyı aldı ve o lanet olası sirenlerini yaktı. Ve ben oracıkta kaldım. Arkamdan bi ses;
"Hanımefendi iyi misiniz? Sizi hastaneye götürmemi ister misiniz?"
O adamdı beni arabadan çeken. Niye çekti ki beni. Ne güzel bende çağrıyı yalnız birakmicaktim. Ama onun yanına gitmem lazımdı. O yüzden kabul ettim. Hemen berki arayıp çocuklara ve önder hocaya haber verip gelmelerini söyledim ama kazadan bahsetmedim. Ilk başta itiraz etti kötü birşey yok diyince ama acil olduğunu söyledim. Hastaneye vardığımızda hemen çağrıyı aramaya koyuldum. Danışmaya sordum;
"Pardon Çağrı Koçak nerede acaba? Trafik kazası"
"Şuan ameliyattaymış en üst kat 2. Ameliyathane oraya çıkabilirsiniz." Teşekkür edip hemen üst kata çıktım. Kapının önüne çöktüm. Sürekli hemşireler girip çıkıyordu ama asla birşey söylemiyordu
3.5 saat sonra
Tam 3.5 saat olmuştu ama benim çağrım hala içerideydi. O sırada önder hoca aradı ;
"Efendim hocam"
"Kızım nerdesiniz oraya gelelim. Çağrıyı arıyorum açmıyor."
Dediği şeyle ağlayarak hastanede olduğumuzu söyledim
"Neee. Kızım ne hastanesi iyi misiniz? Noldu?"
"Ben iyiyim ama Çağrı iyi değil hocam"
"Kızım bak şimdi sen bize konum atıyorsun ve korkmuyorsun. Çünkü sizin daha hayallerimiz var ve gerçekleşmeden ikinize de birşey olmayacak. Tamam mı? Ağlama kızım nolur ağlama. Hadi at konumu geliyoruz."
"Tamam hocam"
Konumu attım ve geri yere çöktüm. Yarım saat sonra koridora girdiler. Koşup önder hocaya sarıldım. 2. Babamdı o benim herşeyime koşardı. Ama şimdi ikimizde herşeyi olan adam içeride canıyla uğraşıyordu. Herkese sarıldım. Ali;
"Ne zamandır içeride" diye sordu
Bana sanki 4 gündür içeride gibi geliyordu zaman akmıyordu. Saate baktım ve;
"4 saat" dedim. Arap;
"Niye çıkmadı baya olmuş" dedi bu cümlesi içimi daha da karartti. Berk;
"Oğlum salak mısın ya? Ne içimizi karartiyon. Çıkar birazdan."
Berkin yanına gidip sarıldım.
**********
Yarim saat sonra kapı açıldı. Herkes ayaklandı. Doktor;"Çağrı koçağın yakınları siz mısınız?"
"Evet doktor bey. Ben babasıyım" dedi önder hoca
"Ameliyatı zor geçti. Vücudunda kırıklar var ve kazada başına büyük darbe aldığı için beyin kanaması geçirdi. Kanamayı durdurduk ama durumu kritik. Yoğun bakıma alıcaz. Herşeye hazırlıklı olmanızı öneririm."
Benim hayatım ölüyordu ve bu doktor benim buna hazırlıklı olmamami söylüyordu öyle mi? Dalga mı geçiyordu bu adam benimle? Resmen hayatının seni bırakıp gitmesine hazır ol diyor.
Çağrıyı yoğun bakıma almışlardı. En azından onu görebiliyordum camdan. Gözünde bantlar, burnunda hortum, parmağında oksimetre ve kolunda serum. Açın onun gözlerini. Karanlıkta kalmayı sevmez Çağrım. Beni izlemeyi sever. Açın gözlerini izleyelim birbirimizi.
Çağrı tam 3 saattir kıpırdamadan yatıyordu. Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Berk;
"Zeyno gel yat hadi birşey olursa uyandırırız seni biz" dedi. Bende oturduğu koltuğa gittim ve kafami dizine koyup kıvrıldım.
************
Tam 6 gün. O lanet günün üstünden tam 6 gün geçti ve benim hayatının benim çağrımın durumu hergun daha da kötüye gidiyordu. Ben hergün beni bıraktı korkusuyla uyanıyorum. Yetmez mi sizce de? Daha ne kadar karanlıkta kalıcak benim Hayatım. Hiçbirimiz yemek yiyemiyorduk. Çağrı orda öyle yatarken nasıl yerdik ki? Sandalyeden kalkıp çağrının kaldığı yerin önüne gelip camdan onu izlemeye başladım. 5 dakika geçmişti. 5 dakikadır onu izliyordum. Bir anda makineden sesler çıkmaya başladı. Makinedeki yamuk çizgiler dümdüz olmaya başladı ve bende bağırmaya.
"Doktoooor koşun benim Hayatım ölüyor nolur koşun." Hemşilereler doktorlar içeri dolmuştular. Önder hoca ali arap berk ise cama koştular. Doktorlar kendi aralarında birşeyler anlatıyorlardı birbirine. Defibliratörü göğsüne bastırdılar kalp masajı yaptılar. Ama hala çizgi düz ilerliyordu. Içeriden doktorun son diye bağırdığını duydum. Doktor defibliratörü son kez bastırdı ama çizgi hâlâ dümdüzdü. Ne yani bırakmış mıydı beni? Doktor kafasını sağa sola salladı. Cihazları çıkarıp Beyaz örtüyü üzerine kapıyorlardı;
"Kapamaa kapama nefes alamaz orda kapama yapma nolur. O örtünün altında öylesine bi beden yokk. Kapama nolur. Orada birsürü hayal var. Hayallerimiz var. Orada benim hayatım var. Orada genç ve hayalleri olan bi can var. Yapma kapama nolur kapama. Onu ışıksız bırakma. Karanlığa bırakma. Karanlığın onu almasına izin verme nolur." Başka birşey yapamıyordum sadece bağırıp cama vuruyordum. Önder hoca berk ali ve arap ise yere çökmüş dizlerini karnına çekmiş ve kafasını dizleri ile karınlarının arasına gömmüştü. Hepsinin bu hareketi yapması beni daha da ağlattı çünkü Çağrı da hep böyle ağlardı. Annesinin onu bırakıp gitmesinden beri hep öyle ağlıyordu. "Hocam kalkın böyle bitmemeli hocam açın çağrının üstüne karanlıkta kalmasın hocam hadi kalkın nolur" diye cekistiriyordum ama nafile. O olmayınca berke aynisi yaptım ama kalkmadı. Sonra Ali ve en son arap. Arap ağlayarak;
"Zeynoo, zeyno ağlama zeyno nolur sus bağırma olmuyor gelmicek" diyip bana sarıldı ve aynı anda yere çöktük. Bana ağlama diyordu ama kendi de ağlıyordu. Işte bugün benim hayatimin benden gitmesiydi. Kapı açıldı ve sedye ile Çağrıyı çıkardilar. Koşup sarılmak son kez saçını sevmek öpmek koklamak istedim. Niye beni bıraktın diye kızmak istedim ama izin vermediler. Tuttular beni. Gerçi ben Çağrıma kıyamazdım kızamazdım. Ama son kez öpüp koklayıp sarilsaydim. Saçını sevseydim. Bunu bile çok gördüler. Ben onu izlemeye kıyamazken o adam o şoför çağrımı benden aldı. Size burda ant içerim ki o adam cezasını cekicekti.
Eveeett. Biliyorum sonumuz kötü. Istemediginiz bi son. Bi sonraki bölüm final olucak. Bölümde Çağrının zeynoya verdiği mektubu ve zeynonun ileriki yıllarda ne yaptığını öğrenicez son olarak da çağrıyı elimizden alan adamı. Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Hikaye Mutlu Son Mu?(TAMAMLANDI)
RomantiekAyrılmadan önce acıdı mı kalbin demişti sevgilisine boynundaki ipi çözerken acıdı mı dedi sevdiği adama