•Kayıp

372 39 49
                                    


Yeteri kadar mafya kurgusu okumuş olduğumu düşünmüyorum bu nedenle mafya kurgusu yazarken birkaç mantık hatam olabilir kusuruma bakmayın... Kurguyu yazarken Riverdale bilgilerimi kullanacağım 😜

Stalia66 bu fic sana gelsin❤️❤️ beni bu fici yazmaya teşvik ettiğin için teşekkür ederim umarım beklentini az da olsa karşılayabilirim❤️❤️❤️

04.02.2023 hadi başlayalım...

Umarım beğenirsiniz yorumlarınızı bekliyorum...

İyi okumalar...

*********

Yağan yağmur adeta içindeki kaos ve acının dışarıya yansıması gibiydi. Etrafta koşuşturup kafalarını güvenli çatıların altına sokmaya çalışan insanlar içindeki karmaşayı temsil ediyordu sanki... Yere var gücüyle düşen damlalar içindeki hiddetin temsilcisiydi. Bu hiddet öyle güçlüydü ki kafalarını yerden kaldırmalarına engel oluyor, sanki yüzlerini karanlık gökyüzüne çevirseler damlalar suratlarını mahvedecekmiş gibi hissediyorlardı.

Minik; ona uzatılan eli sıkıca tutmuş, bundan sonra neler olacağını tahmin bile edemeden emin adımlar atıyor, taş kaldırımda kafasını dik tutarak yürüyordu. Bu şiddetli yağmurda bile soğukkanlılığını koruyarak yavaş adımlar atması kesinlikle ebeveynlerinin bir kopyası olduğunu kanıtlıyordu.

Sokakta yürüyen ikili etrafına bakma gereği bile duymazken sanki gitmekte oldukları yeri ezelden beri biliyormuş gibi birbirine benzeyen tahta küçük binalara rağmen hangi binaya gireceklerini sorgulamıyordu. Dışarıdan bu izlenimi verseler de ikisi de buraya ilk defa geliyorlardı.

Küçük çocuk, yağmur yüzünden sokakta oynadıkları oyunu bırakmış diğer çocuklardan tamamen farklı hareket ediyordu. Yaşıtları, yolun bozuk yerlerine dolmuş olan su birikintilerinde zıplamaya çoktan başlamışken o, hiç mi hiç böyle bir dürtü duymuyor; babasının yağmur nedeniyle giydirmiş olduğu lastik botlarıyla su birikintileri hiç umrunda değilmiş gibi ilerliyordu.

Siyah kaşe montunu oldukça asil bir biçimde taşıyan adam ise yağmurun siyah saçlarını sırılsıklam etmesini umursamıyor; elini tuttuğu çocuğun yorulduğunu fark etse bile hızını düşürmüyordu. Acelesi olduğunu belli etmese de durum çok vahimdi ve ulaşmaları gereken yere en kısa sürede varmalılardı. Tek temennisi kadının hâlâ yıllar önce söylemiş olduğu yerde yaşamaya devam ediyor olmasıydı.

Elinden tutan siyahlar içindeki adama zıt olarak sarı yağmurluğuyla parlayan çocuk çok yorulmasına rağmen sesini çıkartmazken var gücüyle yürümeye devam ediyordu. Yanındaki adamın bir adımı onun adeta iki adımına hatta belki üç adımına denk gelirken bundan isyan etmiyor, büyük bir olgunlukla karşılıyordu iki saattir yürüyor oluşlarını...

Yürüdükleri yol onları dik bir yokuşun önüne getirdiğinde adam durmuş ve yanındaki çocuğa dönmüştü. Yağmurluğunun kapüşonunun kapalı olduğuna emin olduktan sonra yerin ıslak olmasını umursamadan bir dizi üzerine çökmüş, küçük çocuğun hizasına gelmişti.

"Yorulduğunu biliyorum ama az kaldı meleğim..." demişti küçük çocuğa, katı surat ifadesine oldukça zıt çıkan merahmetli sesiyle. Küçük çocuğa hep meleğim derdi. Yaptıkları işlere rağmen saf ve masum bir ruhun evlerinde olan varlığı ona böyle seslenmesine vesile olmuştu.

Sokakta duydukları yabancı kelimeler kulaklarına çalınırken siyahlar içindeki adam çocukla konuşmasına devam etmişti.

"Kucağıma gel..." kollarını kocaman açtı ve beş-altı yaşlarında duran çocuğu kollarına aldı. Çocuk hemen babasına sarılmış kafasını onun ıslak montunun omzuna gömmüştü. Uykusuz ve yorgundu minik... Uçuş süresince uyuyamamış, iki saatlik yürüyüşe daha fazla dayanamamıştı ancak babası onu kucağına almayı teklif etmese gidecekleri yere kadar şikayet etmeyeceği de barizdi.

Lost in You ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin