I can't help falling in love with you

131 8 13
                                    

George yatakta sırtı dönük bir şekilde yatıyordu. Üzerinde bir şey olmadığından bir ürperti gelmişti. Yatakta kıpırdaşıp örtüyü üzerine çekmeye çalıştı. Çalıştı çünkü örtüyü bir türlü üzerine çekemiyordu. Kaşlarını çatıp biraz daha asılarak örtüyü daha kuvvetli çekti ve örtünün bir anda boşta kalması ve yere bir şeyin düşme sesini duymasıyla hızla kafasını kaldırdı. Yeni uyandığından gözleri bulanık görüyordu. Kuzguni saçları karışmış, dağılmıştı. Yerden gelen inleme sesiyle kaşlarını çatıp yerde yatan kişiye baktı.

Dream yerde, elini kalçasına koymuş bir şekilde yatıyordu. Yüzünü ekşitmişti. George, Dream'i öyle görünce sersemce gülümseyip kıkırdadı. 

Dream güldüğünü duymuş olacak ki kafasını çevirip ona baktı. Acıyla ekşitmiş olduğu yüzü George'un gülen yüzünü gördüğünde yumuşamış o da sersemce gülümsemeye başlamıştı. George bu ifadeyle kalbinin eridiğini hissetti.

Dün yaptıkları konuşma ve biraz yakınlaşmanın ardından kendilerini George'un odasında bulmuşlardı. 

''Günaydın.'' Dream yüzündeki gülümsemeyi silmeden konuştu.

''Günaydın.''

George, Dream'in yüzündeki sersem bakışla başının döndüğünü ve kalbinin hızlandığını hissetti. Daha sonra düşünceleri kalbine yetişmiş ve Dream'in yerde iç çamaşırıyla oturduğunu fark etmesini sağlamıştı. Gözlerini Dream'in vücudunda gezdirdi. Boynunda gördüğü dudak şeklindeki morluklarda bakışları takıldı. Onun dudakları. Dream'in onun yaptığı izlerle etrafta dolaştığını bilmek içinde bir şeylerin kıpırdamasına sebep oluyordu. Gözleri biraz daha aşağıya kaydığında göğsünün, kalbinin olduğu yerin tam üstünde bir morluk daha olduğunu gördü. George yanaklarının ısındığını hissetti. Dream'in kızardığını görmemesi için örtüyü üzerine çekip arkasını döndü ve gözlerini kapattı.

Dün yaşananlar ona gerçek gibi gelmemişti ama Dream'in vücudunda gördüğü izler aksini söylüyordu. Belki de rüya görüyordu ya da enfeksiyonun neden olduğu bir halüsinasyondu. Birkaç saniye sonra onu düşüncelerinden sıyıracak bir şey oldu. Üzerine çöken ağırlıkla yumduğu gözlerini açtı. Ardından üzerinden çekilen örtü ve vücudunu saran soğuk havayla ürperdi. 

Dönerek üzerinde ona dünyadaki en önemli şeymiş gibi bakan adama baktı. Dream elini George'un çenesine yerleştirerek dudaklarına yaklaştı. George gülümseyerek gözlerini kapattı ve bacaklarını aralayarak Dream için yer açtı. Dream diğer eliyle yataktan destek alırken George'u öpmeye başladı.

George elini Dream'in beline yerleştirerek Dream'i kendine çekti. Zamanın durmasını diledi. Burada kalmak istiyordu, ölene kadar. Ki bu o kadar da ilerde bir zaman değildi. Sayılı saatleri hatta şanslıysa bir günü kalmıştı. İçeriye giren soğuk havayla hafifçe titredi. Dream bunu fark etmiş olacak ki George'un üzerinden çektiği örtüyü yatağın kenarından alarak üzerlerine çekmişti. George bu hareketle gülümsedi. Dream dudaklarıyla George'un alt dudağını emerken gülümsedi.

George vücudunun Dream'in sıcaklığıyla ısındığını hissetti. Aylardır geçirdiği en güzel gündü bu. Bu anın bozulmasını hiç istemiyordu.

Bir anda açılan kapıyla Dream geri çekilmiş ve George ile göz göze gelmişti. Bakışlarını kapıya yöneltirken George konuşan kişiyle bu anı bozan kişinin kim olduğunu anlamıştı.

''Aman tanrım az önce bunu görmedim!'' Quackity ellerini hızla gözlerine çıkararak kapatmıştı.  ''Siz- siz ne sikim yapıyorsunuz? Aman tanrım! Aman tanrım!'' George bu dramatikliğe karşı gözlerini devirmişti. Dream'in üzerinden kalkıp yerden giysilerini almasıyla bir hüzünlenmişti. Dream'in gitmesini istemiyordu. Onun yanında kalmasını istiyordu. Dudaklarının dudaklarında olmasını. Bu sebepten dolayı Quackity görmemesine rağmen ona ölümcül bakışlarından bir tanesini gönderdi.

Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin