"İçkiler geldi!"
Çınar elinde şarap şişeleri ve ne olduğunu anlamadığım içeceklerle dolu bir kutuyla çıkageldi.
Ben Çınar'a şaşkınlıkla bakıp, "Ben içmiyorum ki." deyince Yeliz şişelerden birini kapıp açtı.
"Ben içiyorum."
"Merak etmeyin Miray Hanım, sizin için özel bir kokteyl hazırlayacağım." Arkasını döndü. Sonra bir an tekrar bana dönüp, "Tabii ki naneli." deyip işe koyuldu. Naneyi çok seviyordum ama alkollü içecekler için aynı şeyi söyleyemezdim.
"Eğlenmek için illa içmemiz mi lazım?"
"Yapma be Rahibe Teressa. Bir kaç yudumdan bir şey olmaz." Rüzgar benimle dalga geçiyor ve bundan oldukça keyif alıyor gibi görünüyordu.
"Her şey 'bir fırt çeksene' demekle başlar. Bağımlı olmak istemiyorum."
"Kendine bu kadar mı güvenmiyorsun? Bir kere içtiğinde bağımlısı olacak kadar zayıf mısın?"
"Ben çabuk bağlanırım." dedim. Sesim istemeden sinirli çıkmıştı. Rüzgar Çınar'a yardım etmek için ayağa kalktığında konudan kaçıyor gibi hissettim. Birden nasıl da değişebiliyordu, sanki ondan iki tane varmış gibi; ailesinin yanında uslu, efendi bir çocukken iş eğlenmeye geldiğinde içine yaramaz bir ruh kaçıyordu. Bu laubali tavırlarına gönderme yapmak için arkasından seslendim.
"Sen de bir öyle bir böylesin." Elindeki bardağı evirip çevirirken bana döndü.
"Nasıl yani?"
"Annemlerin yanında mülayim bir çocuksun, işine geldiği zamansa ukalanın tekisin."
Yeliz ve Çınar birbirlerine şaşkınlık ve merak dolu gözlerle bakarken Rüzgar bardağı masaya vurup bana doğru yaklaştı. Gözlerini kısmış, başını hafifçe yana eğmişti.
"Böyle mi düşünüyorsun?"
"Evet, kişilik bozukluğun olabilir mi?" Neden birden agresif davrandığımı bilmiyordum ama kendime engel olamadım.
Yeliz alt dudağını ısırmış kıyameti bekliyor gibi görünüyordu. İçkileri yavaşça birbirine karıştıran Çınar ise tam aksine keyifle gülümsüyordu. Ortamda birkaç saniyelik ölüm sessizliği oldu. O an dalgalar kulağımdan içeri girip beynime çarpıyormuş gibi hissettim. Öyle söylememeliydim ama dilimi tutamamış ve belki de büyük çam devirmiştim. Şimdi ne olacak diye beklerken Rüzgar, Çınar'ın elindeki bardaklardan birini kapıp tekrar yanıma oturdu.
"Ortama uyum sağlamak diyelim." Gülümsüyordu. Söylediklerime hiç de alınmamış, aksine hoşuna gitmiş gibiydi. İçimden "Bir de yüzsüz!" diye geçirmeden edemedim. Ama sonra hemen kendime kızıp iç sesimi susturdum.
"Sen de biraz uyum sağlasan fena olmaz." Bardağı bana uzattı. Hanımefendiliğimi korumak için gayret ediyordum ama o bana zorla içki içirmeye çalışırken bu hiç de kolay görünmüyordu.
"Almayayım, teşekkür ederim."
"Abartma Miray, alt tarafı bir-" derken sabrım taştı ve bardağı elinden çekip bardağı tek hamleyle denize doğru savurup tekrar eline tutuşturdum. İçindeki alkol, zehrini serin sulara karıştırırken sinirlerime hakim olabilmek için derin bir nefes aldım.
"Bu yeterli, teşekkürler." Rüzgar'a döndüğümde dudağının kenarıyla gülümsüyor ve gözlerini benden ayırmıyordu. Ayağa kalkıp Yeliz'in yanına gittim. Kolumdan tutup beni iyice kendine yaklaştırdı ve fısıltıyla hızlı hızlı konuştu.
"Kızım sen ne yapıyorsun? Niye tersledin ki şimdi çocuğu? Neden gerginlik çıkarıyorsun Miray ya?"
Yandaki dolu bardaklardan birini alıp Yeliz'in eline tutuşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Rüyası
ChickLitBence insan senin de dediğin gibi, bir ruha aşık olmalı. Normal hayatımda gördüğüm yüzlerce insana rağmen ben, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim; ama düşüncelerine ve hislerine hakim olduğum biri hakkında düşünmeyi daha çok seviyorum. Zihnimin seninle...