Antrenmandan sonra eve gelmiş ve elimdeki market poşetlerinin içindekileri boşaltıyordum. Her şeyi yerleştirdikten sonra ise bir şeyler atıştırıp hazırlandığım gibi dışarı çıktım.
Bir saat süren yolculuktan sonra arabadan indim ve tiyatro salonunun içine girdim. Biletimi gösterip yerime oturdum. Telefonumdan saati kontrol edince tiyatronun başlamasına 10 dakika kaldığını gördüm.
Galerimdeki gereksiz fotoğrafları sildim ve 10 dakikanın bitmesini bekledim. Buraya neredeyse bir senedir geliyor ve çok da keyif alıyordum.
Yaklaşık bir sene önce çok bunaldığım bir anda tiyatronun posterini görüp hiç düşünmeden biletimi alıp girmiş ve bir daha da hiç kaçırmamıştım.
10 dakikanın sonunda tiyatro alkışlarla beraber başlamış ve oyuncular sahnedeki yerlerini almışlardı. Bugünkü tiyatroda ise hedeflerinin peşinden koşmanın önemi ve tam olmayacak denildiği anda pes etmemenin neleri değiştirebileceği işleniyordu.
Tam o sırada rolü gelen ve sahneye çıkan Tuğçe'yi gördüm. Onun sesiyle tüm üstümde olan olumsuzluklar gitmiş ve bana yaşam vermiş gibiydi tekrardan. İşte tam bu yüzden de ona yaşam veren anlamında "Afeta" diyordum...
"Topraktaki ekin, bitki, sebze, meyve gibidir hayat. Sen ona ne kadar iyi bakar, yeşermesi için su verir, seversen o da sana karşılığını verir. Hiçbir şey karşılıksız değildir ve hiçbir şey sevgisiz olmaz evlat." diyerek Tuğçe'nin omzuna elini koydu yaşlı adam.
Bu sözlerden sona ise içimi ısıtan sesiyle konuşmaya başladı Tuğçe.
"Ben sadece güzel bir hayatım olsun istiyordum dede." hüzünle konuşması yutkunmama sebep olmuştu.
Tebessüm ederek konuşmaya başladı yaşlı adam. "Güzel bir hayat mı istiyorsun? O zaman sen de güzel şeyler yapacaksın. Etrafına tebessüm dağıtıcaksın, insanlara iyi davranacak, iyilik yapacaksın. Hâlâ mı istediğin hayat karşına çıkmıyor? O zaman bir hata yapmışsındır ve karşılığını alıyorsundur. O da mı yok? O zaman sabret evlat çünkü zamanla hayatın daha da güzelleşecekdir."
Oturduğu yerden kalkıp gitmeye hazırlanan adam son kez söze girdi.
"Güzel bir hayatın formülü: İyilik, sabır, sevgi ve saygıdır. Bunu sakın unutma!"
"Haklısın dede, hem ne demişti şair? Bir gün bu hayatı bırakıp giderken sadece mutluluk olmalı yüzümüzde. Birbirimizi sevmenin gururu olmalı her şeyde."
Tam o, bu cümleleri söylerken bu zamana kadar hiç olmayan bir şey oldu ve gözleri gözlerimle buluştu. Beni tanıyor muydu bilmiyordum ama gözlerime anlamlandıramadığım bir şekilde baktığı bir gerçekti.
Ben ise hep bu anda kalmak için her şeyimi verebilirdim ama hayat kendini hatırlatır gibi alkışlarla beraber tiyatronun perdelerinin kapanıyor olduğunu yüzüme yüzüme vurdu sanki.
Perde kapandı ve oyun bitti... Ama kalbimin böylesine güzel atmasını durduramadı...
Herkes salondan çıkmıştı ve ben yerimden kalkmayarak oturup kalmıştım yüzümdeki büyük gülümsememle beraber. Deliydim ben ya, bu aralar ne çok delice şeyler yapmıştım. Bunları düşününce kafamı sağa sola sallayıp gülümsedim.
"Delisin sen kuzen. Şu haline bak oturmuş deli gibi gülüyorsun hâlâ." sesin geldiği yere bakınca kuzenim Buse'yi gördüm.
"Deliyim ama kime? Ona bakmak lazım Buse'cim." diyerek ayağa kalktım ve yanağından bir makas aldıktan sonra göz kırparak aklıma gelenleri bir an önce yapmak için arkama bakmadan salonun kapısına doğru yürüdüm.
"Sana da görüşürüz Yunus." diyen Buse'ye döndüm ve kollarını göğsünde bağladığını ve bana sahte bir sinirle baktığını gördüm.
"Affettireceğim sana kendimi, söz. Görüşürüz." sonları uzatarak sözlerimi söyledikten sonra gülümsediğini gördüğüm gibi rahatlayarak arabama bindim ve eve doğru yol aldım.
Uzun uğraşlarım sonucunda kuzenimi tiyatroda görevli olarak işe alınmasını sağlamıştım. Şanslıydım ki tiyatrodaki görevli ve oyuncuların toplu olarak bir grupları vardı ve oradan da Tuğçe'nin numarasını bulmuştuk.
Şimdi ise tiyatroda son olanlardan sonra cesaretlenmiş ve çocuk gibi içimdeki heyecanımla eve geldiğim gibi koltuğa oturup ona mesaj yazmaya başlamıştım.
(Burada şarkıyı açmanızı öneririm...)
Siz: Sana nasıl düştüğümü herkes iyice görsün...
Siz: Hala yatışmıyor bu, kalbim oradan görmüyor mu?
Siz: Semadan alınmış Afeta...
Siz: İşve ki; dosdoğru Ay burcundan
Siz: Yazdım hepsini kalın bir kitapta
Siz: Öğren diye kendini zamanla...
Görüldü...
Mesajların görüldü olduğunu gördükten sonra kısa bir süre bekledim ve cevap gelmeyince yazmaya devam ettim.
Siz: Mitolojideki Afeta,
Siz: Yaşam veren anlamına geliyormuş...
Siz: Benim Afeta'm olur musun Tuğçe?
Evet futbolcuydum ama kimsenin bilmediği çok yönüm vardı. Her şeyimi ortaya çıkaran ya da gösteren biri olmamıştım hiç. Bu da onlardan biriydi ve ben yine onun tiyatrosuna gitmiş yine kendimi onu izlerken bulmuştum.
🌙
Yunus'umuzun doğum gününden ve ilk bölümden herkese merhabalar (◍•ᴗ•◍)
Bu kitabı yılın başlarında yazmama rağmen taslaklarda öylece bekliyordu.. Dedim neden kısmet bugüne yani doğum gününe olmasın :')
Nasıl buldunuz? Umarım seversiniz bu güzel çifti ve kitabı...
Biliyorum, bu aralar birkaç tane kitap yayınladım.. Bu yüzden de sizlerin görüşlerinizi merak ediyorum hangi kitaba daha çok bölüm beklersiniz? diye
Afetanızı bulmanız ümidiyle...
Sağlıcakla kalın, seviliyorsunuz ☾
~1⃣1⃣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afeta ◖Yunus Akgün◗ Texting
FanfictionSiz: Mitolojideki Afeta, Siz: Yaşam veren anlamına geliyormuş... Siz: Benim Afeta'm olur musun Tuğçe? Evet futbolcuydum ama kimsenin bilmediği çok yönüm vardı. Her şeyimi ortaya çıkaran ya da gösteren biri olmamıştım hiç. Bu da onlardan biriydi ve b...