Cyno arabasını botanik bahçeye sürerken parmakları ile direksiyon üzerinde bir ritim tutmuştu. Collei onun üzerinde garip bakışlarını gezdirirken arabanın aniden frenlemesiyle sarsıldı. "Ne oldu?" Cyno kızının sorduğu soruyla kendine geldi.
"Hiç bir şey. Hadi iniyoruz." Collei kemerini çözüp arabanın kapısını açtı. Sonra da atlayarak arabadan indi. Cyno da indiğinde kapıları kitledi ve Collei'in elinden tutarak botanik bahçeye girdi. "Sen buradan ayrılma, benim Tighnari ile acil bir şey konuşmam gerekiyor tamam mı?" Collei başıyla onayladığında avucunun içi gibi bildiği bahçeyi dolaşmaya başladı. Buraya o kadar çok gelmişti ki artık hangi çiceğin nereden olduğunu ezberlemişti.
Bu esnada Cyno ahşap kulübenin kapısını çaldı. İçeriden kibar bir "Girin." sesi işttiğinde gergince kapı kolunu indirdi. Tighnari ofisindeki çiçekleri suluyordu ki gelen kişiyi karşılamak için işini böldü. Ancak karşısında Cyno'yu gördüğünde vücudunun aniden ısındığını hissetti.
"Şaka mı yapıyordun yoksa ciddi miydin?" Cyno'nun direkt olarak konuya dalması ile elindeki su spreyini yere düşürdü. Buruk bir ifadeyle gözlerini kaçırdı. "Özür dilerim. Ben böyle şeyler hissetmemeliydim."
"Tighnari ben... Ben ne demem gerektiğini bilemiyorum." Tighnari onuzlarını silkti. "Bir şey demene gerek yok. Sonuçta benim gibi birinin senden hoşlanması kadar ironik bir şey yok. Nilou'nun gazına geldim. Beni umursama." Cyno kaşlarını çattı. "Neden kendini insan yerine koymuyorsun sen? İstediğin kişiye aşık olabilirsin. Benden hoşlanman beni asla rahatsız etmedi. Sadece beklemiyordum."
"Büyük potlar kırdım ve istemediğin şeylere neden oldum. Sonra da gidip sana aşık oldum. Üstüne üstlük senden hoşlandığım için Nilou seninle bir ilişki kurmayı reddediyor. Kendimden utanıyorum." Cyno Tighnari'yi omuzlarından tutup kendisine bakmasını sağladı. "Bak ben o konuyu çoktan unuttum. O gün çok korkmuştum ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Sonra da sana karşı gereğinden ağır konuştum. Asıl ben özür dilerim ama unut artık şunları. Kendini hasta edeceksin!"
"Yarım yamalak bir dostluğumuz vardı ve her hareketimde onu heba ediyorum." Cyno Tighnari'nin omuzlarından tutarken biraz sarstı onu. "Tighnari hiç bir şeyi heba etmiyorsun. Nedir bu kendini suçlama aşkı? Kimse kızgın veya kırgın değil. Lütfen kendine gel." Tighnari bir şey demeden elleriyle yüzünü kapadı. "Ayrıca sana hiç bir cevap vermedim." diye devam ederken Tighnari'nin yüzündeki ellerini çekti. "İnsan bazen burnunun dibindeki şeyleri göremiyor Tighnari. Belki de aradığım kişi sensindir." Tighnari buğulu gözlerini kırpıştırdı. "Collei'in annesi sen ol." Cyno'nun karşısında kızarırken yine gözlerini kaçırdı. "Benden hoşlanmıyorsun ki. Benim mutlu olmam için kendini mutsuz edeceksin." Cyno onu kibarca reddetti. "Nilou'dan da hoşlanmıyordum. Ayrıca geleceğin neler getireceğini bilemezsin."
***
O akşam Tighnari eve vardığında kendi kendine küçük çaplı bir parti verdi. Arada bir aynanın karşısına geçiyor ve "Artık bir çocuğun ve eşin olacak Tighnari! Daha sorumlu biri ol. Daha çok yemek tarifi öğren." gibisinden bir şeyler diyordu. Sonra kendini çimdikliyor ve rüyada olup olmadığını teyit ediyordu. Yine de her şey şaka gibi geliyordu. Resmen çıldırmanın eşiğindeydi.
Ama Tighnari'nin aksine gayet sakin olan Cyno Collei ile evcilik oynuyordu. Gümüş saçlarına takılmış pastel renkli tokalar, elindeki pembe plastik fincan ile dışarıdaki halinden çok farklıydı. Uzun bir aradan sonra kendini rahat hissetmeye başlamıştı. Belki de hayatında verdiği en doğru kararlardan biri buydu diye kendi kendine düşünmeden edemiyordu.
Collei oyuncak çaydanlıktan bir fincan daha çay dolduruyormuş gibi yaparken konuştu Cyno. "Collei hanım, size haberlerim var." Collei fincandan çay içiyormuş gibi yaptı ve Cyno'yu dinlemeye başladı. "Nilou ve ben arkadaş olmaya karar verdik ama Nilou yerine senin de çok sevdiğin biri ile konuşuyorum; Tighnari." Collei'in gözleri bir anda parlamıştı. Her ne kadar Nilou'yu da çok sevse konu Tighnari'ye gelince akan sular dururdu.
Anında oyunu unutup etrafta atlayıp zıplamaya başlayınca güldü Cyno. "Ama artık yatsan iyi olur. Yarın okul var ve saat gece 11'i geçti." Collei ikiletmeden üst kattaki odasına çıkarken bildiği tüm şarkıları söylüyordu. Kendisini, Cyno'yu ve Tighnari'yi büyük bir aile tablosunun içinde hayal etmekten kendini alı koyamıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
