6. bölüm

3.1K 69 14
                                    

Merhabalar.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Yazım hatalarım olursa lüften kusura bakmayın.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Sezen hanım kahvaltı için erken kalkmıştı ve kocası Arif bahçede birşeylerle uğraşıyordu. Saate baktı ve Karanla Aydına kahvaltı için seslenme kararı aldı.

"Karan oğlum, hadi gel bana yardım et biraz. Aydın sen de, hadi kahvaltıya"

"Tamam, anne"

Sezen hanım ikinci defa seslendi Karana. Biliyordu, bu vakitte uyumaz telefonla uğraşırdı.

Karan, tam öyle, elindeki telefonu kapatıp yataktan çıktı. Abisine dönüp baktığında hala uyuyor olduğunu gördü. Uyandırmak için yavaşça yanına yaklaştı ve karşısındaki manzaraya gülümsemeden edemedi.

Yine sert çehreli, çatık kaşlı abisi yastığına sarılmış uyuyordu. Aklına bir hafta kadar öncesinde yaşadıkları banyo meselesi geldiğinde yanaklarının kızarmasına engel olamadı. Evet, Aydınla önceden de çok yakınlardı, evet, önceden de hep öpüp sarılırlardı ama, bu defa farklıydı. Bir kere her iki taraf hislerini kabullenmiş durumdaydı, her ne kadar bir birinden saklamaya çalışsalar da.

Karana kalsa, şap diye abisinin dudaklarına yapışmak için kıvrılıyordu ama, ya yanlış hissediyorsam, ya bir şeyleri yanlış anlıyor, onun davranışlarını yanlış yere yoruyorsam diye düşünmeden edemiyordu. Keza bu hâl Aydın için de geçerliydi.

Karan bu düşünceler içinde elini kaldırıp parmağını abisinin yüzüne yaklaştırdı ve parmak uçlarıyla yanağına, burnuna ordan da gözlerine dokundurdu. Kirpiklerinin gürlüğü onu her defasında teeccüp içerisinde bırakıyordu. Nasıl bu kadar simsiyah ve gür kirpikleri olabilirdi ki? Gece gibi simsiyah saçlar, kaşlar ve bu kirpikler ona bakanı bir daha dönüp baktıracak vaziyyetteydi. Ama onun abisini kimseyle paylaşmaya hiç niyeti yoktu.

Bu anda ise yüzüne dokunan parmaklarla uyanmaya çalışan Aydın zorlukla da olsa, gözlerini açmaya çalıştı. Her zaman olduğu gibi çok yorğundu dün gece ve yine uyanmak onun için bayağı ızdıraptı. Universiteyi dondurmuştu, çalışmaya başlamıştı. Sebebini sorsan, hiç öylesine deyip geçiştiriyordu.

Yine yüzünde gezinen bu narin parmakların sahibi kalbini güm güm attırmakta ısrarcıydı. Neredeyse 4 5 ayda çoğu zaman küçük meleği ondan önce uyanıyor ve o narin parmaklarını yüzünde gezdiriyordu. O ise becerdiği kadar gözlerini kıpratmamaya çalışıyor, güzelinin parmaklarını yüzünde daha fazla gezdirmesini istiyordu.

Çünkü bu dokunuşlar her zaman olduğundan çok daha farklı ve daha fazla his barındırıyordu, bunu hissedebiliyordu. Uyanık olduğunda her ne kadar dokunsa da kendisine kendisini o kadar sıkıyordu ki belli etmemek için, bunu yaparken bile belli ediyordu.

Yine gözlerini yavaşça araladı ve karşısında ışıl ışıl parlayan tatlı meleğine gözlerini dikti. Her zaman olduğu gibi yüzünde hiç eksitmediği gülümsemesi vardı. Bu onun da dudaklarının kıvrılmasına neden oldu.

"Günaydın, meleğim"

"Günaydın,abi. Annem çağırıyor da kahvaltıya"

"Tamam, sen git, ben de geliyorum" dedi Aydın. Karan da onaylayıp gitti. Aydın yataktan kalkıp banyoya ilerlediği müddette Karan bir eksik var mı diye kontrol edip mutfağa yönelmişti.

Mutfağa geldiğinde tabak götürmek isterken telefonuna mesaj geldiği için cebinden çıkardı ve mesaja bakmak için şifreyi girip sınıf grubuna girdi. Bir iki sınıf arkadaşının önemsiz mesajını görüp telefonu yeniden kapattı ve cebine koydu. Arkasını dönüp elini yukarı uzatıp bir tabak almak isterken sırtına yaslanan bedeni hissetti.

Anında irkilen Karan dumura uğrarken uzattığı elinin yanında bir el gördü. Abisinin eli.

"Tabağı mı istiyordun?" fısıltı şeklinde kulağına söylenen bu cümle Karanın karnına kramplar girmesine neden oldu. "Hmm?" diye tekrar sordu Aydın ve bu arada biraz daha Karana yaslanarak.

Az kalsın dilini yutmuş hale gelen Karan ise kurumuş boğazını zorla ıslatarak cevap vermeyi denedi.

"Ev- evett" diye kekeledi. Lanet olsun, utanmıştı çok fazla.

"Hmm, istersen sana verebilirim." fısıltıyla kulağına dedi. Nefesi boynunu deşiyordu.

Kıpkırmızı renge boyanan Karan karnına yumruk yemiş gibi hissetti. Abisinin o anlamda demediğini biliyordu ama, kendine engel olamıyor, aklına müstehcen şeylerin gelmesine engel olamıyordu. Bu pozisyon, bu ses tonu, sıcaklık ve bu cümle ona başka şeyler çağırıştırıyor, bir şeyleri arzulamasına, hem de çok kötü bir şekilde arzulamasına sebep oluyordu.

Isırdığı dudağını bırakıp "Ver bana. Lütfenn" dedi fısıltılı şekilde ve bunu öyle bir söyledi ki, bu Aydını delirtmeye yetmişti. Bebeğinin bu cürretkar tavırı aşırı hoşuna gitmişti.

Karan ise ne dediğinin farkına ancak varmış ve tez bir şekilde cümlesini düzeltmeye çalışmıştı.

"Yani, şeyy, yanii, demek istediğim evet tabağı ver bana lütfen" kızarmaktan yüzünün yandığını hissediyordu.

Aydın elini uzatıp tabağı aldı ve bu süre zarfında bedeni Karanın bedenine sürtündü. Karan inlememek için kendini o kadar sıkmıştı ki. Çok kötü inlemek istiyordu ama, olmazdı. İçindeki yaramaz çocuk çok fena ortaya çıkmak istiyordu. Masum olduğu kadar da yaramaz biriydi ve bunu bundan önceki bir kaç ilişkisinde görmüştü.

Ve şimdi böyle olmak. O çok fena azıyordu.

"Karan oğlum" diye içeri giren Sezen hanım oğluna seslendi.

"Sezen teyze, babam geldi mi?" diye soran Aydına "evet" diyerek cevap verdi Sezen hanım.

Ve bu arada tabağı alıp koşar gibi çıktı mutfaktan Karan, bunu gören Aydın ise sırıtmadan edemedi.

Salona geçip yemeye başladılar. Sofrada başta Arif bey oturduğu gibi onun sağ tarafında hanımı, sağ tarafında Karan, yanına ise Aydın oturmuştu. Yemek yerken Aydın Karana:

"Bana ekmek uzatırmısın, Karan?"

"Tabi, abi" diye ekmeki uzatırken ellerinin üstünü okşayan parmaklarla yediği lokma boğazında kaldı az kalsın. Öksürmeye başladı o anda, Aydınsa yanda duran au dolu bardağı ona uzattı.

"Noldu? Al su iç, iyimisin Karan?" dediği anda sol elini sırtının ortasında gezdirmeyi unutmadı. Bu ise Karanı bir az da zorladı.

"İyiyim, iyiyim, çok fazla yedim ondan oldu. Ben doydum, arkadaşımla buluşacaktım, onun için çıkıyorum ben" diyerek kalktı ve abisine taraf bile bakmadan odasına doğru yöneldi.

Bir kaç dakika geçmedi ki, üstüne bir şeyler giymiş kapıya doğru adımladı. Bu zaman "görüşürüz" demeyi de unutmadı. Aydın ise onun bu hâlini aşırı komik ve eğlenceli buluyordu. İçten içe "kaç bakalım Karan efendi" diye geçirerek sırıtıp yemeğine devam etti.

Umarım beğenmişsinizdir.
İyi günler 💗

ÜVEY |Gay|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin