"Inui-san, Tachibana-san sizi ofisine bekliyor. toplantı saatinin geldiğini söyledi."
yanımda gergince dikilen çocuğa kısık bir bakış attıktan sonra başımı salladım ve gidebileceğini söyledikten sonra masadaki karışıklığı toparlayıp yerimden kalktım. dışarıdan kaba görünebilirdim ama şu an bunu daha az umursayamazdım. saçma şekilde zor bir görevden daha yeni dönmüştük ve 1 saat bile dinlenemeden yeni bir toplantı, yeni bir görevler veriliyordu. mesleğimi seviyordum ama kesinlikle yorucu ve uğraştırıcıydı. yine de kendi alanımda yetenekli olduğum için sorun çözmek o kadar da uğraştırıcı gelmiyordu. polisliğe başlayalı 4 yıl olmuştu ve kısa bir süre olmasına rağmen mesleğimde hızla yükselmiş ve şu an organize suçlar biriminin yüksek rütbeli polisiydim. yine de statü meselesini önemsediğim söylenemezdi. bir avuç pisliğin insanların hayatlarıyla oynamasını izlemek istemediğim için buradaydım ve hangi rütbede olursam olayım bunu yapmaktan vazgeçme niyetinde değilim.
koşuşturmaktan ağrıyan bedenimi ve hazır erişteden başka bir girmeyen midemi dinlendirmek için şefin odasına gitmeden kahve otomatından keskin bir kahve alıp bir tane de bisküvi aldıktan sonra şefin odasına girdim. Ken, Chifuyu, Zenin-senpai ve Kakucho masanın bir tarafına oturmuş, diğer taraf ise boş koltuklarla doluydu. şefe selam verip Ken'in yanındaki boş koltuğa oturdum. dünkü görevden hepimiz beraber döndüğümüz için hepimizin yüzünde aynı şekilde yorgunluk vardı. kahve sayesinde biraz da olsa kendime gelebilmiştim ve önümdeki dosyayı elime alıp biraz bakındım. yine bir çete vardı ama normalin aksine sadece belirli kişilerin odada bulunması biraz garipti. sadece bir çeteyse normal bir takıma da bırakılabilirdi. neden hepimiz buradaydık ki?
"konu nedir şef?"
''inui' de geldiğine göre toplantıya başlayabiliriz. dosyaları incelediğiniz gibi bu sefer bir çete işimiz var. yine de o kadar basit değil. dışarıdan basit bir motor çetesiymiş ve yasal işler yapıyormuş gibi görünüyorlar ama aslında her türlü pisliğin yapıldığı bir organize suç birimi. kara-para aklama, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, adam yaralama, cinayet gibi bir sürü şey. yapmamız gereken, bu çeteyi çökertmek.''
'madem bu kadar azılı suçlular ve bunların hepsi biliniyor, neden bu zamana kadar yakalanamadı?'
''kanıt yetersizliği. uyuşturucu şube, yaklaşık bir yıldır bu çetenin peşinde ve elde edebildikleri o dosyadakilerden fazlası değil. bu yüzden bu sefer iki şube birlikte çalışacağız.''
kakucho ve chifuyu şefe sızlanmaya başladığında kapı hafifçe tıklatılmış ve içeriye sıra halinde, daha önce bazılarının yüzlerini hiç görmediğim kişiler geçip şefin talimatıyla karşımızdaki koltuğa oturdular. yine şefin söylemesiyle hepsi kendini tek tek tanıtmıştı. Uyuşturucu biriminden: Shiba Yuzuha, Itadori Yuuji, Fushiguro Megumi, Okkotsu Yuuta, Kurokawa Izana, Organize Suçlar biriminin diğer timinden, Bakugou Katsuki, Midoriya Izuku, Sano Shinichiro ve Siber Suçlar biriminden, Kawata Nahoya, Kawata Souta. onlar tek tek kendilerini tanıtırken, (bazıları bundan hiç memnun değildi) ben neden bu kadar kalabalık bir takım oluşturmamız gerektiğini düşündüm. gizli bir operasyon yapacaksak üye sayısını az tutmamız gerekirdi. ne kadar az ve yetenekli kişi bilir ve planı doğru uygularsa, o kadar faydalı çıkardık. çete çökertme gibi işlerse bunların başında geliyordu. ama şu an odada bulunan 15 kişinin burada ne işi olduğunu gerçekten anlamak zordu.
"şef, içeri sızma planı yapıyorsak bu kadar insan fazla değil mi? uyuşturucu şube yapamadıysa bile biz hallederdik."
"kakucho, bu o kadar basit bir operasyon değil. içeri sızmayla bitmeyeceğini senin bile anlaman lazımdı. şef bir plan oluşturdunuz mu yoksa biz mi yapacağız?"
''oluşturuldu. Sano bir süredir bunun üzerinde çalışıyor. Sano, gelip planı anlat lütfen.''
Sano-senpai, birimdeki en büyüklerdendi. rütbe olarak aramızda en yükseği Ken bile ona saygı duyardı. akıllı ve sağlam bir plan kurma yeteneği yadsınacak gibi değildi. aynı takımda olmasak da herkes ondan yardım alırdı. herkes için, güvenilir bir abi figürüydü. yaptığı plansa, öncekiler gibi yine sağlamdı. en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. bir çete kuracaktık. yeraltı çetelerinin hepsini elinin altında tutan Brahman'ın elinde tuttuğu çetelerden biri hatta en güvendiği çete haline gelip kanıtları toplayacak ve çeteyi çökertecektik. planın ne kadar süreceği belli değildi ama kalabalık olmamızın da sebebi şimdi daha net anlaşılmıştı.
plan bu kadar, sorusu olan?
***
plana dair her şey, bir hafta kadar kısa bir sürede tamamlanmıştı. çete için yıkık dökük bir bina bulunmuş, aynı şekilde gönüllü olarak insanlar toplanmış ve çete için formalar dikilmişti. artı olarak çeteye bir isim bulunmuş ve herkese bir kod isim verilmişti. Inupi, Draken, Kiti, Zenin, Kaku, Dynamight, Deku, Shin, Yuzu, Izakawa, Okkotsu, Nue, Taiga, Smiley, Angry. her ne kadar başkaları da olsa da ana takım bizdik. Çete ismi ise Black Dragon'du. tüm bunlarla uğraşırken bir yandan da bir şekilde çetenin dedikodularını yaymış ve onlara kadar ulaşmasını sağlamıştık. nasıl olduğu hakkında gerçekten hiçbir fikrim yoktu, o kısmı ikizler halletmişti tamamen.
'millet, toparlanın! haberler iyi.'
hepimiz Nahoya-kun'un etrafında toparlanıp elindeki normale göre oldukça süslü görünen zarfı açmasını bekledik. ikizi kenardan ona hızlı olması için söylenirken o takmayıp işine devam etmişti. sonunda zarfı açtığında heyecanıma engel olamadan öne atıldım. biraz dinlenmiş olmanın dinçliği ve yeni görevin heyecanı vardı üzerimde.
ne diyor?
'Brahman olarak size hoşgeldin diyor ve çete liderinizle yardımcısını görüşmek için xx yerine davet ediyoruz.'
'Inupi ve Draken'i çağırıyorlar yani?'
"sadece ikinizin gitmesi güvenli mi?"
"endişelenmenize gerek yok. sei- inupi hazırlanıp gidelim."
anlaşıldı!
***
Draken ve ben kısa sürede hazırlanıp zarfta belirtilen yere geldiğimizde önümüzdeki iki tane adamdan birine zarfı gösterdikten sonra içeriye girebilmiştik. saçma bir araba çöplüğünün önüne adam dikerek güç gösterisi yapıyorlardı kendilerince. düşmanımı küçümsemek hiçbir zaman adetim olmasa da ortama ve karşımdaki çok fazla olmayan kalabalığa bakarak boş bir gözdağı olduğunu söyleyebilirdim. Sanzu Haruchiyo. Kokonoi Hajime. Ran Haitani. Rindou Haitani. Dabi, Shigaraki Tomura. karşımızda bunlar ve bunların bir grup adamları vardı. evet, sonunda başlıyoruz. hatta, çoktan başladık. Inui Seishu, bu diğerleri gibi kolay olmayacak. yine de eğer bu sensen, başarabilirsin. takım arkadaşların ve görev harici hiçbir şey önemli değil.
𝓱𝓸𝓼̧ 𝓰𝓮𝓵𝓭𝓲𝓷𝓲𝔃, 𝓑𝓵𝓪𝓬𝓴 𝓓𝓻𝓪𝓰𝓸𝓷
-Keyifli okumalar!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Roman pour AdolescentsInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.