y i r m i i k i

75 13 14
                                    

Bulunduğun durum, o anda yaşadıkların ve hissettiklerin bazen ansızın hayatını değiştirebilirdi.

Doğum günümdü. Yalnızca doğum günlerimde benimle görüşme zahmetine giren babamla buluşup oturmanın ve gergin geçen her bir saniyenin ardından yine kendi yalnızlığıma gömüldüğüm bir geceydi. Uzun bir süredir hiçbir şey için mutlu hissedemiyordum kendimi. Öyle uzun zamandır yalnız hissediyordum ki daha fazla yalnız hissedemem dediğim her seferinde iliklerime kadar tadıyordum o duyguyu.

Babam; zavallı, problemleri olan ve duygularla boğuşan kızına bir saat katlandıktan sonra yeni ailesine gitmişti. Belki de koşa koşa, birlikte olduğumuz her bir saniyeyi içinden saya saya bir an önce geçmesini dilediği zamanın ardından.

Nereye gittiğimi bile bilmeden yürüyordum. Tek istediğim biraz nefes alabilmekti. Tek istediğim içimdeki bu sıkıntının geçmesiydi.

Sonra onu gördüm.

O ağacın altındaydı. Onu ilk kez o ağacın altında görmüştüm. Aynı sınıfta olsak da onu hiçbir zaman gerçekten görmemiştim. Bu onu gördüğüm ilk seferdi.

Bu yalnız olmadığımı hissettiğim ilk seferdi.

Onun acısını, çaresizliğini hissetmiştim o akşam. O esnada onda kendimi görmüştüm. Sırtını vererek ağaca yaslandığı, bir elini çimlere atıp çekiştirdiği ve kaldırdığı gözleriyle gökyüzünü izlediği o akşam içimde bir şeyler harekete geçmişti.

Onunla yaşadığımı hissetmiştim.

Uzun bir zaman sonra içim farklı bir duyguyla dolmuştu ve bunu kaybetmeyi hiç istemedim. Bu yüzden o geceden sonra hep Demir'i izledim ve en sonunda da kaçınılmaz olan gerçekleşti. Ona aşık oldum.

Bunu kendime ben yapmıştım. Başta tatlı bir heyecan hissettiren o güzel duygu zamanla acıya dönmüştü. Güzeldi onu sevmek, birinin senin gibi olduğunu bilmek. Fakat yine de acı veriyordu işte artık. Ona hiçbir zaman ulaşamayacak olmak içimde bir şeylerin kopmasına sebep oluyordu. Onun hiçbir zaman gerçekten de yanımda olmadığını, olmayacağını bilmek bana acı veriyordu.

Şimdi o karşımda dururken onu gördüğüm ilk anı, o günden bu yana geçen onca zamanı ve hissettiklerimi düşününce boğazımda hiç geçmeyecek bir yumru oluştu. Güzeldi. Her şeyiyle çok güzeldi ve her şeyiyle uzaktı bana.

"Özür dilerim," diye mırıldandım hızlıca. Gözlerine uzun süre bakamıyordum. Tüm duvarlarımı indirdiğim o andan ölesiye utanıyordum. "Lütfen o günü unut ve hiç yaşanmamış sayalım. Ne istediğini biliyorum. Söz veriyorum, senden uzak duracağım."

Sertçe yutkundum ve yanından geçip gitmek için hareketlendim ama beni durdurdu. Bileğime temas eden eli nefesimi keserken dokunuşuna odaklanmamaya çalıştım. Kirpiklerim titrerken doğruca karşıma baktım. Bu mesafeden ona bakıp da yüzlerimizin arasında az bir mesafe bırakmayı istemiyordum. Ona yakın olamazdım.

"İstediğim bu değil," diye mırıldandı. "İstediğim kendine acı çektirmemen ve eğer bunun yolu buradan geçiyorsa bunu yapmalısın. Seninle arkadaş olmak güzel olurdu, buna eminim. Keşke farklı şartlar altında tanışabilseydik." Duraksadı. "Kendine iyi bak Elçin. Bedenine ihtiyacı olanı ver, kendini aç bırakıp daha fazla eziyet etme kendine, olur mu?"

Veda gibi hissettiriyordu. Vedaydı. Gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissettim fakat kendimi sıktım ve o sözlerinin ardından bileğimi tutmayı bıraktığında oradan hızla uzaklaştım.

Neden kalbimi de arkamda bırakmış gibi hissediyorum?

Sonraki saatler kötü bir yavaşlıkta geçti. Kendimi derslere vermeye çalışsamda bunda başarılı olduğumu söyleyemezdim. Aklım, hemen birkaç sıra önde ve çaprazımda oturan Demir'e gidiyordu ama ona bakmayı reddediyordum. Ona bakmayı, onu izlemeyi, onu çizmeyi, onu… Tüm bunları bırakmalıydım. Unutmalıydım.

Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin