Aslında sizinle özel olarak görüşmek isterdim, Inupi-kun ama şartlarımız el vermiyor. şimdilik lütfen beni arabanızla takip edin. liderlerimiz de istediği gibi görüşsün. ah, sizinle de tanışmadım değil mi?
"Param bittiğinde mi sana geleceğim? başka ne işe yarıyorsun sen?"
Kısık gözlerimi, Inupi-kun'n yanındaki ondan biraz daha uzun olan ve ismine Draken dedikleri adama çevirmiş ve yapmacık bir şekilde gülümsedikten sonra elimi uzatmıştım. oda samimiyetten uzak bir şekilde sıkıp bıraktıktan sonra gözlerimi yeniden Inupi-kun'a çevirdim.
gözleriniz çokta güzel. ben, içi dışı bir birisi olarak bilinirim. Çoğu zaman da çok konuştuğumu söylerler. o yüzden umarım birbirimizle güzel vakit geçirebiliriz. Waka-kun, bugün burada değil lakin sizinle diğer arkadaşlarım ilgilenecek, Draken-kun. buyurun lütfen.
Sinirlenmemek için bolca özen göstermiştim. ben ki Brahman'n Göz bebeği Kokonoi Hajime, bir sümüklü tarafından sadece para babası olarak görülmüş ve kenara atılmıştım. Sinirlenmemek elimde değildi. kenarda birbirlerine gergin bir şekilde bakan ikilinin yanına gittikten sonra ikisinin de omuzlarını patpatladım.
Waka-kun'a haber verin. anlaşma tamamlandı.
"Eh, akşama ziyaret var o zaman."
deliye yani sana her gün bayram Ran. o yüzden kardeşinle birlikte defol git gözümün önünden.
"sinirlendin mi sen?"
cevap vermeden daha fazla bekletmek istemediğim fıstığın yanına gitmiştim. açıkça bütün yük üzerimde gibiydi çünkü Dabi ve shigaraki asla bana yardım etmeye yanaşmıyordu. bunu patron bilirse hepimiz için arızalı bir durum olabilirdi ama söylememekte beni zora sokan bie durumdu. deri, sürgülü kapı gürültüyle bize açılırkem arkamda duran, güneş çocuğun geçmesi için kenara çekilmiştim.
buyurun, lütfen. önden güzeller.
bana göz devirmişti ama hakkını yemek istemiyordum, çok güzel bir yüzü vardı. aöık maviye dönük göz rengiyle açık sarı saçları gerçekten güzeldin. genelde insanların dış görünüşüyle bem ilgilendiğim için elbette bir alıcı gözüyle bakmış ve öncelikle toplantı odasına girerken kapıyı arkamızdan kapatarak sözleşmenin olduğu evrağı ona doğru uzatıp kollarımı göğsümde birleştirdim.
ben, buranın sağ kolu değilim ama genel olarak söylediğim gibi bu işlerle tabiri caizse ayak işleriyle ben ilgileniyorum. anladığım kadarıyla Black Dragon'n ayakçısı da sensin. tekrardan memnun oldum, Inupi-kun. sözleşme de beğenilmeyen bir şey olursa bana bildirirsin. sana müsaadenle burayı gezdirmek istiyorum.
dikkatli dikkatli evrağa bakıyordu. bu da benim onun mimiklerini daha çok keşfedilme şansım demekti. hemen hemen aynı yaşta gibiydik, yani en fazla benden bir iki yaş küçük olabilirdi. ki, meleze bile benziyordu. ben Almanım dese bile şaşırmazdım. gözlerini kaldırıp bana baktığında hafifçe gülümsedim ve toplantı odasının kapılarını açarak önden yavaş yavaş yürümeye başladım.
bu koridor biraz iç sıkıcı, biliyorum. Haruchiyo-kun, bu renkleri kullanmayı seviyor.
dedim ya, ben boş boş konuşmayı severdim. o da pek tepki vermediği için konuşmaya devam etmek istemiştim. pantolonumun ceplerine ellerimi sokarak dar koridorun sonundaki ışıkla beraber kumarhanemin kapısını hızlıca açarak gururla omuzlarımı dikleştirmiştim.
ah,burası da asıl paranın döndüğü yer işte. eğer kendinize güveniyorsanız bir el oynayalım bir ara. Haruchiyo-kun bile beni henüz yenemedi.
gururla söylenmeye devam ederken oynayan birkaç kişi bana dönmüş ve sevdiğim çıtırlardan birkaç tanesine de göz kırparak kapıları kapatmıştım. ardından oda numaralarını tek tek tanıttıktan sonra sonunda 313 numaralı kapıya gelip usulca kapıyı araladım. tam karşısında da 314 vardı.
313 numara, Inupi-kun. burası benim odam. eh, sana vereceğim oda da burası, 314. ne kadar birbirimize yakın olursak o kadar iyi değil mi?
Başımı kaldırıp gözlerine bakarken rahatsız olduğunu belirten ifadesi açıkçası gururumu okşamıştı. bu ifadesi pekte umrumda değildi, bemim umrumda olan sadece işime yarayacak kısmıydı ; her koşulda işime yaramasını istiyordum.
beğendin mi?
314 numaralı odayı açtığımda Waka-kum'u içimden tebrik etmiştim, tamda istediğimi yapmış ve içeriyi düzenleyerek temizletmişti. uzunca bir zamandır boş olan odanın kilidi sonunda açılmıştı.
Eğer beğenmediğin bir şey olursa veya eklemek istediğin eşya olursa mutlaka söyle, çekinme.
odayı incelemeye başlamıştı, bu sanırım alışmaya çalıştığını gösteriyordu. cebimden çıkarttığım bir sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdim ve içime çekerek dumanını camdan dışarıya üfledim. ortamdaki garip sessizlik beni hafiften geriyordu ama şimdilik bu normal gibiydi. sonunda kitaplığın yanındaki adamın yanına biten sigaramı camdan attıktan sonra yaklaşmış ve dirseğimi kitaplığa dayadıktan sonra yüzüne doğru hafifçe yaklaşarak gülümsemiştim.
Inupi-kun.
gözleri benimkiyle buluştuğunda yerinde zıplaması ister istemez kıkırdamama sebep olmuştu. bir iki adım geriye kaçarken ben de aynı şekilde bir adım daha yaklaşarak gözlerimi hafifçe kıstım.
tek dileğim, patronlarımızın anlaşabilmesi. şayet olur da anlaşamazlarsa seni burada tutmak için elimden geleni yapacağım.
son kelimemi söylediğimde saçının ucunu hafifçe elimle sıkıştırıp bıraktıktan sonra geriye çekilerek ellerimi mutlulukla çırptım ve kapıyı aralayarak son kez gözlerimi Kaşlarını çatmış adama çevirdim.
söylediğim gibi, odama gelmekten çekinme. günün her saatinde, müsait olacağım.
Kapıyı aralayıp usulca çıktıktan sonra arkamdan örtmüş ve kendi odama girip kapıyı kapatmıştım. eh burada işler elbette böyle dönüyordu. ki, kimse de masum değildi. masumların yeri ya gerçekten toprağın altı oluyordu ya da onlar da biziö konumumuza gelerek masumluklarını gömüyorlardı. hayat gibi, hayatın birebir ikiz gibi karşıma çıkarttığı bu adam sadece bana sınav için gönderilmiş gibiydi. o anki sinirim veya sonrasında yaptığım, yapacağım her şey kendime olan öfkemden başka bir şey değildi, netice de ellerimdeki masumiyetin kan damlaları asla yıkamakla çıkmayacaktı.
güle güle Akane.
hoş geldin Inupi.
-Keyifli okumalar!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Teen FictionInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.