You are a traitor!

83 9 7
                                    

''Onu kaldıralım.''

Hücresine giren üç adam ona bakarak konuştu. Hareket edecek gücü yoktu. Yatakta yan dönmüş, ağrıyan vücuduyla dayanmaya çalışıyordu. Her gün aynı saatte onu alıp hücresinden çıkarıyorlar ve üzerinde deneyler yapmak için laboratuvara götürüyorlardı. Bundan bıkmıştı. Bir an önce buradan çıkmak istiyordu. Ellerinde kelepçeyi tutan adam ona yaklaşıp kelepçeyi ellerine geçirirken itiraz etmedi. Bu işin nereye gideceğini merak ediyordu.

_

Kollarından tutarak onu sandalyenin üzerine bıraktılar. Bakışları boş ve ruhsuzdu. Onurunu kırmaya çalışmışlar, ona bir eşya muamelesi göstermişlerdi. Giydiği kıyafetin üzerinde 'İSYAN'A aittir.' yazması onun midesinin bulanmasına yetiyordu.

Bugün farklı bir yere gelmişti. Gitmesi gereken laboratuvar yerine gözetim yapılan odaya gelmişti. Önünde bir masa vardı. Karşı tarafında ise ona bakan bir hain.

''Sapnap.''

Hareketsiz bir şekilde duruyordu. Alyssa'nın konuşmasıyla kanının kaynadığını hissetti.

''Beni duyabiliyor musun?''

Kızın konuşmasına kayıtsız kalmaya devam etti.

''Burada küçük bir kız var. Adı Emily. Üç haftadır hasta. Ama Sapnap, sen onu kurtaracaksın. Daha birçoklarını kurtarabilirsin. Burada yaptığımız her şey işe yarıyor. Anlıyor musun? Bu yüzden bu çok önemli.''

Sapnap kelepçeli duran ellerine bakmaya devam etti. Yüzünde donuk bir bakış ile başı hafif yana eğikti. Alyssa'nın sandalyesini geri itip kalktığını hissetti. Kızın bakışları onu tutuşturacakmış gibi hissediyordu. Ondan iğreniyordu. Ona güvenmişlerdi. Aralarına almışlardı ama karşılığında aldıkları ne olmuştu? Sapnap arkadaşlarına yardım ederken onu kaçırmışlardı. İyi olup olmadıklarını bilmiyordu ama en azından bu cehennemde olmadıklarının farkındaydı. Eğer onlar burada olsaydı Schlatt'in alaylı konuşmalarını duymuyor olurdu.

Bu daha ne kadar sürecekti? Burada ölecek miydi? Burada ölmezse, dışarıda olan vahşetten dolayı ölürdü. İki türlü de bu durumdan çıkış yoktu. Ama pes etmeye hazır değildi. Evet, belki şu an pek iyi durumda olmayabilirdi ama kaçmak için en ufak açıklarını bekliyordu. Onu öldürmeyeceklerini biliyordu. O ellerinde olan sayılı bağışıklardan biriydi. Onlar için değerliydi. Bu yüzden ilk geldiği zamanlarda hep kaçmaya çalışır, onu sakinleştirmeye çalışan görevlilerle kavga ederdi. Ama artık hem enerjisi kalmamış hem de aklı onunla oyun oynuyor gibi hissetmeye başlamıştı. Aylardır buradaydı. Gözlerini her kapadığında Kayran'ı ve arkadaşlarını görüyordu. Gece onu nefes nefese uyandırıp soğuk terler döktüren kabuslardan uyanıyordu. Uyanık olduğu zamanlarda George ve Dream'i görüyordu. Halüsinasyon olduklarından emindi çünkü diğerleri onları görmüyordu. Ama arkadaşlarını görüp onlarla konuşmak onu biraz da olsun iyi hissettiriyordu. Neyin gerçek olup neyin gerçek olmadığını anlayamıyordu.

Buradan çıkması gerekiyordu. Kendi akıl sağlığı için buradan kurtulması gerekiyordu.

''Sadece bilmeni istedim.'' Kız arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.

''Alyssa.''

Sesi kısık çıktı. Kendi sesi olduğundan beri emin değildi. Neredeyse kendi sesini duyamamıştı ama Alyssa onu duymuş ve durmuştu.

''Sapnap?'' Alyssa dönerek ona yaklaştı. Yanına geldiğinde onu daha iyi duyabilmek için eğildi.

Sapnap başını yavaşça kaldırarak Alyssa'nın gözlerinin içine baktı.

''Sen bir hainsin!''

Haftalardır konuşmadığı için bağırdığında boğazı acımıştı. Hızla sandalyeden kalkarak Alyssa'nın harekete geçmesine izin vermeyip kızın önlüğünün yakalarından tuttu ve onu sertçe masaya yatırdı.

Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin