Yataktan kalktığımda ellerimi yüzümü yıkadım ve okul kıyafetlerimi giydim. Aronu görmek ne kadar sinir bozucu olsa da okula gidecektim.
"Hephaistos hadi hazır mısın?" diye seslendi Ada bana. Ateş gücüm olduğu için bana hephaistos diyordu. Yunan mitolojisinde Ateş tanrısıymış ve Ada böyle şeylere inanmasa da bana öyle sesleniyordu. Fakat bir şeyi atlıyordu. Hephaistos erkekti. "Geliyorum trrek" sırıtıp üstümü ve eteğimi giydim. Ne kadar etek sevmesemde giymek zorunda kalıyordum. Aksi taktirde okuldan yine atılırdım. Üstümü giyip kahvaltı masasına gittim. Ada bana bakıp
"Günaydınn" ona bakıp "Günaydın animeci. Bu sefer hangisini izliyorsun?" Bana bakıp gülümsedi ve ardından "My hero academia izliyorum. Çocukların bizim gibi güçleri var. Mükemmel bir anime." Vay be dedim. Ama ben teen wolftan vazgeçmezdim. Hemen dizimi açıp izlemeye başladım. Sonra Arden ve diğerleri geldi. Arden geldiğinde ona baktım fakat o bana sırıtarak bakıyordu. Ne olduğuna anlamak için küçük beynimi bir sorguya çektim. Aklıma dün geldi. Hem de saniyesiyle... Hatırladığım an yüzüm kızarmaya başladı. Ardene utançla bakıp yüzümü çevirdim ve sessiz sessiz yemeye başladım.
Ege ile Burak tabi yalıçapkınını kulaklıksız izlediklerinden herkes o diziye dalmış onu izliyordu. Arden ise arada sırada beni. En son telefonu kapatıp ben de bu yalı çapkınında ne var diye izlemeye başladım.
"Ferit aptal Ferit. Seyran güzeldi niye pelocuğuma geçiyorsun ki?" dedi Burak. "Gerizekalı Burak, senle anlaşmıştık Pelin benim. Seyranı sen istemiştin." Burak omuz silkip "banane Seyran güzel ama o aptal. Feritle hala evli. Ben olsaydım götüne terlik vurup boşanmıştım. Kalın kaşlı yakışıklının sert götüne dalla vurmak nedir?"
Ege ile Burak kavga ederken saate baktım. Lanet olsun. 1. Dersin başlamasına 5 dakika kalmıştı. İstanbul trafiğiyle ancak 15 dakikada varabiliyorduk. Geç kaldık. "Ada geç kaldık." Ada gözlerini açıp saate baktı ve hemen kalkıp araba anahtarını aldı." Biz gidiyoruz." dedi ve kapıyı koşarak açtı. Hemen çıkıp Adanın mavi küçük tatlı arabasına bindik.
Ada baya hızlı kullanıyordu. 15 dakika çeken yol 8 dakika çekmişti fakat yine geç kalmıştık. Devamsızlığı giderek artıyordu ve bu gidişle sınıfta kalacaktım. Ada hemen merdivenleri koşarak çıktı ve kapıyı tıklattı. Kapıyı açtığında hocayı görmeyince rahatladı. Sınıfa girdiği an hoca geldi ve bizi görmeden biz hemen öğretmenler masasının yanına yaklaştık. Hoca sınıfa bakıp "Günaydın çocuklar." Herkes ayakta kaldığında hoca "oturun" deyip hemen tahtaya döndü. Biz Adayla "fırsat bu fırsat." diye bakılıp hemen sıramıza doğru eğilerek gidiyorduk ki Ada masaya çarptı ve hoca görmesin diye eğildi. Bunu yaptığı an ben de eğildim. Öğrenciler gülmemek için kendini zor tutuyordu. Onlara tehdit gönderen bakış attım. Tabi Aron hariç.
Ona geldiğimden bakmıyordum. Hoca kafasını eğip masanın altına baktığında biz çantalarımızı sıraya attık ve hemen takla artık. Masanın yanından öğrencilerin masasına doğru yerde takla atıyordum ve hoca mal gibi öğretmenler masasını dönüyordu. Hemen yuvarlanıp sıraya geçtik ve dağılan saçlarımızı düzelttik. Kalem ve defter çıkarıp tahtadakileri not almaya başladık. Hoca tek kaşını kaldırıp bize baktı. Bunu fark edip ben de ona baktım. " Siz burada mıydınız?" Biz Adayla bir birimize kaşlarımızı çatıp büyük bir ciddiyetle "evet hocam niye ki?" Bize bakıp " tamam çocuklar pardon diyip yine lanet dersi anlatmaya başladı." Telefonuma iki de bir bildirim geliyordu. Allah'tan titreşimde kullanıyordum da hoca fark etmiyordu. Hoca önüne döndüğü an telefona baktım.
Yabancı numaradandı.
"Seninle konuşabilir miyiz lütfen Afrodit?"
"Dün yemin ederim sana vurmak istememiştim. Çok özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Altında
Teen Fiction"Ya olmazsa ya kontrol edemezsem gücümü ya zarar verirsem" dedim korkarak ve bana "sen zaten dünyaya zararsın bırak madem zararsın boşuna zarar olma..." Kitapta cinayet vardır. Hassas olanlar okumasın lütfen.