Karşımda tanımadığım bir adam vardı. Bana gülümseyerek bakıyordu. "Ne istiyorsun ucube!" Bana sahte bir şaşkınlıkla baktı ve "a aaa sen tanımadığın kişilere hep böylemi davranırdın. Seninle işimiz çok güzel kızım." Ona alayla karışık bir sinirle bakıp "yaa demek benim ders almaya ihtiyacım var." Bana baktı ve "arkadaşlarını korumak mı istersin yoksa öldürmek mi?" Ona tip tip bakıp "gecenin bu saatinde bir öcü gibi giyen puştla niye bu konu hakkında konuşayım pardon?" Bana bakıp sırıttı ve "annene benziyorsun fakat huyların aynı baban." Ona bakıp "nereden tanıyorsun onları?" Bana bakıp sırıttı ve "çünkü senin dayınım, yani senin deyişinle sen bir puştun yeğeni oluyorsun."
Ona dehşetle bakıp gidecektim ki " arkadaşlarını kurtarmak istiyorsan benimle geleceksin leydim." Ona doğru dönmeye zahmet etmeden omuz üstünden bakarak, " bak güzel puşt, mümin putperest kardeşim. Kardeşlerime hiç bir şey yapamazsın. Ayriyetten maalesef ki elinde bir kanıtın yokken bana, karşıma geçmiş, bon sonon doyonom! diyemezsin. Hem benim dayım yok. Ben doğmadan 4 ay önce öldü o." Bana bakıp "annen denen şerefsiz seni kandırmış anlaşılan. O zaten bizim ailemizi kandırdı. Seni mi kandırmicak."
"Ne demeye çalışıyorsun anlamıyorum?" Bahçedeki ağaca yaslanıp,"cidden öğrenmeyi istiyor musun?" Ona kafamı salladım ve konuşmaya başladı.
Geçmiş...
Sare'nin anlatımıyla.Bizi yine dövüyorlardı ve yine yabancısı olduğum sıvıyı benim koluma iğne yardımıyla enjekte ediyorlardı. Beni, hepimizi denek olarak kullanıyorlardı. Bu kadarı artık yeterliydi. Ben en sevdiğim arkadaşımı kaybettim onlar yüzünden. Daha fazla arkadaş kaybedemezdim. Kaçmalıydım, kaçmalıydım ki arkadaşlarım daha fazla ölmemeli, zarar almamalıydı. İğneyi bana enjekte ettikten sonra arkadaşlarıma geldi sıra. Yaren'in iğne fobisi vardı ve bazen çok korkuyordu. Onun üzülmesine hiç bir zaman dayanamazdım. Onu cidden çok seviyordum. Buradan kaçmam gerekliydi. Arkadaşlarımı yani ailemi kurtarmalıydım. Odadan çıktıklarında yine karanlık odada bir başımızaydık. Eğer normal bir çocukluk geçirseydim, kesinlikle karanlıktan korkan biri olurdum. Fakat buradaki kimse normal bir çocukluk geçirememişti. Kendi hayatıma feda etmeliydim onlar için.
Kapı açıldı ve ismimi söylediler.
"Sare hemen soldan ikinci odaya geç." dedi gardiyanlardan biri. Kafamı hemen sallayıp ayağa kalktım. Kapıya doğru yürüyken yaren'in sesini duydum. "Sare, lütfen dikkat et." dedi ağlamaklı sesiyle. Ona kafamı sallayıp güven verircesine gülümsedim. Aynı karşılığı alınca odadan çıktım ve kapıya doğru gittim. Kapıyı tıklatıp içeriye geçtim. Annem bana bakıp o pislik sırıtmasıyla "Sare buradan gitmek ve arkadaşlarını kurtarmak ister misin?" Ona gözlerim parıltılı bir şekilde bakıp
Kafamı salladım ve bana "o zaman sana ayarladığım kişiyle evlen Sare." Ona bakıp "ama anne ben 14 yaşımdayım. Ben nasıl bu yaşımda evlenicem ki?" Ben zaten aşığım anne diyemedim. "Aması yok evlenecek misin?" dedi hafifi sinirli bakan gözüyle. Arkadaşlarımı kurtarmam gerekliydi. " Evet anne, evlenicem." Bana bakıp "tamam şimdi git ve kapıyı kapat." Ona tamam anlamında kafamı sallayıp çıktım.1 hafta sonra...
"Gelinlik çok yakıştı canım arkadaşım." Ona bakıp kafamı salladım ve güldüm. Burukça güldüm ama belli etmedim. Onlar için evlendiklerimden haberleri yoktu. Sevdiğim çocuk beni de sevdiğinden bana küsmüştü çünkü herkes kendi isteğimle evlendiğimi sanıyordu. Evlendiğim adam 25 yaşındaydı. Yine de gülümsedim.
.
.
.
"Siz Sare Arslan, Kemal Polat Ar ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" Kemale baktım ve kafamı sallayıp "evet" dedim ve alkışladılar. Kemal de evet dediğinde her şey sona erdi ve evimize gittik. Fakat bir terslik vardı. Arkadaşlarımda annemle gidiyordu. "Anne, hani arkadaşlarımı evlenirsem bırakacaktın? Niye seninle geliyorlar?" Bana baktı ve bunu duyan arkadaşlarımda bana üzüntü ve şokla baktı. Sevdiğim çocukta bana üzüntüyle baktı ve gözünden bir damla yaş düştü. "Onları bırakmayacağım. Senden kurtulmak için seni evlendirdim aptal." Ona bakıp üstüne doğru yürümeye başladım. Yüzüne bir tokat indirip "Orosbu piç karı.
Bana söz vermiştin. Evlenirsen, sende arkadaşlarında buradan kurtulacaklar diye. Aptal." diye bağırdığım da yüzüme tokadın inmesiyle sustum ve sessizcene göz yaşlarımı akıttım. "Annenle düzgün konuş piç kurusu." Ona bakıp sırıtış gönderdim ve "Babamı sen öldürdün, seni polislere vereceğim. Beni bırakmakla çok kötü şeyler yaptın." Bana şokla bakıp "yapamazsın." Ona kafamı hayır anlamında sallayıp "yaptım kabul et sıçan karı." Arabaya bindim ve evimize doğru sürmeye başladılar.
.
.
.
Annemi şikayet edeli 1 yıl olmuştu ve hepsi hapishaneye girmişti. Arkadaşlarım kurtulup normal hayata girmişlerdi. Sevdiğim çocuk beni aramayıp sormuyor, hatta sevgili yapmış beni unutmuştu. Kemal'in annesi bana "çocuk yapacaksınız!" dediğinde vazgeçemezdim çünkü bu kadın çok zor biriydi. Bebeğin doğmasına son 1 ay kalmıştı ve ben onun ölmesi için her şeyi yapmıştım. Fakat günden güne sağlıklı oluyordu. O doğduğu an nefret çocuğum olacaktı. Ona hep kötü davranacaktım. Onu hiç bir zaman sevmeyecektim. Ve babasını da öldürmeye yemin edicektim. Kardeşim öldürmemem taraftarıydı. Beni bu halimle sevmiyordu. Fakat onu kandırmıştım ve çocuğumu öldürmekle yeminliydim. Öldürmezsem ona hep kötü davranacaktım fakat kardeşime bunu demedim. Ona iyi davranacağımı söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Altında
Teen Fiction"Ya olmazsa ya kontrol edemezsem gücümü ya zarar verirsem" dedim korkarak ve bana "sen zaten dünyaya zararsın bırak madem zararsın boşuna zarar olma..." Kitapta cinayet vardır. Hassas olanlar okumasın lütfen.