Giriş -1-

6 1 0
                                    

Herkes sever miydi, kışın tam ortasında, sabah vakti güneşin aydınlanmasını izlerken, beline kadar uzanmış ağır ve oldukça kalın yorganının üstüne, en sevdiği kitabı açılı durumda dayayarak, soğuk havaya karşı direnen sıcacık
sütlü kahvesini yudumlamayı?
Ve bu uzun cümleyi anladığında içinde olan "sonunda" hissiyatını. Peki herkes sever miydi, yazın güneşin altında kavrulurcasına yanarken buz gibi su içip ferahlamayı?
Ama kim severdi kışı yorgansız, kim severdi yazı buz gibi suyu olmadan? Oyun parkında yanında kimse olmadıktan sonra, eğlenmesini bekler misiniz küçük çocuğun? Ben cevap vereyim, hayır!
Demek ki bizi mutlu eden yaşadığımız olay değil, yanımızdaki kitap, üstümüzdeki yorgan, içtiğimizde bizi rahatlatan soğuk su, oyun alanında birlikte güldüğünüz arkadaş. Bazen dersini sevmediğimiz bir öğretmeni severiz. Bazen sevmediğimiz bir tarzda ki kitap hakkında konuşmayı severiz, konuştuğumuz kişi sayesinde. Bazen güzel olmayan kızı karakteri için arkadaş biliriz. Kişiyi, olayı, kitabı, zamanı... Bize bir şeyi sevdiren şey her zaman ta kendisi olmaz, yanındaki yardımcısı olur...

O bayıldığım kitabın son sayfasını okumamla annemin "Eftişim hadi yemek hazır" bağırışı eş zamanlı olmuştu. Eftiş dediğine bakmayın, ben Eftelya. "L" şeklinde ki koridorun bir ucundaki odamdan diğer ucundaki mutfağa annemin arkadaşlarıyla yapacağı gün için hazırladığı böreği yemeye gittim. En sevdiğim peynirli böreği yapmıştı canım annem. İster istemez düşünmeye başladım... Peynirli olmasaydı beni sevindirmeyecekti bu börek, son sayfası böyle olmasaydı beni etkileyemezdi bu kitap. Böreğim bitene kadar bir sürü örnek düşündüm, eğer börek bitmeseydi devam ederdim ama neyse, evet, ne olmuş börek yerken düşünecek başka konu bulamadıysam. Odama döndüğümde kitabı, kitaplığa kaldırdım. Sonra bu konu hakkında başka kitapların olup olmadığını merak ettiğimden abimin odasındaki, benim boyumda olan kütüphanesine gittim. Rafları karıstırırken bir defter dikkatimi çekti. Kırmızı, belki elimin boyunda, üstünde bir düğmesi ve arkadan uzanan (yine) kırmızı lastiği ile kapanmış haldeydi. Sayfaları sarıya yakın bi tondu ve en az 100 sayfaydı. Abimin böyle bir defter kullanmayacağına o kadar emindim ki kitabı aramayı bırakıp defterle beraber kendi odama gittim. Yatağıma oturup yanındaki duvara da sırtımı yasladım. Defteri açıp içine bakacaktım ki abim odaya büyük bir hız ile girip defteri elimden tuttuğu gibi çekti. Doğrusunu söylemek gerekirse kitaplarını almama bile izin vermiyordu ama o defterde bir şey vardı ki böyle tepki vermişti. Araştırma yapmam gereken konulara eklenmiş gizemli bir defter vardı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Defterdeki ÖğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin