"Yeonjun, lütfen çık."
Yeonjun dakikalardır ağlıyor ve Minho onu kabinden çıkmaya ikna etmeye çalışıyordu.
Yeonjun ağlayınca Soobin de ağlamaya başlamıştı. Tuvalete gelen kişilerin bazıları hemşirelere şikayet etmişlerdi. Ryujin ise hemşirelerden biri ile kavga etmiş ve hastaneden atılmıştı.
"Yeonjun, Soobin de burada. Hadi çık, lütfen."
Minho, Jeongin ve Soobin ikilisine döndü.
"Biraz daha burada bizi zor duruma düşürürseniz bende ağlayacağım!"Soobin, Jeongin'in kolları arasından ayrılarak Minho'nun yanına, Yeonjun'un olduğu tuvalet kapısının önüne, geldi.
"Yeonjun..."Yeonjun duyduğu titrek ses ile sesin sahibine odaklanmıştı.
"Ben özür dilerim. Boktan şakam için..."Soobin yeterli gelmediğini düşünerek devam etti.
"Yeonjun gerçekten ben duygularınla dalga geçmek istemedim. Eğer öyle düşündüys-"Kilit açılma sesiyle hepsi kapıya dönmüştü. Yeonjun ayaklarına bakarak hiçbir tepki göstermiyordu.
Soobin, yavaşça çenesinden tutarak onun kendisine bakmasını sağlamıştı. Ağlamaktan kızaran gözleri göz göze gelince Yeonjun gözlerini kaçırdı. Herhangi kötü bir tepki almaktan korkuyordu.
Ama Soobin daha fazla dayanamamış ve onu kendisine çekip sarılmıştı.
Yeonjun ilk başta ne tepki vereceğini bilemese de ani gelen farkındalıkla yavaşça kollarını Soobin'in beline sarmıştı.Minho kolunu Jeongin'e atmış ve kulağına eğilip "Darası senin başına." demişti. Jeongin göz devirince Minho onun saçlarını karıştırdı.
***
"Off! Nerede kaldı bunlar ben sıkıldım."
Beomgyu kendi kendine söyleniyordu. Minho ve Soobin onu bırakıp gitmişlerdi. Yaklaşık yarım saattir ortalıktan kayboldukları için Beomgyu sıkıntıdan patlayacaktı.
"Taehyun nasıl acaba ya? Hiçbir şey de demedi bu şerefsizler."
Sesli bir of çekerek kafasını geriye attığında serum ile göz göze gelmişti. Ne yani 5 dakikacık serum yemese ve şu bağlı şeyleri çıkarsa ölmezdi herhalde.
"Şey... bakar mısınız?"
"Tabii bayım. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Kang Taehyun'ın odası nerede acaba?"
"Hemen bakayım. Yakını mısınız?"
"Arkadaşıyım."
"3. kata alınmış. Sol taraf 6. oda."
"Tamam. Teşekkür ederim."
Beomgyu Minho'nun çantasındaki yedek kıyafetleri giymiş ve odadan çıkmıştı. Zaten gelecekleri yoktu.
Odaları sayarak ilerlerken geldiği odanın kapısına gelince derin bir nefes aldı ve kapıyı tıklatarak açtı.
Koltukta yatarak telefonla oynayan çocuğu görünce bir an başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Bu da kimdi? Sevgilisi miydi? Sevgilisi yoktu hani? Taehyun ona yalan mı söylemişti?
O kapıda dikilirken Kai ona bakmış ve hemen koltukta oturur pozisyon almıştı.
"Merhaba!~"Beomgyu Kai'yi rahatsız edici bir şekilde süzerek "Selam." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"216" - taegyu
FanfictionTanrı, bazı şeyleri alır ve bazı şeyleri verirdi. Ama Kang Taehyun veya gerçek adıyla Terry Kang, o Tanrı'nın sevmediği kullarından biriydi. Daha da önemlisi; o, öteki boyut ile gerçek dünya arasında sıkışmış melez bir çocuktu. 23.10.22 - başlangıç ...