Tacey omzuma yaslanmış ben ona sahilin seslerini elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorken birden başını arkaya çevirdi. Ben de döndüm. Ona bakıp ellerinle konuştuğunda Tacey'in yüzünde oluşan gülümseme ilk tanıştığımızda nasıl da kızardığını hatırlattı bana. Bize iki kağıt uzatıp da tanıştığımız ilk günleri yazmamızı istediğinde çok şaşırdım bu yüzden. Tacey sana bakar bakmaz nasıl da hemen yüzüğündeki altın rengini gösterdi ama? Bana da artık mavimsi gri değil grimsi mavi olduğumu söyledi geçen. Saçlarıma dokundum o bunu der demez. Başını iki yana sallayıp kendi saçlarına dokundu o da. Bir kahkaha attım. Hala perçemini maviye boyuyor.
Bazen onun benden daha iyi duyduğunu düşünüyorum. Özellikle beni. Ne zaman bana yaslansa hemen geri doğrulup kalbimin üzerine dokunur iki kez sonra güler. Hayır, kalbimin onunlayken hala hızlı atıyor olmasından utanıyor değilim. O utanıyor ama. Ben de cebimde taşıdığım kırmızı kalemi gösteriyorum. Yanağını işaret etmeme kalmadan gözlerini kapatıyor.
Hey, biliyor musun, seni ilk gördüğümde altın rengiydin. Tacey yüzüğünü göstermeden önce anlamıştım.