Break the slander

• 8

Theon Işıltı Sarayının geniş bahçesine vardığında az önce çiseleyen yağmur yenice dinmişti. Yanıbaşında adımlayan ve ona önemli bilgiler veren asker hala konuşmaya devam ediyordu ancak o, kraliçenin neden yolun yarısında onu geri gönderdiğini düşünüyordu. Elbette bir yandan askerin söylediklerini de dinliyor, bir takım bağlantılar kuruyordu ancak önemli olan şu an neler olup bittiğini çözebilmekti. Yoksa bağlantı kurmanın hiçbir anlamı olmayacaktı.

" Arabacıların hepsi ile tek tek konuştum. Şüpheli biri var ama ağzını bıçak açmıyor. Korkuyor muhtemelen. Genç bir aile. Bebek onların olabilir."

Merdivenleri usulca tırmanırken başını salladı. Kraliçenin "Sana orada ihtiyaç olacak" derken neyi kastettiğini çözmeye çalışırken, bir yandan da Harold'un gerçek kitabı almasını ve bundan sonra yaşanacakları düşünüyordu. Yıldırım Sarayında nelerin döndüğünü öğrenememişti. Büyük ihtimalle yoğun bir gizlilik söz konusuydu. Şu an burada değil, Lilianın yanında olması gerekti. Tam da onun halka ilan edilme zamanı gelmişken eli kolu bağlı bir şekilde burada bulunmak onun doğasına tersti. Her ne olacaksa bu gece çözmeli ve harekete koyulmalıydı. Aksi halde tüm planlar altüst olabilirdi.

"Araştırmaya devam et."
Saraya giriş yaparken eliyle askere bir harekette bulundu. Asker durup başı ile selam verdikten sonra içeri girmeden geri dönüp orayı terketti.

Salona giden uzun koridorda adımlarken Lilia'yı nasıl bir akibetin bekleyeceğini düşünmeye başladı. Seçenekler azdı. Kitap ele geçirildiğine göre, ona ihtiyaç yoktu. Halkı susturmak için onu ilan ettikten sonra yaşaması için hiçbir sebep kalmıyordu. Ancak halka sunulan birinin öylece öldürülmesi de mümkün değildi. Ortada büyük bir plan vardı. Rayne onu buraya geri gönderdiğine göre, yarın sabah burada bir kaos yaşanacaktı. İşte o kaosun ne olduğunu bulmak zorundaydı.

Herkesin yavaş yavaş odasına çekilmeye başladığı bir saat olduğundan, salona vardığında odayı aydınlatmak için yeterince mum yanmadığını farketti. Belli ki herkes uyku öncesi hazırlıkları için odalarına çekilmişti Kraliçe için yapılmış hazırlıklar da çoktan toparlanmıştı. Buna rağmen bayan Agnes, tam da istirahat saatinde olmasına rağmen prenses Gloria ile ilgilenmek yerine mutfakta bir oraya bir buraya koşuşturuyor, mutfağa giden dar koridorun sonundan gelen seslere bakılırsa hala ayakta olan çalışanlara bir şeyler emrediyordu.

Önce sessizce kulak vermeyi tercih etti. Agnes'in bir kaç tane yemek ismi saydığını duyduğunda Gloria'nın yine gereksiz bir gösterişle yemek tertip edeceğini düşündü. Ancak ortada normalin dışında bir telaş vardı. Yarın sabah bir kaç prensesin masa başında toplanıp yüzeysel şeylerden konuşması için bu kadar humalı bir çalışma yapılacak değildi. Bekledi. Yarım saat sonra Agnes mutfak bölümünü terkedip salona geldiğinde karşısında Theon'u görüp şaşırdı. Theon onu büyük bir özenle inceledi. Yüzünde herhangi bir korku ifadesi belirmemişti. Sadece şaşkın ve yorgundu.

"Lord Theon?" Soru dolu gözlerle yanına kısa bir bakış attı. Kraliçenin dönüp dönmediğini merak ediyordu ancak belli ki dönmemişti "Bir sorun mu var?" diye sormayı daha uygun buldu. Bir askerin gelişi pek de hayra alamet sayılmazdı.

"Kraliçe beni geri yolladı." basitçe yanıtladı Theon ve ekledi "Yarın için."

Agnes ona beklediği yanıtı vermek yerine saygı ile baş eğdi. Ardından "İzninizle" diyerek salonu terketti. Theon dedikoducu kadınlar gibi görünerek askeri kimliğine zarar vermemek adına hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmayı tercih etti. Agnes'e yarın ne olacağını sormak yerine mutfağa doğru adımladı. Zaten canı şarap çekmişti.

Mutfağın dar ve soğuk koridorunun sonuna varmak üzereyken, sesler iyice yaklaştı ve her şey net duyulmaya başladı. Ara sıra koridorun hemen sonundaki küçük giriş kısmına girip çıkan ve gürültülü sesle konuşmaktan çekinmeyen kısa boylu tombik kızın söyledikleri adeta yarına dair ipucu niteliğindeydi.