Çok mutluydular benim dışımda tabi...
Nikahtan sonra annem ve Erna ile konuşmuştum. Annem benim adıma çok mutluydu. Nasıl böyle mutlu olabiliyordu ki? Ne demiş olabilirlerdi? Herkes gerçekten birbirimizi gerçekten seviyoruz sanıyordu. Yani bir oyun oynuyorduk. Ernayla da konuşmuştuk tabiki,çok özlemişim onu. Sımsıkı sarılmıştım. Herşeyin çok iyi olduğunu ve üzülmemesini söylemiştim. Şimdi ise evdeydim, Devin'in evi yani artık evli olduğumuz için aynı evde yaşayacaktık. Sonuç olarak burası benim de evim sayılıyordu. Malesef kii benim de evimdi. Büyük bir villaydı havuzu vardı. Etrafında sayısız korumalar ve evde bir yardımcı vardı. Yemekleri yapan, temizlikle uğraşan bir kadın. Adını daha bilmiyordum muhtemelen yakın zamanda öğrenirdim. Aklımdaki tüm sorular gitmişti. Erna ve annemin iyi olduğunu gördüğümde çok rahatlamıştım. Şimdi tek sorun evli olmamdı. Hiç hayal ettiğim gibi olmadı. Beni hayat öyle bir yere getirdi ki sevmediğim ve ayrıca babamın katili olan adamla evlendim. Düşüncelere dalmış oturma odasında tekli koltukta oturuyordum. Karşı taraftaki ikili koltukta ise Atlas oturuyordu. Atlas iyi biriydi samimi, komik ve espirili bir kişiliği vardı. Erna gibi, Erna'nın yokluğunu, Atlasla giderebilirdim. Nikahtan sonra eve geldiğimizde Atlasla bayaa sohbet etmiştik. Bu yüzden biraz alışmış olabilirdimm. Devin yoktu nerede olduğunu bilmiyordum ama merakta etmiyordum. Sonuçta kağıt üzerinde evli olarak gözüksekte, biz evli değildik. Zamanla birbirimizi seveceğimizi düşünmüyordum hemde hiç.
Anahtar sesini duymamla kapıya baktım. Devin gelmişti. Oturma odasına girdi ve Atlas'ın yanına oturdu. Yorulmuş gibiydi. "Aman banane yorulmuşsa yorulmuş" iç sesim hoşgeldin.
Her neyse, karnım acıkmıştı. Ne yapsaydım acaba, mutfağa girdim ve ocakta olan tencerelerin içlerine baktım. Yaprak sarması ve tarhana çorbası vardı. "Aaa yaprak sarmasına da bayılırımm" hemen dolaptan bir tabak çıkardım ve yaprak sarmasından biraz tabağa kattım. Masaya oturdum ve yemeye başladım. "Mm çok güzel olmuş gerçekten" Atlas da bir şey yememişti. Acaba ona da sorsamıydım? Bence sorıyım. Oturma odasına doğru yürüdüm ve kapının önünden; "Atlas ben yemek yiyorum da sende yemek ister misin diyecektim? " dedim. Atlas biraz düşündü ve kafasını tamam dercesine salladı. Sonra ayağa kalktı ve yanıma geldi. Bende mutfağa doğru yürüdüm ve hemen bir tabak daha çıkartıp Atlasa yaprak sarması koydum. Sofraya götürdüm ve bir de çatal aldım. Atlas ise yanımdaki sandalyeye oturdu. Ve ; "teşekkür ederim yenge " dedi. Bana neden yenge diyordu yaa istemiyordum demesini ; " Atlas bana yenge demesen iyi olur" dedim. Şaşkınlıkla yüzüme baktı ve ; "iyide bütün kızlar yenge denilmesinden hoşlanır, bunun dışında sen Devin'in karısısın demem gerekli" tamam bütün kızlar hoşlanabilir ama ben hoşlanmıyordum. Bana demesin, hem ben Devin'in gerçekten karısı değildim. "Off aman ne derse desin" sarmalarımı bitirdim ve tabağı mutfağa bıraktım. Artk uykum gelmişti ve ben nerede yatacaktım? Devine sormak için oturma odasına girdim ; "benim uykum geldi, nerede yatacağım" dedim. Bana baktı, gözlerimin içine baktı ve; "tamam gel götiriyim" dedi. Başımı tamam ddercesine salladım ve peşinden ilerledim. Üst kata çıktık, sağdaki odaya girdik. Ortada çift kişilik bir yatak vardı. Sağ tarafında giyinme odası, sol tarafında ise banyo vardı. Burada ikimiz mi yatacaktık? Devin'e baktım, o odaya bakıyordu. "Burası benim odam mı yoksa ikimizin mi?" diye sordum. Bana döndü ve ; " ikimizin tabikide" dedi. Ne yani ikimiz mi kalacaktık, yuh artık! Giyinme odasına girdi. Ve kapıyı kapattı. Aynı yatakta mı yatacaktık? Hayır hayır asla yatmazdım. Odaya doğru ilerlediğim sırada Devin giyinme odasından çıktı. Altında gri bir eşofman vardı. Üzeri ise çıplaktı. "Bir dakikaa nee çıplak mıydı? " vücudu gerçekten kaslıydı. Birazcık bedeninde göz gezdirdim. Vücudu çok seksiydi. "Hayır hayır ne!! Aledaa sapıklıktan vazgeç" cidden ne yapıyorum ben ya? Hemen giyinme odasına koştum benim de kıyafetlerim vardı. Hemde bayaa fazla, hemen bir tane siyah saten pijamayı aldım ve giydim. Odadan çıktığımda Devin yatakta yatıyordu. Yanına yaklaştım ve kolunu dürtükledim; "Deviiin ben nerede yatacağım" dedim. Gülümsedi ve; " nereye olacak karıcım yatağa " dedi. Off yaaa onunla yatmak zorunda değildim ki. Ama uykum vardı. hemde çok, bir şartla uyurdum onunla, asla yanıma yaklaşmayacaktı; "heyy tamam seninle yatacağım ama bana yaklaşmayacaksın" dedim. Pis pis sırıtarak tamam dedi. Iyy sinir oluyordum ya şu gülüşüne. Yatağın sağ tarafına geçtim ve yattım. O bir ucunda bana dönük bir şekilde yatıyordu. Ben ise ona arkamı dönmüştüm. Gözlerimi kapatım ve uykuya daldım.Bu bölümün de sonuna geldiik nasıl buldunuz? Yorumlarda belirtiniz.
Not:oy vermeyi unutmayalım 💗
Sizi seviyorum canlarımmm🌘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın içindeki parıltı
RomanceAleda'nın babasının ölümüyle başlayan bir aşk hikayesi...