Teneffüs zili çalınca Berna ile birlikte kantine indik. Kantinde bı tane çikolata bir cips ve bı tane kola aldım.
Boş masalardan birine oturduğumuzda Berna bana sen iyimisin bakışı attı. Bende iyiyim bakışı attım çikolatamı açıp yemeye başladım. Çikolatamı bitirip kolamı ve cipsimi yemeye basladım. Hem Berna ile konuşup hemde aldıklarimı yiyordum ve pat birden Eda yanımıza geldi ah şu platın sarı saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. Birinin ona saçının dibinin geldiğini söylemesi gerekiyordu ama yanındaki kizlarinda ondan aşağı kaır bı yanı yoktu. Yine niye gelmişti acaba. Yediklerime bana küçümseyici bir bakış attı. Ney yani şimdide yediklerimemi laf edicekti. Daha fazla dayanamayarak
P:"ne oldu Eda canın mı çekti çekinmene gerek yok istesen veririm"
diyerek cips paketini yüzüne olabildiğince yaklaştırdım. Eda kaşlarını çatarak
E:"ne cüretle bunları söylersin hem şu yağ ve karbonhidrat deposunu çek şurdan"
P:"sen bilirsin" şu kızların fizik yapacağım diye böyle şeyler yememesini anlamıyordum. Bu yaptıkları şey fizik olumuyordu bence çok komik duruyordu. Hem bı kere geliyoruz dimi? Şimdi yemeyeceğimde ne zaman yiyeceğim, mezara girincemi?
Cipsi yanlışlıkla deniz tuzlu aldığım için aldığım kola yetmemişti ve gidip bir tane daha almaya karar verdim. Kantin sırasına ilerlerken bir yandanda cüzdanımı çıkarmaya çalışıyorudum. Ya para başka bir evrene gitmişti yada cüzdanım çok dağınıktı sonuncu seçenek daha mantıklı olduğu için cüzdanımı bir ara düzeltmeliydim ama hangi ara olduğunu bilmiyordum. Bira düzeltirdim işte...
Sıraya doğru ilerlerken birden iri bir cüsseye çarptım ve haliyle geriye doğru sendeledim. Kimdi bu ya
P:"hay ben seni napıyosun sen ya" bir yandan homurdanırken bir yandanda bu iti cüsseninnkime ait olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım. Keşke kaldırmaz olaydım. Kafamı kaldırır kaldırmaz geri yere indirmem bir oldu. Bir dahakine kim olduğuna bakmadan ağzımı açmayacağım.
Karşımda müdür yardımcısı Can hoca duruyordu. Gözlüklerinin ardından çatık kaşlarla bana doğrudan bana bakıyordu. Birden ne yapacağımı bilemeyerek ağzımda bir şeyler geveledim
P:"hocam vallaha yanlışlıkla oldu bilmeyerek oldu özür dilerim"
C:" hoca camide olur evladım öğretmenim diyeceksin" neresi burası ilk okulmu. Bu hocanın da böyle bir takıntısı olurdu
P:"ay hocam pardon öğretmenim ne komiksiniz sizde" diyerek adamın kolundan tutarak gülmeye zorluyordum kendimi ne yaptığımı fark edince kendime çeki düzen verdim. Ben ne yapıyordum
C:" Polen evladım iyimisin"
P:"Allah'a şükür iyiyim hocam. Siz nasılsınız?" Polen sen beynini evde mi unuttun ya. Can hoca bana bir ters bakış attıktan sonra arkasını döndü ve yavaş adımlarla yürümeye başladı. Yürürken bir yandanda bana
C:" dikkat et bir dahakine" diyordu.
Ben aldığım kolanın parasını ödedikten sonra gülmemek için kendini zor tutan Berna nın yanına gittim. Gerçektende kendini zor tutuyordu
P:"sakın!" dememe kalmadan bir kahkaha patlattı
P:"tamam komikti kabul ediyorum ama arkadaşım olarak gülmemen gerekiyor" diyince daha çok gülmeye başladı. Ah ne ben bir dakika rezil olmadan duramıyordum. Yaptıklarımı düşününce bende gülmeye başladım sonra bı anda görüş alanıma Berk girdi ve yanında da bazı tutamları mavi olan siyah saçlı beyaz tenli bir kız vardı ve gülerek kantinden içeri giriyorlardı. Bı anda kalbime bir sancı girdim birileri göğüs kafesimi kırıp kalbimi avuçların sıkıyordu resmen. Bu acı duygu beni her seferinde mahvediyordu. Bu duyguyu hiç sevmiyordum. Aklımdan ayağa kalkıp ona bu kızın kim olduğunu sormak geçiyordu kendine gel Polen Berk senin sadece platonik olduğun bir çocuk ve onun bundan haberi bile yok onun yanında kız olaması çok doğal. Berk bizi görünce yanımıza doğru gelmeye başladı hemde yanındaki kız ile birlikte. Bir kaç dakika sonra yanımızdalardı
B:" naber Polen"
P:" iyi Berk senden naber"
B:" iyi bende"
P:" arkadaşını tanıştırmayacak mısın?"...Devam edecek
Devamı 5. Bölümde
Sizleri seviyorumm!!!