A.R.K-1

170 7 1
                                    

Havalar yine soğumaya başladı.Soğuğu aslında seviyordum.Beni kendine getiriyordu.Ve yeryüzündeki tüm pislikleri siliyordu.Ya da sabah sabah aklıma başka bir şey gelmemişti.Pencerenin yanından ayrıldıktan sonra banyoya gittim.Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra şimdi daha iyiydim.

Duvardaki saate baktığımda yediye doğru geliyordu .Erkenciydim.Normal de olsa antremanlar yüzünden yataktan hayatta kalkamazdım.


Okulun açılmasının ikinci günüydü.Birinci gün gitmek istememiştim.Yeni öğretmenler,öğrenciler,ergenlikten çıkamayanlar,birbirleriyle yarışanları hiç çekemezdim.Daha mantıklısı aklıma gelmedi de zaten.

Dolabımı açtığımda karşıma eski üniformam çıkmıştı.Ama okul sivil olduğundan onu giymemin bir önemi kalmadı tabi benim için .Giyenler vardır elbette ama ben kesin onlardan değildim.


Elbiselerimi karıştırırken siyah mini eteğimi çıkarıp üstüne bir gri sıfır kol tişörtümü giyip, siyah-gri kolej montumu da üstüme geçirdim.Çantama bir defter ve kalemliğimi alıp odadan çıktım.Aşağı indiğimde babam çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı.Onun boynunu tutup yanağından kocaman bir öpücük aldıktan sonra "Günaydın"diyerek çantamı yer bırakıp masaya geçtim.Babam bana bakarak"Sana da günaydın kızım "deyip oda masaya oturdu.Babam polis olduğundan çok nadir kahvaltı yapardık.Oda bunu bildiği için ne zaman kahvaltı yapsak erkenden kalkar benimde kalkmamı beklerdi.


Kahvaltımızı yaptıktan sonra yanıma gelip alnımdan öpünce"Kusura bakma kızım erken çıkmam lazım"dedi. Hep böyle olurdu.Ama bu onun işiydi engel olamazdım.Ona bakarak"Offf baba önemli değil.Zaten yaşlanmaya başlıyorsun yakında da emekli olursun.Onun için sorun etmiyorum"deyip gülmeye başladım.O askıdan ceketini alıp kapıyı açtığı zaman"Çok beklersin"deyip çıktı.


Yüzümdeki gülümseme geçtikten sonra kahvaltıyı kaldırıp makineye yerleştirdim.Odama çıkıp kremimi ve parfümümü sıktıktan sonra aşağıya indim.

Evin anahtarını alıp kısa siyah botlarımı giydikten sonra dışarıya çıktım.Tabi tekrar eve geri dönüp telefonumu alıp sonunda çıkabilmiştim.

Kulaklığımı takıp Emre Aydın'nın 'Ses Ver'şarkısını dinleyip yürümeye başladım.Yürümek,otobüse binip leş kokan erkekler arasından ezilmekten daha cazip geliyordu.


Evet ben İklimya Sancaktar.Bu okuldaki son yıllarım.Adımın tuhaf olduğu konusunda herkesle hemfikirim.Ama annem benden sonraki kardeşimi doğururken hayata gözlerini yumduğu sırada babam bir dakika bile durmadan annemin ismini bana vermişti.Yoksa adım Hira olacaktı.Annem ,babam üstünde hep bir etki yaratmıştı.Babam annemin ölümünden sonra kendini suçlu hissetmeye başlamıştı.Nedenini tam olarak bende bilmiyorum.Ama babam bu ağır olaydan sonra hiçbir kadınla göz göze gelmemeye bile çalışırdı.Aradan on beş yıl geçmesine rağmen hiçbir kadınla evlenmemesi onu daha çok sevmemi sağlıyordu.Ona 'Birisiyle evlenmen gerektiğini söylediğimde',her zaman bana 'Sen bana yetiyorsun'derdi.Benim üstünde büyük bir emeği vardı.Beni karete,box,basketbol,hentbol,dövüş ve daha bir çok antremanlara yazdırdı.Şu anki ruh halim ve fiziki halim onun sayesindeydi.


Ben düşünceler içinde ilerlerken okula geldiğimin farkına bile varmamıştım.Kimseye selam veya saçma gülücükler yollamadan yoluma devam ettim.Lanet olsun ki okulun kapısı direk kantine çıkıyordu.Bu kantinde kötü anılarım vardı.Ve daha kötüsü eski sevdiğim çocuk kapının tam karşısındaki masada grubu ile beraber otururdu.Kapıya yaklaşınca durup derin bir nefes aldım.Üç yıl boyunca ondan uzak durmuştum.Hala da durmaya devam edebilirdim ve yürümeye başladım...

Aşka Ramak Kala(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin