1

45 10 13
                                    

12 Şubat 1952

Soylular ile birlikte oturmuş çay içiyorduk. Ülkenin durumu hakkında konuşuyorlardı. Konuşmaya dahil olmadım, böyle şeyleri de pek sevdiğim söylenemezdi. Sadece nüfuzlu olmanın, para ve mülk sahibi olmanın, insan olmadığın sürece bir önemi yoktu benim için. Ama onlar için para ve mülk sahibi olmak şerefli ve düzgün bir insan olmaktan daha önce geliyordu. Bu yaşadığımız iğrenç dünyada paran var ise insanlara dilediğin gibi hükmedebilirdin. Onlara bir hiçmiş gibi davranıp hayatlarını kontrol edebilirdin. Ne de olsa ekmek pahalı, emek ucuzdu.*

Eşcinsellik hakkında konuşuyorlardı. Ülkede eşcinsellerin sayısı bu sıralarda artmıştı. Her gün birini eşcinsel olduğu için ya sürgün ya da idam ediyorlardı. Toplum içinde 'eşcinsellik' kavramı, tedavisinin idam olduğu bir hastalık olarak görülüyordu. İşte toplum bu kadar cahildi. Bu bir hastalık değildi. Bir insanın bir insanı sevmesi nasıl hastalık olabilir ki? Ya da bir insan, birini sevdiği için nasıl bu kadar vahşice idam edilebilir ki? İnsanların neden bu kadar zalim olduklarını anlamıyorum. Eğer şu an onlara karşı tek bir kelime bile etsem beni sözleri ile öldüreceklerini biliyordum.

Artık sıkılmaya başlamıştım. Tanrıya beni buradan kurtarması konusunda dua ediyordum. Bir yandan da abime gözlerim ile gitmek için yalvarıyordum. Ama beni görmezden gelmeyi seçiyordu. Başım ağrımaya başlamıştı artık. Belki bir umut kurtulurum diye hala tanrıya dua ediyordum. O sırada içeri sen girdin sevgilim...İçeri girdiğinde gözlerimi senden alamamıştım. Bakakalmıştım sana. Gözlerimi ayırmak istesem bile olmuyordu. Sonra seninle göz göze geldik. Bana hafifçe gülümsemiş ve baş selamı vermiştin. Kalbim gülümsemen ile hızlanmıştı, büyülenmiştim adeta güzelliğin karşısında. Ahh Ji...o toprak rengi gözlerine gömülmek için nelerimi vermezdim o anda. Masada ki boş tabakları tepsiye dikkatli bir biçimde yerleştiriyordun, ben ise pür dikkat seni izliyordum. Etrafımdaki her şeyi, herkesi unutmuştum. Sadece sen vardın benim için. Sanki bir saniyeliğine bile gözlerimi senden ayırırsam ortadan kaybolacak ve bir daha da geri dönmeyecek gibiydin.

Üzerinde ki bakışlarımı hissetmiş olmalısın ki bana bakmamak için direniyordun. Ama ben gözlerime bakmanı istiyordum, o kahveliklerinin evim olmasını istiyordum. İşin bitmişti odadan ayrılmak üzereydinki biri sana 'Jisung' diye seslendi. Adını öğrenmiştim. Sana bakarak gülümsedim. Odadan ayrılmak üzere tekrar harekete geçtiğinde tekrardan göz göze geldik. O sırada “Jisung'um...” diyerek içimden adını, aklımın bir köşesine yazıp bir daha unutmamak üzere tekrarladım.

Galiba artık bu sikik buluşmalara gelmek için bir neden bulmuştum.

🖇
bismillahirrahmanirrahim
milattan kalma fic aminakoyayim yayimlayayim bari dedim.
ikinci bolum allaha emanet valla bilmiyom ne zaman gelir.
allaha emanet oln bb 🙏🏻🫶🏻

*Tolstoy'un “İnsan Neyle Yaşar?” kitabindan.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 07, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

başka bir evrende en güzel halinle. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin