Karlı bir öğleden sonrasıydı, çocukluğundan beri bu beyaz zarafeti görmemişti. Kara dair hatırladığı şeyler kısıtlıydı ve bu yüzdendi kara olan inanılmaz aşkı. Ancak aradan geçen, neredeyse, on yılın ardından karın aslında gaddar bir cellattın zarafetini taşıdığını fark etti. Bu farkındalığı son bir ayda üç aylık erzaklarını bitirmek zorunda kaldıklarında oluştu. Şimdi ormanda bir şeyler arıyordu, sırtına astığı yayın ipi gırtlağına dayanırken. Yanında Ezma vardı, en az kendisi kadar iyi bir avcıydı o da. Köyleri için ne kadar ters düşseler de eve yemek götürmeleri köyün çenesini kapatmaya yetiyordu.
'Şşşşş' anlamında parmağını dudaklarıyla birleştirdi Ezma. Bir kıpırtı hissettiği belliydi. Dalya buna duymak ya da fark etmek ya da insani başka bir yeti diyemedi, Ezma bunların ötesinde bir beceriye sahipti. Kızıl saçları, çilli yüzü, ne renk olacağına karar verememiş ama ilk bakıldığında mavi sanılacak gözleri, incecik kulakları bütün hepsi bütün güzelliğiyle orada durmuş etrafını büyülüyordu. Bu güzelliğin birazdan vahşice can alacağı akıl alır gibi değildi onun için.
Ezma avının nerede olduğunu bulmuştu Dalya ise yayını hazırlıyordu. Ezma, geyiğin ilerlediği yolu Dalya'ya gösterdikten sonra üçe kadar saydı. Dalya yayını çenesine kadar çektiği oku aldığı nefesi vermesiyle birlikte gönderdi. Ormanın ölüm sessizliğini yaran uğultu, okun ucu ve geyiğin etinin buluşmasıyla bitti. Nasıl olduysa tam kalbinden vurulmuştu, ciyaklayarak döndüğü birkaç turdan sonra yere yığıldı.
Başarılı bir avın mı yoksa açlıktan ölmeyeceklerinin mi yoksa donarak ölmeden önce köye dönebilecek olmalarının mı sevinciydi yaşadıkları bilinmez. Ama sevinçlerinden gözleri dolmuştu her ikisinin de.
Yol boyunca Ezma köydeki cadalozlar hakkında konuşup; yaşlandıklarında, koca bir ömrü iki bacağının arasında fazladan bir çıkıntı olan, aptal bir adamadan beklentiyle geçirdiklerini anladıklarında iş işten geçmiş olacak. Ben bunu istemiyorum, iki bacağının arasında fazladan bir et parçası olan birini de istemiyorum.
Haklı bir şikayetti, en azından Dalya için de. Kendi yiyeceklerini, barınmalarını ve güvenliklerini sağlıyorlardı. Daha ne olsun? Ama öyle olur muydu hiç, bir erkeğin güçlü, şişkin kasları olmadan yaşayabilirler miydi, bir erkeğin et parçası olmadan zevk alabilirler miydi? İkinci kısmı söylerken iç çekerdi annesi. Ona karşılık da ''Ben kendime yetebiliyorum ne bir erkeğin kas kafasını ne de başka bir şeyini istiyorum!'' derdi hep Dalya, Ezma da buna benzer konuşmaları yaşardı annesiyle.
Köye geldiklerinde meydan kalabalıktı. Şanslarına dönüş yolunda fırtına dinmişti, kalabalığı buna bağladı.
Ezma, ''Alın işte size avcılık, bu geyikle bir iki gün daha yaşarsınız!'' diye bağırdı ve elindeki parçayı kibirle yere fırlattı.
Köy halkı her zamanki öfkelerinden farklı bir şeye sahipti şu an. Çok daha gaddar bir topluluk vardı bu sefer. Dalya ne olup bittiğini anlamıştı, Ezma'nın kolundan tutarak geriledi.
''Durun durduğunuz yerde aşağılıklar sizi!'' bu ses kalabalığın içinden birinden yükselmişti. Sonra ise olan olmuş, insanlar Dalya ve Ezman'nın üzerine yürümüş onları bir çember içinde sıkıştırmışlardı.
Ezma hırçınca bağırıyor, hakaretlere karşılık veriyordu oysa Dalya bütün gerginliğini içinde yaşıyordu. Dalya hep Ezma'nın bu dışa vurumunu, Ezma ise Dalya'nın bu politikliğini kıskanmıştı.
Kalabalık bütün öfkeleriyle ikisini yakalamış, onları bir güzel darp etmiş üstüne de bağlayıp tezek kokulu ve koktuğuyla dolu olan bir ahıra atıvermişti. Kızlar yedikleri dayak yüzünden bayıldı bayılacaklardı. Dışarıdan sesler geliyor, kimisi öldürelim kimisi yakalım kimisi ölüm hafif kalır süründürelim diyordu. Bütün bu öfke o kadar ağırdı ki Dalya ağlamaya başladı. Ezma onu teselli etmek istiyordu ama ne boğazından ses çıkıyordu ne de konuşmaya başlarsa ağlamasına engel olacak gücü vardı, sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evrenin Hakimleri
Fantastikİki genç kadının köylerinden atılmasıyla verdikleri hayatta kalma mücadelesi, insanlığın daha önce karşılaşmadığı evrensel bir enerjiyle kesişmesi... Büyüyü insanlık için ehlileştiren bu iki kadının akıl almaz yolculuğu... İyi okumalar...