Genc kadın deli gibi salonun ortasında dönüp duruyordu, telefonuyla evdekileri arasada kimse açmıyordu
"Allah kahretsin açmıyor kimse!" Diye bağırıp ağlamaya başladı.
"Kızım,sakin ol lütfen"
"Nasıl sakin olayım ya nasıl sakin olayım! Silahlı saldırıya uğramış diyor haber alamıyorum kimse açmıyor şu lanet telefonu"
"Bak kötü bir şey olsa haberlerde çıkardı zaten
"Annen haklı Arzu, lütfen biraz sakinleş"
"Bilet aldınmı?"
"Aldım 2 saate uçuşun var"
"Tamam ben gidip eşyalarımı toplayacağım sonra çıkarım" deyip odasına girdi Arzu bavulu eline alıp eşyaları tıka basa doldurdu bavula bir yandanda ağlıyordu, onu kaybetme korkusu mahv ediyordu onu, ya bir daha göremezse Ateşi, delirecek gibiydi. Bavulunu alıp ailesiyle birlikte havaalanına gitti,
"Kızım, eminmisin gelmemizi istemediğine?"
"Eminim baba" deyip sarıldı ailesine vedalaşıp uçağa bindi ve varana kadar ağlayarak dua etti ona bir şey olmaması için.Melek haberlerden duyduklarıyla resmen şok geçirmişti. Bu adam oydu Ateş Arslanlı yüzünü nikahları kıyıldığında yandan görmüştü bir kere ama televizyonda görür görmez tanıdı, ki zaten sonra adınızda anons ettiler. Saldırıya uğramış diyorlar, şaşırmamıştı buna, çünkü onlar hem aşiret hemde mafyaydılar ama üzülmüştü galiba, nede olsa insandı oda, üstelik gençti daha İnşAllah bir şey olmaz diye dua etti içinden. Kapı çaldı kapıdakı korumaydı gelen bir kaç şey sipariş vermiştiler onları getirmişti. Alya kapıyı açtığında koruma aceleyle elindekileri verip gitmek istedi ama Alyada merak ediyordu olanları
"Samet, Ateş bey nasıl saldırıya uğramış diyorlar" Melekte geldi kapının ağzına oda merak ediyordu olanları, koruma Meleğe baktı, çok güzel dedi içinden kim olduğunu bilmiyordu ama her gördüğünde baka kalıyordu güzelliğine
"Yok bir şey abla endişelenme acelem var benim gitmem lazım" deyip gitti aceleyle.
Arkasını dönen Alya Melekle karşılaştı
"Korkma bir şey olsa Cihan bey şuan bütün İstanbul'u yıkmıştı, ortalık sakin olduğuna göre iyi"
"İyi olsun tabide ben de korkmadım zaten hem neyimki benim" Kocasıydı, resim olmasada Allah katında kocasıydı Ateş onun,kulağa o kadar komik geliyorduki
"İyi öyle diyorsan"
"Öyle" deyip salona gitti kız.Uçaktan iner inmez telefonla evdekileri aradı aceleyle ama kimse telefonu açmıyordu eve gitti orda birileri mutlaka biliyordur nerde olduklarını varır varmaz korumalara
"Nerdeler"diye sordu
"Evdeler Arzu hanım"diyen korumayla eve koştu, Nazlı salonda elinde telefonla bir şeyler yapıyordu, Defne hanımsa ortalıkta yoktu tam sesini çıkaracakken dışardan onun sesini duydu
"İyiyim anne bir şeyim yok,üstümü değiştirip çıkacam" diyordu sinirli sesiyle, Ateş ve Cihan bey bütün gece karakoldaydılar ona bu hain saldırıyı kimin yaptığını tabiikide biliyordu ama bu meseleyi kendisi hall edecekti.
Ateş tam merdivenden çıkarken gördüğü kadınla durdu Arzu gelmişti, dönmüştü, Arzu sevdiği adama baktı yarası falan yoktu ama üstü başı dağınıktı hemen koşup sarıldı sıkı sıkı
"Sana bir şey oldu sandım" dedi ağlamaklı sesiyle Ateş o an unuttu bütün sinirini
"İyiyim bitanem, korkma bir şeyim yok"
"Çok korktum"deyip ağlamaya başladı tekrardan
"Tamam sakin ol bak burdayım iyiyim" iyiydi sanki yeniden doğmuş gibi oldu kadın Ateş çok kez böyle şeyler yaşamıştı aslında ama Arzu asla bu tehlikeli hayata alışamıyordu.
"Benim şimdi üstümü değişip çıkmam lazım"
"Nereye?" Dedi endişeyle
"Bunu yapanlara ufak bir uyarı yapmaya"
"Ateş lütfen gitme ben yine sana bir şey olma ihtimalini kaldıramam"
"Bir şey olmayacak korkma bunu onların yanına bırakamam, kaç tane adamım yaralandı şuna hastanedeler onlarla ilgilenmeliyim daha yarın her şeyi hall edecem konuşacağız tamam mı?" İstemesede tamam dedi kadın. Ateşte üstünü değiştirip çıktı evden ona bunu kimin yaptığını biliyordu adamları toplayıp Yavuz'un şirketine gitti, odasında dosyalara gömülen adam kapının birden açılmasıyla irkilerek
"Noluyor lan!?" Dedi karşısında gözlerinden ateş çıkan Ateşi görünce
"Ooo Ateşçiğim şükür iyisin bende seni merak ediyordum iyi oldu geldiğin" dedi alayla
"Seni hemen burda öldürmemi istemiyorsan bana isim ver. Kim? Kimdi o canına susayan?"
Yavuz değildi çünkü o Ateşle uğraşmazdı, büyük sırrını Ateşten başkası bilmediği için onla uğraşmaya korkardı ama başkalarını onun üstüne kışkırtmak onun işiydi o yüzden Yavuz değilse bile kim olduğunu kesin biliyordu, üstelik her kimse sadece göz dağı vermek içindi bu saldırı.
"Ne biliyim ben çokta sevilen bir insan değilsin sonuçta her kes ola bilir"
"Kes saçmalamayı! O gün mekanıma gelip ihaleden çekir falan dedin onlarmı?"
"Dediğim gibi Ateş onlarda ola bilir, dedeni kalp krizi geçirtmek isteyenlerde ola bilir, babanı yaşayan ölüye çevirmek isteyenlerde, sonuçta sana zarar vermek bütün aileyi yıkar değil mi?
"Son kez soruyorum o gün seni kim gönderdi mekanıma?" Sesindeki ifade korkunçtu ama Yavuza pek işlememişti nede olsa o hep bu tonunu duyuyordu
"Hasan ağa"
"Hasan ağamı? O ne alaka?" Biliyordu Hasan ağayı ama onla bir musibeti yoktuki niye kendisine durduk yere düşman kazansınki
"Bana bak yalan söylemiyorsun değil mi?"
"Vallaha isim ver dedin verdim, git araştır inanıp inanmamak sana kalmış"
Şirketten çıkan Ateş şöförün açtığı kapıdan arabasına bindi ön koltukta oturan Ali
"Abi noldu nereye gidiyoruz?" Diye sordu
"Mekana" cevabını verip telefonuyla babasını aradı
"Baba, ben mekana geçiyorum sen ordamısın?"
"Burdayım oğlum gel" babasının ardından aramak istemesede dedesini aradı
"Alo, Ateşim iyimisin oğlum?"
Yaşlı adamın sesi hiç iyi değildi belliki çok korkmuştu
"İyiyim dede merak etme, sana birisini soracam, Hasan ağayı"
"Hasan ağamı? Niyeki?"
"O yapmışa benziyor saldırıyı"
"İyide niyeki aramızda bir şey yokki onunla"
"Bir ihale meselesi vardı o yüzden ola bilirim mi?"
"Hasan ağa öyle bir adam değil üstelikte beni tanır"
"Tamam o zaman öğreniriz derdini"
"Bende bir konuşup araştıracam şimdi"
"Tamam" deyip kapattı telefonu, arabadan inip mekanına girdi babası odada onu bekliyordu
"Bulabildin mi bir şey?"
"Hasan ağanın adamlarıymış"
"İyide niye bizim bu adamla sorunumuzun mu var?"
"Öğreneceğiz" bir süre sonra kapı çaldı korumalardan biri içeri girip
"Abi Hasan ağa geldi sizi görmek istiyor"dedi
"Al bakalım içeri"
Hasan ağa elinde bastonuyla yanında iki adamıyla girdi içeri
"Selamın Aleyküm"
"Aleyküm Selam Hasan ağa işini tamamlamaya geldin galiba"
"Ufak bir yanlış anlaşılma olmuş özür dilemeye geldim"
"Buyur Hasan ağa oturda konuşalım şu yanlış anlaşılmayı" koltuğa oturan yaşlı adam mahcup gibiydi.
"Senin o ufak yanlış anlaşılma canımdan ediyordu, kaç adamımda hastanede özürle hall olur mu bu iş?"
"Haklısın evlat ama benim hiç bir şeyden haberim yok, oğlum şirketlerin başına geçirdim, e daha yeni, toy kanıda biraz deli akar, bir ihale işimi varmış neymiş senle ikisi kalmış galiba araya başka adamlar girmiş benim adımı kullanıp tehdit falan etmişler sende deden gibi inatçı olunca güya göz dağı verecekmiş, yeni olduğu için insan tanımaz pek, kendiside burda özür dilemeye geldi" adamına işaretle çağırmasını söyledi.
İçeriye 20 yaşlarda uzun zayıf bir oğlan başı önde girdi mahcup bir ifadeyle
"Abi özür dilerim, ben çok mahcupum, bilmiyorum bu işleri kim ne dediyse yaptım sonuç hiç iyi olmadı" çocuğun sesindeki mahcubiyet sezen Ateş
"Gençsin daha yenisin ama akıllı çocuğa benziyorsun, kurtlar sofrasındasın oğlum sen yerler seni, her kesi dinle ama her söyleneni yapma, karşındaki adamı tanımadan saldırırsan benim kadar anlayışlı olmazlar, kaldıki bende anlayışlı değilim ama baban buraya kadar gelmiş onun hatrına sana bulaşmıyorum ama adamlarıma bir şey olsaydı o zaman baban bile kurtaramazdıda seni neyse, tabi bide sayende iyi şeylerde oldu o yüzden kızgınlığım yok sana" dedi, nede olsa Arzu bu saldırı olayından sonra dönmüştü evine, adamlarının durumuna iyi olduğuna göre hatta iyi olmuş bile diye bilirdi.
"Sağol abi haklısın onlar söylese bile ben kendi aklımı kullanmalıydım söz bir daha olmayacak böyle olay, kimseye karşı" Ateşin oğluna verdiği nasihatler ve hınçın oğlunun sakince dinlemesi ve anlaması hoşuna gitmişti Hasan ağanın bu yüzdende Cihana dönüp
"Aferin Cihan iyi evlat yetiştirmişsin, tam Aslan ağaya layık bir veliaht" oğluna gururla bakan Cihan ağa
"Sağolasın Hasan ağa İnşAllah bende sana söylerim bu sözleri, ama bu çocuğu böyle boş bırakma, çocuk daha"
"Haklısında işlerle uğraşacak halim yok yaşlandım artık bende biliyorum ona bir yol gösterenin lazım olduğunu" Ateşe bakıp
"Eğer Ateşte kabul ederse onu Ateşe emanet etmek isterim Mardin'e taşınmak istiyorum ama bu çocuğu burda tek bırakamam. Ateş, eğer sen göz kulak olursan hem rahat olurum hemde iyi yetişeceğine inanırım" ayakta duran genç çocuğa bakıp
"Gözün arkada kalmasın Hasan ağa oğlun emin ellerde, bana emanet ben ona her şeyin yolunu yordamını öğretirim" Rahat bir nefes alan Hasan ağa oğluna bakıp
"Duydunmu? Bundan sonra senin büyüyün Ateş o ne derse o"
"Duydum baba"
"Adın ne senin?"
"Mert abi" cebinden çıkardığı kartı Mert'e uzaydan Ateş
"Mert neye ihtiyaçın olursa beni arıyorsun, işden tutmuş yeraltına kadar her başın sıkıştığında ilk arayacağın kişi ben oluyorum anladınmı?"
"Anladım abi sağol"
"O zaman bize müsade"
"Müsade sizin" deyip yola saldılar baba oğulu.
"Akşam olmuş benim eve gitmem lazım, şimdi daha büyük bir sorunu çözmem lazım"dedi Ateş yorgun sesiyle
"Arzumu?"
Başını sallayıp
"Arzu." Dedi sadece
"Sen gelmiyormusun?"
"Yok bir kaç işim daha var onları hall edip gelecem git sen yorgunsun zaten"
"Tamam hadi görüşürüz" deyip çıktı mekandan eve varan Ateş her kesin uyuduğunu görüp odasına gitti karısı uyuyordu yatağa girmemişti onu beklerken uyumuştu her halde oda yanına uzanıp uzun zaman sonra huzurlu bir uyku uyudu.
Sabah gözlerini açan kadın kocasının onu izlediğini gördü Ateş erken uyanıp hazırlanmıştı bile oda oturur pozisyona gelip
"Günaydın"dedi
"Evet, uzun zaman sonra günaydı benim için"diyen kocasına hemen erimemek için gözlerini kaçırdı
"Korktunmu bana bir şey olacak diye?"
"Çok korktum, nasıl geldiğimi hatırlamıyorum bile seni bir daha görmemeyi kaldıramam ben sensizliğe hazır değilim, konuş o kızla bir kaç aya söylesin yalandan hamile olduğunu sonrada giderim burdan umrumda değil hiç bir şey, birlikte olarım yeter" diyen karısına sarılan Ateş
"Birlikte olacağız, söz veriyorum" dedi kendinden emin şekilde.
Kahvaltıdan sonra Ateş doğru kızın kaldığı eve sürdürdü arabayı vardığında her tarafta olan adamları ve çalışanları ona selam verirken oda başıyla cevap veriyordu, 25.kata çıkan Ateş ezbere bildiği yolları geçip kapıya vardı, kapıdaki adamı
"Hoşgeldin abi" deyip başını eğince
"Hoşbulduk, evdeler değilmi?" Saçma soruydu aslında başka nerde olacaklarki
"Evdeler abi, buyur"anahtarı vardı aslında ama yinede kapıyı çaldı. Kapıyı Alya açtı kapıyı açan kadını gören Ateş ilk başka kız bumu acaba diye düşünsede
"Hoşgeldiniz Ateş bey" diye titreyen sesiyle konuşan kadının yardımcı olduğunu anladı
"Hoşbulduk"deyip çatık kaşlarıyla sert bir şekilde içeri girdi salona geçen adam koltuğa oturup salona giren kadına
"Nerde?"diye sordu sert sesiyle, kimi sorduğunu anlayan Alya yine titreyen sesiyle
"Yu-yukarıda efendim, ben çağırıyım"
"Gerek yok gelir şimdi, bana bir kahve yap sen"
Dedi
"Peki efendim" deyip mutfağa kaçdı resmen, babası böyle değildi Ateş korkunç diye içinden geçirdi kadın.
Aşağıdaki sesleri duyan Melek yavaş adımlarla kimin geldiğine bakmak için aşağı indi
Merdivenlerden inerken
"Kim geldi Alya ab.." salonda gördüğü adamla sözü yarıda kaldı kızın. Kız görmeyi beklemediği adamla şoka girerken, ilk defa bir birlerini gören ikilinin zor günleri bugünden itibaren başlıyordu....Merhaba herkese
Ateş ve Melek tanıştı sonunda,aslında bende bu kadar geç olacağını tahmin etmemiştim ama olaylar böyle gelişince gecikti maalesef. En uzun bölüm oldu bu bölüm,aslında hazırdı ama baktım okuyucu 200e az kalmışa e bende 200 olsun öyle yayınlayalım dedim) İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözümden Düşdüğün An
Fiction généraleKarısını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır çok güçlü ve çok zengin bir adam... Genç ve güzel bir kadın, 5 yıllık mutlu ve aşık evliliğinde tek burukluğu anne olamayacak olması... Ve layık olmadığı kaderine boyun eğmeye mahkum, aşık olması ya...