Jung Hoseok 19 yaşında yeni üniversiteye geçmiş işsiz fakir biriydi. Hasta annesiyle aynı evde yaşıyorlardı. Annesi yatalaktı. Küçücük evleri vardı.
Hiç bir şeye paraları yetemiyordu artık. Okumakta bile zorluk çekiyordu. O da farkındaydı ki bir iş bulmalıydı ve eve para getirmeliydi. Babası mı? Haa o 7 yıl önce onları terk etmişti. Tabi o zamanlar annesi yeni yatalak olmuştu. Zaten bu yüzden terk etmişti onları. Piçin tekiydi..
Hoseok okuldayken annesinin doktoru aramıştı onu. Hoseok sıra arkadaşıyla konuşurken telefonu çalar. "Alo Jung Hoseok değil mi?". Kadınla daha önce bir kaç kez konuşmuştular ama ne olur ne olmaz numarasını vermişti kadına. "Buyurun benim.". "Anneniz hastaneye kaldırıldı. Durumu vahim. Bir süre hatta uzun bir süre burada bizimle kalıcak." Hoseok duydukları şok olmuştu. yavaş yavaş olayı kavrayınca kocaman açılmış gözleri dolmaya başlamıştı.
"N-ne? Bekleyin beni hemen geliyorum." Rehberlik hocasından izin alıp sınıftan fırladı. Hemen yolunu ezbere bildiği hastaneye yürümeye başladı. Kötü düşünmek istemiyordu.
Hastaneye vardığında doktoru bulup hızlı hızlı konuşmaya başladı. "Doktor hanım merhaba. Hoseok ben. Annem nasıl? İyi mi? Ne sorunu varmış?". Doktor Hoseok durdurdu zira biraz daha konuşursa her şeyi tamamen unutacaktı.
"Sakin olun lütfen. Annenizin durumu...maalesef ki kötü. Ameliyat olması gerek ancak bu ameliyat çok pahalı." Hoseokun gözleri yine dolmaya başlıyordu ama pes etmeyecekti. "S-sorun değil. Ne kadar onu söyleyin s-söz veriyorum bir aydan kısa sürede getireceğim." "Ama-" Hoseok hemen adamın lafını bölmüştü. "Sadece 20 gün. Lütfen..." .
Doktor Hoseoka acıyıp kabul etmişti. Hoseok son kez uyuyan annesine baktı ve hastaneden çıktı hemen iş bulmalıydı.
....
Aradan 5 koca gün geçmişti. Ancak Hoseok hala bir iş bulamamıştı. Her şey kabuluydu ama maaşlar hiç uygun değildi. Sınıfta da bu haber vardı. Bir gün sabah kalkıp üniversitesine gitti. Sıra arkadaşı hızla yanına gelip konuştu.
"Hoseok benim teyzemin bir arkadaşının ablasının kızının arkadaşı bir işte çalışıyordu maaşı baya yüksekmiş şimdi yeni birini arıyorlar. Hem de iş ne biliyor musun son 5 yıldır en ünlü iş adamı olan Min Yoonginin evinde çalışacaksın."
"Hizmetçi gibi yani?"
"Evet. Orası öyle ama çok yüksek maaşı varmış."
"Tamam ya sen numarasını verirsin ben kendim konuşurum. Bu arada şimdiden çok teşekkür ederim."
Samimi bir şekilde gülümsemiş ve dersleri başlamıştı.
Hoseok eve girer girmez numarayı aramıştı. Açan kişi tabiki de Min Yoongi değil onun sekreteri ve sağ kolu olan Kim Seojun du. Adam memnun kalmıştı ancak yinede eve kendisinin gelip Min Yoongiyle konuşması gerektiğini söylemişti. Bu yüzden koca malikanenin adresini vermişti. Yarın erkenden orada olmalıydı.
.......
Sabah erkenden kalkıp duşa girmişti. Sonra hazırlanıp malikaneye gitmişti. Biraz uzakta ormanlık alandaydı. Ama o kadar büyükyü ki! Kendi bahçesinin ön tarafında küçük yuvarlak bir havuz vardı. Ama havuz gibi deyildi gösteriş içindi. 3 katlıydı ve çok genişti. Bahçesinin içinde de fazlaca yeşillik vardı.
Hoseok gözlerini bu güzel manzaradan alamıyordu. Önde iki tane simsiyah giymiş güneş gözlüklü adamların karşısında durdu. İkiside fazlaca iriydiler ve hareket dahi etmiyorlardı.
"Buyurun?"
"Şey ben Kim Seojunu arıyordum da."
"Siz Bay Jung olmalısınız? Bay Kim sizi bekliyordu. İçerideler kendileri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Teen FictionHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...