özgür mü diyorsun kendine?
sana hükmeden düşünceni duymak isterim..
her şeyin benim için hiçbir şey olduğu bir gerçeklikte nasıl hâlâ ayyaş tiplerin yönettiği bir düzene ayak uydurabildiğimi sorguluyordum hep. sorguladıkça daha da içime kapanıyordum. septik ve aykırı diye tanımladığım ruhum, benden bu kadar, gerçekten yoruldum diyordu. böylece yarattığım kişiliklerin en acımasızı çıkıyordu ortaya, kendini bile umursamıyordu. ben zaten en çok ona güveniyordum.
son 20 yılda gördüklerim, yaratıcıların temiz kafayla yönettiği bir oyun olmadığı kesindi. deneyimlediğim şeyleri önceden bana anlatsanız sanırım sizi deli diye ihbar ederdim. anlaşılan deliliği fazla hafife almıştım. şu an ki ruh halimi açıklayacak başka kelime bulamıyordum.
22. yüzyılın başlarında ölüm, savaş, kıtlık ve kuraklık, salgın artık insanların önüne geçemediği, kabullenmek zorunda olduğu şeylerdi. bu yüzyılda var olmak ise.. tanrım bu konuyu önceden konuşmuştuk, size hala küsüm.
artan dünya nüfusunun önüne geçmek için bilim adamları diktatörlerin esiri olmuştu. virüsler ise en çok başvurdukları yöntemdi. şeytanın bile tahtını düşünmeden devredeceği yeni dünya liderleri çıktı ortaya. insanların insanlara olan nefreti ise küçük yaşta yüzleşmek zorunda kaldığım bir gerçekti. çünkü bu diktatörlerin hiç acıması yoktu. varlıklı biri misin? değilsen.. değilsen öldün tabi. yaşamayı mı düşünüyordun?
insanlar doğdukları andan itibaren bileklerinde ne kadar yaşayacakları yazıyordu. zaman bizim için her şeyden önemliydi. zaman bizim için her şeydi.
zamanla her şeyi yapabilirdin. 18 yaşından itibaren bileğindeki sayaç çalışmaya başlıyordu. yemek mi alacaksın? bana hayatından birkaç dakika vermek zorundasın. susadın mı? uzat bakalım bileğini, ne zaman öleceksin, bir bakalım. acımasız değilim, bakma bana öyle. zamana ihtiyacın varsa çalışmak zorundasın. sen çalıştıkça sana zaman vereceğim, bununla yaşayacaksın. bileğindeki sayılar sıfır olduğunda bunun sorumlusu ben değilim. dediğim gibi çalışmak zorundasın. ben kim miyim? 22. yüzyılın felaketi.
zenginsen sonsuza kadar yaşayabilirdin. çünkü 25 yaşından sonra yaşlanma duruyor ve ölüp ölmemek tamamen iradene kalmış, bileğindeki sayacı sıfırlaman yeterli. fakirsen gel biraz dertleşelim.
fakirleri hayatları pahasına köleleştiren bu sisteme dur demek çok zordu. sıkı bir güvenlik sistemi vardı. yaptığın şey hakkında en iyi savunmanı yapsan bile seni kimse dinlemezdi. çünkü fakirsin, sadece birkaç saatin var, otur bakalım oturduğun yerde küçük isyankâr.
zengin değildim, değildik. zengin olsam ufak çaplı bu isyanımı gerçekleştiremezdim, zamanlarımın keyfini çıkarırdım. aynı zamanda eleştirdiğim sistemin köpeğiyim desem kendime saygısızlık etmiş olurum. susmak en iyisi.
o zaman merhabalar, efendim. ben kim taehyung. kıyamet sonrasına hoş geldiniz.
*
merhabalar, in time filmini izleyenler için fic biraz tanıdık gelebilir. uyarlamasını yapmaya çalıştım. iyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22nd century boys : taegguk
Fanfictionbenim dünyamda birlikte hayatta kalırız ve bundan zevk alırız, istemez miydin?