1-Bölüm sonu canavarı oyuna hızla girer

393 14 23
                                    


Merhabalar hepinize :) Birazdan okuyacak olduğunuz kitap belki başlarda tahmin edilebilir bulunsa da gidişatı hiç de öyle değildir. En başta yazdığım başkarakter her bölümde gittikçe artarak kendisini gösterse de bir miktar tuhaf birisidir. Eğer bir şans verirseniz pişman olmayacaksınız. Destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar.


-

-

Ağlayacak gibi hissediyorum, ağlayamıyorum çünkü büyük bir parçam sevinçten bitip tükeniyor. Çözümsüz geçmişime rağmen hala hissedebiliyor olmak tuhaf. Onunla aynı havayı soluduğumu bilmek bir rüyada olduğumu düşündürüyor. Kilometrelerce öteye koşup saklanmak istiyorum ama şimdi buraya kadar gelmişken artık yüzleşmem gerektiğini biliyorum.

Murat... Yıllar onca parçalayarak ayrıldığım eski eşim, şimdi arkamda duran çiftlikte. Bunu bilmek içime tarifsiz bir heyecan yerleştiriyor.

Kalbim sanki yeniden doğmuşum gibi durduğu yerden hızlı hızlı atmaya başladı. Atışı beni canlandırıyor, endişem beni ayakta tutuyor. Böyle olacağını buraya gelene dek tahmin etmemiştim. Daha düne kadar yirmilerinin sonunda ihtiyar bezgin bir korkaktım. Onunla olduğum halimden eser kalmadan soluyordum.

Aslında bütün tebrikleri kendi üstüme almak istemem hepsi şuan şoför koltuğunda uzun yolculuk nedeniyle bitkinlikten kafasını direksiyona dayamış, hayatımın ikinci kısmında bana eşlik eden arkadaşımın suçu sayılabilir. Evet, suç dedim. Tebrikleri bazen işlediğimiz suçlar için de alabiliriz. Ne de olsa bazı çıkar sahipleri yaptığımız işten fayda sağlayabilir, mutlu olabilir. Buradaki çıkar sahibi ben oluyorum ve kötülük yapacağım kişi ise eğer azıcık dahi olsa daha iyi bir insan olsaydım karşısına hiç çıkmamam gereken eski eşim oluyordu.

Toprak yolda durduğu yerde bana gülümseyerek bakan kişinin ismi Jülide'ydi. Geldiğimiz noktaya ulaşana kadar birkaç defa yolu kaybettiğinden hala hınzır bir şekilde bana bakıyordu. En azından tüm bu gülüşünün nedenini bu sanıyordum. Ama Jülide'yi tanıdığınız zaman kabuğun tek katmanlı olmadığını da bilmeniz gerekir. Ben bu sefer bilememiştim çünkü epey dalgındım ve birden bire canlanan bedenimin içinde kıpraşıyordum.

Evet, elimin altında duran bavul benim bavulum değildi. Benim hazırladığım bavul oldukça ufaktı. Ne de olsa burada fazla uzun kalamayacağımı seziyordum. Bu siyah çanta benden değilse elbette Jülide'nin son dakika değişimiydi.

"İçine ne tıktın bunun?" dedim telaşlı bir şekilde arabanın açık camının içinden ona doğru baktım. Turuncu güzel yapılı saçları giydiği pembe buluz ve gözlerinin her daim altında olan kırmızı gözlüğüyle gerinerek koltuğuna yaslandı. "Sıkıcı detayları çıkarttım yerine önemli şeyleri koydum." Demişti çıplak omzunu yukarı kaldırıp. "Hem hala çok gerginsin. Sakin ol, tatil gibi düşün. Sonuçta burası senin de arazin değil mi? Yarısının senin olduğunu sanıyordum. İstediğin kadar kalmalısın, hem biliyor musun istemediğin kadar da kal. Şuraya bak her yer börtlü böcek...." Derken sağ tarafındaki ormana doğru üstten bir bakış atmıştı. "...Bir iki insan dışında kimseyi çevrede görmedim, ayçiçekleri her yanı kuşatmış, kulağıma bir ineğin sesi geliyor, duydun değil mi? Burada kimsenin seni yakalayabileceğini sanmam." Derken arabanın motorunu çalıştırmıştı.

"Sessiz ol." Demiştim son söylediği sözcüklerin imasını bir başkası duyacak diye endişe etsem de açık bir şekilde çevrede hiç kimse yoktu. Ayağımdaki kahve büzgülü botlar toprağın biraz içine batmıştı. Biraz arkamda ise çiftliğin kapısı vardı. Kapının arkasında ise bir ev... Sadece bir kez bakmıştım sonra ise diğer her yere odaklanmıştım düşüncelerim beni yiyip bitiriyordu. Parmaklarımla siyah belime kadar yükselen bavulun tutamacını sıktım. "Söz verdiğin gibi dikkatli olacaksın."

Gerçek ve ÜstüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin