Bölüm 58: Operasyon Başlasın!

13 5 33
                                    

"Herkes planı anladı mı?"

Kaan'ın evindeki yuvarlak siyah masanın etrafında toplanmış, Onur arsızını alt etmek için plan yapıyorduk.

"Abi sen böyle diyorsun da, ya Miray'a bir şey yaparsa?" Sercan her zamanki korumacı tavrını takındı ama Rüzgar kendinden gayet emin görünüyordu.

"Böyle bir şey söz konusu bile olamaz kardeşim. Orasını düşünme."

"Nasıl düşünmeyelim? Nereye gideceklerini bile bilmiyoruz." Gamze sevgilisini savunmasa şaşardım zaten.

"Gamzeciğim sen planı dinlemedin galiba? Şimdi Miray Onur'u arayacak ve buluşma yerini kendisi seçecek."

Gamze göz devirip, "Tamam enişte." deyince Kaan ve Sercan homurdandı. Masaya gergin bir hava hakimdi ve bundan nefret ediyordum. Grup resmen Rüzgarcılar ve anti Rüzgarcılar olarak ikiye ayrılmıştı.

Romeo'mu seven taraf tabii ki Çınar, Yeliz ve her ne kadar belli etmese de Gamze'ydi. Onu kıskanan ve enişte fikrine asla uyum sağlayamayacakmış gibi görünen ikili ise Sercan ve Kaan'dı. Efe burada olsaydı onun da Rüzgar'ı seveceğinden emindim. Ama beyefendi ortalarda görünmüyordu. Eninde sonunda ortaya çıktığında onu fena azarlayacaktım.

"Hazır mısın?" Rüzgar cesaret vermek için elimi tutunca evet anlamında başımı salladım. Telefonumu çıkarıp yabancı numarayı aradığımda kalbim hızlandı. Onur'un bana yaşattığı bu korkuya bir son vermekse benim elimdeydi.

Telefon ikinci çalışında açıldı.

"Miray?"

"Nasılsın Onur?" İçimden beter ol dedim.

"Aramanı hiç... Beklemiyordum. Şaşırdım doğrusu." Sesi öyle heyecanlı geliyordu ki ona bir kez daha acıdım.

"Neden aramayayım ki?" dedim en tatlı ses tonumla. Dalga geçer gibi çıkmaması için epey uğraştım. "Aslında bunca zaman beni aramanı bekliyordum. Yerini bilseydim ben çoktan gelecektim."

"Nasıl yani? S-sen... Beni merak mı ettin?"

Seni ancak acaba Allah belanı vermiş mi diye merak ederim.

"Evet. Sana yaptıklarımdan sonra özür dilemek istedim."

"Dur, bunları telefonda konuşmayalım. Seni görmek istiyorum."

Masadakilere baktım. Çınar'ın yüzündeki kararlı ifade ve Yeliz'in gözlerinde gördüğüm intikam ateşi beni çok daha iyi bir oyuncu olmaya itti.

"Bilmem, olur mu ki?" Naza çekme kartını oynadım.

"Lütfen, bir kez olsun yüzünü göreyim. Hem, yüz yüze daha rahat konuşuruz. Hadi, kırma beni. Buluşalım işte."

Hoparlörden Onur'un ısrarcı sesini duyan Rüzgar çenesini sıkıyor, elimi daha sıkı kavrıyordu. 'Ben buradayım.' der gibi. Tam olarak bundan cesaret alıp oyuna devam ettim.

"Bilemiyorum Onur. Yani, ne bileyim işte... Ben de seni görmek isterim tabii ama..."

"Öyle tatlısın ki!" Onur bunu söyleyince Çınar masadan kalkıp odanın öbür ucuna doğru yürümeye başladı. Rüzgarsa alnını masanın üzerindeki diğer eline yaslamıştı. Erkekler gergin, kızlar intikam ateşiyle yanarken benim öz güvenim gitgide yerine geliyordu. Onur'un aslında ne kadar kolay kandırılabilecek biri olduğunu unutmuş ve bunca zaman kâbusum olmasına izin vermiştim. Onur gibi duygularını kontrol edemeyen birinden korkmak büyük aptallıktı. İçimden tekrar ettim. "Ben Miray'ım ve Onur bana aşık." İşte onu böyle alt edecektim.

Artık blöfümüzün son aşamasına gelmiştik. Üst düzey bir performans sergileyip hayal kırıklığıyla konuştum.

"Neyse o zaman, belki başka sefere. Anlaşılan bu kez seni göremeyeceğim..."

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin