Karşım da gördüğüm adam bu gün kitapçı da gördüğüm adam dı .kemal amcayla sohbet eden kapıdan girdiğim andan beri gözleri ben de olan adam dı benim de dikkatimi çekmişti oradayken öyle ki yerime oturduğumda bende ona bakmıştım oda bana bakıyordu ne zaman oraya dönsem gözleri benim üzerimdeydi anlamdıramadığım şekilde bana bakıyordu süzüyordu sanki onda ne gibi bir farklılık yaratmıştım dı da selene değil doğurudan bana bakıyordu bende ona baktığımda göz göze geliyorduk o çekmiyordu gözlerini anlamlı şekilde bakıyordu gözleri güzeldi ama daha fazla bakamayıp utanıp çekiyordum gözlerimi ondan ama kafamı ne zaman kaldırıp baksam o bakmaya devam ediyordu ders boyunca onuna sık sık bakışmıştık bana garip hissettirmişti, onda bir şey ler olduğunu seziyordum ona baktıkça içim kıpır kıpır oluyordu ,neydi bana böyle hissettiren şey ,peki ne işi vardı ki burada neden kapıyı kırmıştı, anlamayan yüz ifademle onlara bakarken midem tekrardan bulanmaya başlamıştı , ama dayanıyordum. anlamsız gözlerle onlara bakıyordum, bir insan neden kitapçıda karşılaştığı bir insanın evine ki ne kadar evim sayılır burası orası muamma, neden gelir kapısı kırardı ki, Adamlardan iki tanesi evin içine girip odalara daldılar ne oluyordu bu adamlarda kimlerdi , o odada ne arıyorlar dı hiç bir şey bilmiyordum ne arıyor olabilir dikiler, ne bulmayı bekliyordular bu evde acıdan ölümden şiddetten başka bir şey yoktu yada kötülükten onlara buradan bir şey çıkmazdı ,onlar ararken ortalığı bense hiç bir şey yapmıyor öylece duruyordum ne yapa bilirdim ki . Evde 3 oda vardı benim oda ma bakılmıştı hiç bir şey yapmadım saklayacağım hiç bir şey yoktu babamın da oda sına baktılar yine bir şey demedim ama adamlardan biri üçüncü odaya adımladığında koşarak kapının önünde durdum, bu odaya babam bile girmez di , onlar hiç giremez di elletmezdim kimseye böyle bir hakları yoktu onların, orası herkese yasaktı benim acılarım benle birlikte üç kişinin cehennemiydi orası başkası ayak basamazdı kıyameti orası ,adamlar dan biri elini koluma atı sertçe çekiştirdi , yine de çekilmemek için kapıya son gücümle tutundum , ama yine olmamıştı tutunamamıştım o adamların gücüne karşılık veremedim onların yanında pasif kalmıştım ve beni alıp kenara ittiler duvara çarpmıştım sırtım acımıştı ama bu acı bile beni dur durmazdı umurumda bile değildi bu acı daha beterlerini yaşamıştım , o adam konuşmaya başladı "açın şu kapıyı artık sabrım tükeniyor " adamları onun emriyle kapıyı açmaya çalıştılar ama açamadılar kitliydi, bende zamanla çok denemiştim o kapı açılsın diye bir ümit kurtuluruz diye ama olmamıştı orası kıyamet olmuştu bize oradaki acının haddi hesabı yoktu benim için, tekrar açmasınlar diye onlar doğru atıldım ama o adam yanıma gelip kolum dan tuttu geri çekilmeye çalıştım kaçmaya çalıştım, bu sadece korkunç biri olduğu için değil, bir çocuk şefkat beklediği babasının tek dokunuşlarının bile şiddet olmasıydı, halbuki kız çocukları babaya aşık derlerdi ben nefret ederdim, çünkü o sözdeki baba kızının saçlarını öper ,okşar ,tarar, örer di oysaki benim babam hiç saçlarıma sevgiyle yaklaşmadı sadece acı vermek için saçımdan tutup sürükledi döverdi mesela babamın eli yanağıma gittiğinde tokat beklerdim yanağımı okşamasını değil o da şaşırtmazdı tabi o tokat yapışırdı suratıma .
"Bana bak çırpınmayı bırak o baban artık kaçamaz, çünkü çok sevgili kızı elimizde" diyip gülmüştü neye gülmüş tü bu ama dedikleri asıl beni güldürmüştü ,"babasının sevgili kızı" hiç güleceğim yoktu, çünkü ben hiç bir zaman babasının sevdiği kız olmamıştım el üstünde tutulan değil yere atılan oldum ,ben gülünce şaşıran o olmuştu, yüzüme uzaylı görmüş gibi bakıyordu, çünkü beklemiyordu böyle bişe o kafasında kurmuştu ön yargıyla , inanmıştı buna ben gülünce de garibine giti tabi
"komik bir şeymi söyledim küçük kız neresi komik bunun söyle bakalım " dediğinde çaresizce çırpındım , çünkü kahrolsunki konuşamıyordum adamda bunu anlamış gibi kapıyı zorlayan adamlara döndü "kırın şu kapıyı" belki şimdi onlar kırabilirdi ama ben zamanında kırmaya çalıştığımda kırılmamıştı,o kadar uğraşmıştım ki o zamanlar ellerim kan içinde kalmıştı ama umursamadan kendimden geçene kadar açmaya çalışmıştım, o odanın içini görmeye dayanamazdım , bir daha olmaz.
ve oldu bir kaç denemede onlar kapıyı kırıp açtılar keşke bende de öyle olsaydı , o odayı görmek başımı döndermeye yetti , tüm anılar tüm o anılar üstüme çullandı . gözlerimi zorla kappatım görmemem lazımdı orayı . her gördüğümde o çığlıklar ölümler oradan çıkan bedensel ve ruhsal cesetler aklıma geliyordu, ve babam denicek o herif bilerek bu evi değiştirmiyordu , ona karşı çıktığımda yapa bilceklerini göstermek için sonumun yine böyle olacağını söylerdi ruhu ölmüş birinin ruhunu nasıl bir daha öldüre bilirdi ki
"abi burda kimse yok " ama bilmiyolardıki o oda nelere şahitlik etmişti o oda haddinden fazla acıyla doluydu hatta kanla
beni tutan adam abi dedikleri kolumu iyice sıktı , " gözlerini aç küçük hanım korktuğun olmadı, duydun bak o şerfsiz baban kaçmış." dediğinde on anladım , babam denen o it adamı arıyorlardı o yüzden burdaydılar o adamı orda sakladığım için kapıyı kolladım sanmışlardı. Öyle bir şey olmadığını söylemek isterdim ama ben yine birşey diyemiyordum .
hem ruhsal gerilim hem de midemdeki o yediğim tuz çorbası nedeniyle midemin bulantısı arttı ,ellim hızlıca çaktiğimde burdan kaçışım olmadığı için beni rahat bırakmıştı . hızlı adımlarla lavaboya gittim "burdan kaçışın küçük hanım ,çırpınmayı kes " lavabonun kapısına geldiğinde kapıyı kapatıp kitlemiştim
"kendini oraya kitliyip kurtulcağınımı-" tam konuşmaya başlamıştıki öğrme sesimle durdu .
içimde bir şey kalmamıştı zaten bu yüzden su kusuyordum
"sen kusuyormusun ne oluyo lan aç şu kapıyı" bu adam kapıyı nasıl açmamı istiyordu kustuğumun farkındaydı. kusmam bittiğinde elimi yüzümü yıkıyıp tam çıkıcaktımki . burnumdaki hafif sızıntıyı gördüm, kan dı yere damladığında hemen burnumu sildim lavaboda fazla kalmam dışardaki adamı sinirlendirmişti, "bana bak ses ver ve çık şurdan yoksa kırıcam" dediğinde yapacağını bildiğim içn kapıya vurdum, bu da bir sesti ne olsa kapıya vurması durunca o da anlamıştı, hemen burnumu da silince yerede damlayan kanı peçeteyle silip çöpe attım halsizlik çöküyordu, yine kapıyı son gücümle açtım, adım atacak halim yoktu ve o adam karşımdaydı
"fazla uzun durdun eğer aklından kaçmak geçiyorsa-" bu sefer onu durduran sendeleyip duvara tutunmam oldu, başım dönüyordu gözlerim buğlanmıştı her yerim uyuşuyordu sanki sıcaklık basmıştı vücudumu , sesini zar zor duyuyordum etraf gittikçe silikleşiyordu bende
"neyin var senin , önce kusma şimdi bu "dediğinde bunlar benim son duyduklarımdı çünkü başımın dönmesi artmıştı gözlerim karardığında yer ayaklarımın altından çekilmişti yere düşmeyi beklerdim ama düştüğüm yer o kadarda sert değildi sonrada bilincim tamamen kapandı.