5

309 56 39
                                    

evett arkadaslar uzun bir surenin ardindan geri geldik

umarim begenirsiniz

iyi okumalar⛓⛓

~~~~

Lee Minho, yaklaşık on beş dakikalık bir zamanı kampa kazandırsa da artık yorulmuştu. Elinden gelenin fazlasını yapmıştı ve bu gelen şeyi daha fazla yavaşlatamayacağını biliyordu. Yine de direnmeye devam etti.

Gözleri arka tarafta durum kontrolü yapan Hyunjin'i buldu. Hyunjin de çok geçmeden sık sık kontrol ettiği çocuğa baktı.

"Bir sorun mu var?" sesi tedirgindi. Herhangi bir sorunu kaldırabilecek durumda değillerdi. Kampı ayakta tutmak zor görünüyordu.

"Sanırım daha fazla dayanamayacağım," sesinden bile yorgunluğu anlaşılıyordu. Ciddi anlamda büyük bir çaba harcamıştı. "Dinlenmem gerek!"

Hyunjin anlayışla başını salladı. Gözleri Seungmin'i bulur bulmaz bağırdı.

"Hey Seungmin, sıra sende!" Seungmin kısa bir baş hareketiyle onu onayladı. Gözleri koordine ettiği kardeşlerinin üzerinde gezindi. Hepsinin hazır olduğundan emin olunca kendine odaklandı. Suyla rüzgarı kullanarak büyük denilebilecek bir hortum oluşturdular.

Yaratık yaklaştıkça şekli ortaya çıkmaya başladığından Hyunjin'in de bir tahmini olmuş sayılırdı. Önündeki seçenek fazlasıyla korkunç da olsa içinden bir ses yanılmadığını söylüyordu.

Hızla Yoongi'nin yanına koştu.

"Bay Min, Skylla!" Yoongi duyduğu sesle nefes nefese kendisine koşan çocuğa döndü.

"Gelen canavar, Skylla!" Yoongi duyduğu yaratık adını bir süre algılayamadı. Skylla burada görmemeleri gereken bir varlıktı. Gerçi kampın koruma alanını hiçbir şeyin geçemiyor olması gerekiyordu. Yoongi Hyunjin'le kısa bir süre konuştuktan sonra gerekli yerleri haberdar etmek için uzaklaştı.

Hyunjin'se neredeyse dehşete düşmüştü. Skylla, on iki ayaklı bir yaratıktı. Efsanelere göre de mağarada, yarı toprak altında yaşıyor olması gerekirdi. Deniz canavarı olarak tanımlansa da yeryüzüne bu kadar açılması ve hatta saldırıya geçmesi oldukça beklenmedik olmuştu.

Chan, Hyunjin'i duyan diğer herkes gibi panik olmaktan uzak bir hâlde çocuğa yaklaştı.

"Ne oldu, korktun gibi sanki? Planından şüphe etmiyorsundur umarım?!" kafasındaki ikilem çok net görünüyordu. Bunu Hyunjin de farkındaydı ama kendinden emin gözükmesi gereken bir an varsa bu kesinlikle şu andı.

"Hayır, sizin herhangi bir aptallığınıza kurban gitmezse oldukça işe yarar bir plan kurguladığımı biliyorum." sesi tersti. Chan'ın sorusu onu bariz bir şekilde rahatsız etmişti. Kendine güveniyordu evet ama ortada çok garip bir durum vardı. Şu anki tehlikeyi yok etseler bile bir başka saldırıya maruz kalıp kalmayacaklarını bilemezlerdi.

Bu bilinmezlik Hyunjin'i gerçek anlamda delirtmeye yetiyordu.

"Belki de annene ulaşmayı denemelisin." Chan aralarındaki iletişimsizliği duymuştu. Fakat şansını denemekte sakınca görmedi.

Hyunjin'in keskin bakışları gözlerini bulduğunda yaratık da sudan çıkmış ve kocaman gövdesiyle sahil kenarındakilere saldırmıştı. Hyunjin'in dediği gibi on iki ayaklı devasa bir yaratıktı. Yine de onu tam karşısında gördüğü an mağlup edebileceğinden emin oldu Hyunjin. İçine doğan bir hisse güvenmek savaş alanında kesinlikle ahmaklıktı ama elinde ona güç veren daha iyi bir şey yoktu.

"Annem iletişim konusunda savaşlarda ve bilgelikte olduğu kadar iyi değil ne yazık ki!" yine de harekete geçmeden önce Chan'a ağzının payını vermeyi unutmadı.

olympus, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin