5.Bölüm: Okyanus,Gökyüzün

2.9K 230 185
                                    

Uçaktan indik, Era ve ben var gücümüzle uçaktan uzaklaşmak için koşuyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Uçaktan indik, Era ve ben var gücümüzle uçaktan uzaklaşmak için koşuyorduk. Era etraftakilere kaçın, patlayacak diye bağırıyordu. Aradan bir kaç saniye geçmeden uçağın patlama sesi kulaklarıma doldu. Patlamanın kuvvetiyle yere düştüm. Koruyucu kıyafetlerimiz vardı, yanmaz kıyafetler vardı ama o ses, o yangın benim ciğerlerimi yakmaya yetimişti.

Kulaklarım çınlıyor.
Patlama oldu. Evet yine patlama oldu.
Bu sefer kimi kaybettin Alya?

Yutkundum. Yerden kalkmadan başımı geriye doğru çevirip cayır cayır yanan uçağa baktım.

Gözümün önüne bebek patikleri geldi.

Başımı önüme doğru çevirirken gözlerimden yaşlar benden izinsiz dökülmeye başladı. Kalbim yeniden aynı acıyla acımaya başlamıştı.  Yanıma gelen iki kişiye rağmen başımı yerden kaldırmadım. Birilerinin yardımıyla oturur pozisyona gelmiştim. Uçak cayır cayır yanarken yangın tüpleriyle görevliler müdahale ediyordu.

Yutkundum. Kalbim daha çok acımaya başladı. "Teğmen? Konuş bizimle!"

"Binbaşı" diye fısıldadım. Kelime dudaklarımdan benden izinsiz dökülmüştü. "Binbaşı, bebeğim?"dedim sorarcasına bu sefer bu da benden izinsiz dudaklarımdan dökülen bir kelimeydi. Daha sonra bedenim yavaşça yerden kesildi. Kimin kucağındaydın bilmiyordum. Fiziksel acım yoktu ama ruhum büyük bir darbe almıştı.

"Onunla ben ilgilenirim. Sizler demir alın, koordinatları biliyorsunuz.''

Binbaşının kucağında olduğunu o zaman anlamıştım. Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Bir elim hızla ağzıma giderken. Minik bir odaya girdiğimizi zar zor fark etmiştim. Ellerim titriyordu. Kontrol edilemez bir şekilde titriyordu. Beni tahta bir sandalyeye oturtup, diğer sandalyeyi önüme çekmişti.

"Kapı kilitli Teğmen. Kurtul şu fazlalıklardan.''

Maske, gözlük ve kaskımdan bahsediyordu. Ellerim yavaşça yüzüme doğru giderken benden izinsiz hareket ediyorlardı. Durdurabilirdim ama nefes almaya ihtiyacım vardı. Önce şapkamı çıkardım. Dikkatle beni incelediğine emindim ama onun maskesi, gözlüğü ve şapkası görmeme engeldi. Sonra gözlümü çıkardım. Binbaşı rahatsızca yerinde kıpırdandı. En son maskemi çıkardım. Elimdekileri alıp yanında duran masanın üstüne bıraktı.

''Zayıflık gösterenleri ne zamandan beri orduya alıyorlar?''

Üniformamın bir kaç düğmesini açarken duyduğum cümleler duraksamama sebep oldu.

Zayıflık.. zayıflık göstermek.. zayıfları orduya almazlar.

''Ordunun bana ihtiyacı olduğundan beri.''

Binbaşı başını hafifçe yana yatırdı. Hava da olan elimi dizime koydum. gözlerimden dökülen yaşlar sanki uzun bir süre durmayacak gibiydi. Ellerim zaten titriyordu, bu titremeye bütün vücudum katılmıştı.

HÜMA (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin