~1~

51 21 12
                                    

Sıcak bir bahar akşamı lina, acil bir toplantı üzerine ofise çağrılmıştı. Sokaklar her zamankinden biraz daha boş ve karanlıktı. Aklında binbir türlü düşünce ile bu saatte olan toplantıya anlam veremiyordu. Mesleği gereği gecesi gündüzü olmayan işler peşinde koşuyordu. İş yerine geldiğinde en yakın arkadaşları gaye, hikmet ve yiğit çoktan yerlerini  almış içeriye yeni giren linaya bakıyorlardı. Hikmet, yüzünde geniş bir gülümsemeyle oturuyor enerjisiyle  ofise neşe katıyordu. Masanın altından gizli gizli yediği kraker, yüzüne bulaşmış ve kendini yeterince ele veriyordu.
      Çantamı kapının arkasında duran sandelyeye bıraktım ve gaye ile yiğidin arasındaki sandalyeye oturdum. Oldukca geniş,  ahşap işlemeli  masanın etrafına dizilmiş Naim beyin gelmesini bekliyorduk. Kolumu gayenin üzerinden hikmete uzatıp dürttüm.

"hani bana,hep kendine çalışıyorsun biz neyiz burda? A aaaa"

" ne zaman bir şey yesem sana yakalanıyorum, gözünden de bir şey kaçmıyor, lokmamı mı sayıyorsun ha? Maşallah K9 gibisin."

Bir kaç kraker aldım ve hikmete doğru yüzümü buruşturup "istersen ıslak mendil vereyim de yüzünü sil, kedi yalasa doyar"  hikmetin bıkkın bakışları arasında gayenin ve yiğitin kıkırdamasına ben de katıldım.

Tam neşemiz yerine gelmişti ki Naim beyin kapıyı hızla açmasıyla ortamda  derin bir sessizlik hakim oldu.
Naim beyin kalın ve gür sesi ile normal konuşsa bile insanı azarlıyor gibi gelen bir yapısı vardı. Sürekli çatık kaşları ve alnında duran derin kırışıklıkları yaşını ele veriyor ve her geçen gün daha da belirginleşiyordu. Saçları yaşına göre oldukca gür ve siyahtı. Uzun burnunun üzerinde duran ince çerçeveli gözlüğü, yanından sarkan gözlük ipleri ile daha otoriter görünüyordu.
Kapıdan hızlı ve kendinden emin adımlarla masanın başına gelen Naim beyin yüzünden canının bir şeye sıkkın olduğu apaçık belliydi. Bir hışımla elindeki evrakları masaya  fırlattı ve kağıtlar ortalığa dağınırken birden konuya giriş yaptı.

"FAZLA UZATMAYA GEREK YOK! son zamanlarda yaptığınız haberler beş para etmez. Kos koca gazete sadece magazin haberleri ile mi zirveye geçecek!? Derhal Kendinize gelin burası dingonun ahırı değil. Ya işinize odaklanırsınız ya da ben sizin yerinizi dolduracak birilerini bulurum.
Bu dosyaları inceleyin ve rakiplerinizin nasıl azimle çalıştığını görün, ona göre hareket edin! "

Sinirden ayrı bir korkunç görünen sert bakışlarını aniden yiğite çevirerek

" sana gelince, gece alemlere akacağına biraz haber kovala. Toplantı bitmiştir. Lina derhal odama gel! "

Naim bey odadan çıktığında herkes üç yaşında azar yiyen çocuk edasıyla  Naim beyin kapıdan çıkışını izleyip  birbirine  baktı. Odadaki sessizliği hikmetin kraker kıtırtısıyla bozması üzerine hepimiz hikmete doğru dönüp" cidden şuan mı? " dercesine baktık ve gayenin umursamaz bir biçimde dönmesi ile lafa girmesi bir oldu.

" amaan kasma her zamanki hali, onu boşver patron  azarladı azarladı gitti ama abartacak kadar da bir şey yok bence. Yiğitin gece gezmeleri hariç. "

Gaye oku, yiğite yönlendirmişti. İlk andan beri sesini çıkarmayan masum yiğitimiz.

"ha ha ha çok komik. Biraz da salmak gerek sizin gibi olsam hayat mı çekilir? Nenem gibisiniz."

Hepimiz yiğitin ne kadar çapkın ve umursamaz olduğunu biliyorduk. Ee yakışıklı çocuk ve farkında tabi. Ceketini sandalyesinden çekip saçını düzelttikden sonra ofisi ilk terkeden kişi o olmuştu. Herkes teker teker dağılıyordu ama bir tek gaye beni yanlız bırakmamıştı. Aynı zamanda ev arkadaşım olan gaye hep meraklı ve sosyal bir kızdı beni asla bırakmazdı.

"lina, acaba patron senden ne istiyor."

meraklı gözlerle arkadaşının patrondan tekrar azar işiteceğini düşünerek linayı soruları ile boğmaya başlamıştı bile. Her zaman çok konuşmak zorundaydı bu deli kız.

"inan hiç bilmiyorum ama bence çok sinirli görünüyordu.yine  en boktan görevi bana verecek kesin."

"macera seven sen değil misin. Stajyerken her halta ilk sen atlamasan böyle olmazdı. Şuan şikayet edecek son kişi sensin şapşal , kusura bakma. Koş görev seni bekliyor haha."

Bir yandan masanın üzendeki kağıtları toplayan gaye uzun ve dalgalı saçlarını savurarak Serbest bıraktı.yüzü oldukca sevimli idi iri gözleri ile dikkat çekici bir kızdı aynı zamanda iyi kalpliydi. hikmetle ortama bol neşe saçarlardı.
Lina oflayarak masadan kalktı.

"aman sen de hep işin makarasındasın. Bikere ben şikayetçi değilim severek yapıyorum. Bu arada beni bekleme sen git evde görüşürüz. Öptüm. Ben bir patrona gideyim."

Çantamı, sandalyeden aldım ve hızlı adımlarla patronun kapısının önünde durdum. Derin bir nefes alıp üzerime çeki düzen verdim ve kapıyı tıklatıp içeri girdim. Patron, odaya girmeme aldırış etmeden hiç istifini bozmuyor, önündeki evrakları acele etmeden inceliyor, adeta odada yokmuşum gibi davranıyordu. Kısa bir sessizlikten sonra geniş masasının önündeki deri koltukları işaret ederek "geç otur" dedi. Lafını ikiletmeden kapıya en yakın tarafa geçip yerimi aldım.

"yarın mutlaka ofise erken gel. Yakalaman gereken bir olay var. Aynı zamanda ÇINAR gazete de bu haberin peşinde duyduğuma göre. Yarın yiğitten bilgileri alıp adresteki mekana git. Detayları o sana aktarır.
" ta-"
" çıkabilirsin! "

Daha tamam bile diyemeden odadan çıktım. Aldığım derin nefesi rahatca bıraktım. Yarınki iş için kameranın optiğini değiştirmem gerek umarım karşıdaki tekno mağaza açıktır.

Lina tekrardan toplantı odasına girip karşı duvardaki raftan yarınki iş için kamerayı aldı ve ofisten çıktı yüzüne baharın esintisi çarptığında içerde havasız kaldığını farketti. İçine bol temiz hava çektikten sonra kaldırımda biraz bekledi ve kırmızı ışık sönmeden karşıya geçecekti ki bir araba ışığı dinlemeyip hızla gelmeye başladı. Çoktan yolun ortasında olan lina korku dolu gözlerle arabaya baktı ve olduğu yerde kala kaldı gözlerini sımsıkı kapattı ve adeta ölmeyi bekledi. Bir kaç saniye geçti ki lastikten gelen ani fren sesi kulağına doldu. Bedeni titriyorken bir anda omzunda bir el hisseti. Aniden irkildi. Korku dolu gözlerle karşısında duran uzun boylu, esmer bir çocuk duygusuz bir şekilde bakıyordu.

"ne yapıyorsun yola öyle atlanır mı?

Ne! utanmadan bir de hesap mı soruyor bu.

" kör müsün kırmızı ışıkta geçen sensin. Bir de bana utanmadan hesap mı soruyorsun."

Cevap bile vermeden hızla arabasına binen bu ukala kendini ne sanıyordu.bir günüm de normal geçsin, diyerek karşıya geçti. Karşıda işini hallettikten sonra kamerayı çantasına yerleştirdi ve taksiye bindi. Eve gelene kadar yolda yaşanan olayı düşünüp durdu. Eve gelince gayenin çoktan uykunun kollarına kendini bıraktığını gördü. Sıcak bir duştan sonra yatağına uzandı. Yarın kendini bekleyen görevi düşünerek derin bir  uykuya daldı. Acaba yarın neler olacaktı.






Yanlış Yer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin