Taehyung üç günün ardından onu görünce şaşırdı. Aslında özlemişti onu ama kızgındı. Bu yüzden bozuntuya vermeden redetti ve yürümeye devam etti.
"Konuşmak istemiyorum."
"Bence de konuşsak iyi olur."
"Hayır, dedim."
Jungkook, Taehyung'u kaldırıp omzuna attığında sarışının yapabildiği tek şey çırpınmaktı. Jungkook yüzündeki gurulu sırıtışla debelenen Taehyung'u biraz daha sıkı tutup arabasına doğru ilerledi.
Bu sırada Taehyung Jungkook'un sırtına vurup bağırıyordu. Neyse ki Jungkook onu zapt etmek için yeterince güçlüydü.
Herkes ne olduğunu anlamadığı için onlara bakarken, Hoseok bu değişik anın videosunu çekmekle meşguldü. Herkes Jungkook ve Taehyung'u tanıdığı için sorun çıkmayacağını biliyordu.
"Mayfa falan mı oldun üç günde? Deli misin sen?"
"Deliyim, sen delirtiyorsun beni."
Arabaya geldiklerinde sarışını arabaya bindirmek zordu. Jungkook, Taehyung'u arabaya bindirip kemerini taktıktan sonra Taehyung tabii ki kaçmaya çalışmıştı ama pek de başarılı olmamıştı.
Jungkook da arabaya binip kapıyı kilitlediğinde Taehyung onun omzuna birkaç yumruk geçirdi.
"Sakin ol. Sarışın, lütfen. Bak söz veriyorum konuştuktan sonra seni geri getireceğim."
"İyi konuşalım." dedi, kollarını birbirine kavuşturarak.
"Burada değil. Seni seveceğin bir yere götüreceğim." Taehyung merak etse bile umursamazca sordu.
"Nereye gidiyoruz? İşlerim var o yüzden soruyorum."
Taehyung birkaç gecedir pek uyumuyor ya Jungkook'u düşünüyor ya da ders çalışıyordu. Bu da bütün düzenini mahvedip onu yoruyordu. Biraz kestirmek için iyi bir fırsattı.
Ayrıca yol boyunca Jungkook'la konuşmak istemiyordu, fakat konuşmadan duramayacağını da biliyordu. Jungkook'un açıklamasıını merak ediyordu. Onun tarafından şımartılmayı özlemişti.
Yol kenarındaki Ağaçların sayarak uykuya daldı.
-
"Sarışın, uyan hadi, geldik." Jungkook nazikçe Taehyung'u uyandırmaya çalışırken bir yandan da hızlı olmaya çalışıyordu. Çünkü hava gerçekten fazla soğuktu.
