ANGEL // TAEKOOK

1

Öncelikle merhabaa✨
İlk kitabım umarım beğenirsiniz🥺💞

_________________________________

"Ya hyung bıraksana saçımı. Sabah kaç saat uğraştım bozu- YA BEN KİME DİYORUM ALO!" Yoongi hyung bağırmamla saçlarımı hafifçe çekmişti. Hay elinin ayarını ama hyung cidden şimdi ahhhh.

"Tepinme Taehyung, istiyorsun diye kucağıma yatmana izin verdim sus döverim bak. Hem birazdan derse gireceğiz sus da kafa dinleyelim." Yoongi hyung mırıldandıktan sonra daha fazla diretmemiş dizlerindeki kafamı daha rahat bir şekle sokup yatmaya devam etmiştim.

Bugün bu okuldaki ilk günümdü. Önceki okulumdan tatsız sebeplerden dolayı ayrılıp hyunglarımın olduğu okula kaydımı aldırmıştım ve açıkçası daha şimdiden çok mutluydum. Okula geldiğimiz gibi bana bir okul turu yaptırmışlardı. Okulda görecek yer kalmadığında ise bahçeye çıkma kararı almıştık. Şimdi ben yoongi hyungun dizine yatıyordum, Jimin ve Hoseok hyung açtıkları şarkı ile komik dans hareketleri yapıyorlardı. Sabahın daha erken saatleri olduğu için bahçede tek tük insan vardı ki bizimkilerin umursadıklarını da sanmıyordum.

"HAHAHAHHAHAHAAHA Ulan salak Jimin iki dakika ayakta duramıyorsun. Yemin ediyorum düşmenden ben yoruldum." bakışlarım anında Hoseok hyunga dönerken karnını tutarak güldüğünü gördüm. Bir yandan tepiniyor bir yandan da jimin'e laf yetiştiriyordu.

" Ya bana bak hoseok yeni aldığın o gucci çantayı tüm okulda sürükler sürükler en son gelişi güzel bir tane çarparım yüzüne görürsün. Düşene gülünmez hem ben senin salak hareketlerin yüzünden düştüm!!" Jimin nefes nefese yattığı yerden laf saydırırken Yoongi hyungun kıkırtılarını duymuştum.

" Bana bak çocuk ben senden iki yaş büyüğüm. Doğru konuş benimle saygısız. Görüyor musun yoongi devir kötü çocuklar saygı nedir bilmiyor. "

" Banane olm iki yıldan, sanki 10 yaş büyük." Jimin Hoseok hyunga dil çıkararak yanıma yuvarlanmıştı.

"Velede bak yok sana peluş oyuncak falan.Gitsin Taehyung'un alsın sana." Hoseok hyung gururla ki neyin gururuysa yerine otururken Jimin bana sıkıca sarılmıştı. Jimin ile aynı yaştaydık ve bebeklik arkadaşıydık resmen. O yüzden onun yeri çok ayrıydı. Her anımı onunla yaşamıştım zaten ailelerimizde çok yakın arkadaşlardı. Bu yüzden daha sık görüşüyorduk. Şimdi yanımda yatmış sıkıca bana sarılıyordu. Elimi tutup saçına götürdüğünde gülümsemeden edemedim. Ne zaman ilgi istese böyle yapardı. Hala aynı Jimin'di, iyi ki hep böyle kalmıştı.

Jimin'in saçlarını okşamaya başladığımda bana daha sıkı sarılmıştı. Saçına küçük bir öpücük koyup mırıldandım

"Ben sana istediğin her şeyi alırım Jimin. Mutlu olman yeter bana ha birde daha az sakar olup kendine dikkat etmen." Jimin hafif bir çığlık atıp yanaklarımı öpmeye başlamıştı. Gülmemi bastıramazken Yoongi hyungta beni gıdıklıyordu. İşte şimdi tam anlamıyla okulun bahçesinde benim kahkahalarım yükseliyordu. Her ne kadar ellerimle onları engellemeye çalışsamda başarısız oluyordum.

" Ben kimim ki zaten, Hoseok kim ki dimi öyle olsun." Hoseok hyung kollarını bağdaştırmış bize bakıyordu. Gözümdeki yaşları hızla sildim ve jimin'in boşluğundan yararlanıp hızla Hoseok hyungun üstüne atladım. Şöyle bir sıkıntı vardı ki, ben gerçekten üstüne atlamıştım...

" Lan ölüyorum kalk üstümden! Ay yardım edin adam öldürüyorl- AHAHAHAHAHAHHAHAHA" hyung onu gıdıklamamla cümlesini tamamlayamamış gülmeye başlamıştı. Kısa bir süre sonra okulun giderek dolmasıyla bizde ayaklanmıştık.

Hoseok hyung ve jimin önde sallana sallana okula yürürken Yoongi hyung tam yanımda ayakta dikiliyordu.

" Hyung, ben bu derse girmesem olmaz mı? Biraz yalnız kalmak istiyorum, kafam dolu biraz derse katılsam da anlamam zaten." Sadece annemle vakit geçirmek istiyorum hyung...