Ara Sokak

956 102 53
                                    

Yine aynı sabaha uyandı Seungmin. Bugün arkadaşlarıyla gece dışarıda buluşacaktı. Minho'ya haber vermeliydi, artık ne kadar umurudunda olursa diye düşündü.

"Akşam bizimkilerle dışarı çıkıcam. Ne kadar umrunda olursa artık, yinede söyleyim dedim"

"Hm hm"

Göz devirip odaya tekrar çıktı. Akşam in giyeceklerine karar veriyordu, son ana bırakırsa çok kararsız olduğu için geç kalıcağını biliyordu. 'Nasıl olsa evde ilgilenebilecek biri olmadığı için' istediği gibi davranıyordu.
Giyeceklerini hazırladıktan sonra kendine hemen bir yumurta kırdı ve onu 'yalnız' başına yedi.

Seungmin çok sıkılıyordu. Evde boş boş durmaktan başka birşey yaptığı yoktu. Ve daha saat yeni öğlene geliyordu, daha akşama çok vardı. Sanırım Minho'yla konuşmayı deneyecekti.
Seungmin'in Anlatımıyla

Ayaklandım. Minho'nun yanına doğru yürümeye başlamıştım. Yine umursanmamaktan korkuyordum. Ama korkunun ecele faydası yoktur değil mi?

Yüksek ve neşeli sesle seslenmeye çalışmıştım, ne kadar olduysa.

"Selaammmm"
Bana öylece tek kaşını kaldırıp baktı.

"Selam dedim hani"

Soğuk bir sesle 'selam' diye karşılık verdi. Derin bir nefes alarak konuşmama devam ettim.
"Naber, nasıl gidiyor?"
Resmen şuan 'eşimle' daha yeni tanışmış, birbirinden utanan arkadaşlar gibi konuşuyorduk. Daha doğrusu konuşuyordum.

"İyi sen"
Sesindeki soğukluğu her zerresine kadar hissediyordum. Daha fazla uzatmak istemedim ve hiçbirşey demeden yanından kalkıp odaya çıktım. Gerizekalı tam bir öküz, dağ öküzü hemde, illaki birşey yapıp günümün içine sıçmayı beceriyor. Offf bıktım ya. Sanırım duşa girsem iyi olucak deyip duşa girdi.

^^^^

Seungmin duştan çıkmıştı. Gün içinde sadece telefona baktığı için çok sıkılıyordu. Biraz mahallede dolaşmaya karar verdi.

Seungmin'in Anlatımıyla

Kesin ve soğuk bir dille Minho'ya çıkıyorum dedim, onun birşey söylemesine izin vermeden. Uzun zamandır düzgün yemek yemiyordum diye önce markete girmeye karar verdim. Şu sıralar iştahım çok olmadığı için az  birşey alıp çıktım. Elimde poşetle dolaşmaya başladım. Hava hafiften esmeye başladı. Biraz rahatlamak ve yalnız kalmak için ara sokağa girmeye karar verdim.

Az yürüdükten sonra iki keko tarzında kişilerle karşılaştım. Benden gözlerini ayırmıyolarladı, aşırı rahatsız oldum geri dönecektim ama zaten yolu yarıladım diyerekten devam ettim. Ve bana seslendiler.

"Pişt, güzel çocuk baksana"

Ah şimdide bunlarla uğraşacaktım.
"Ne istiyorsun"

"Takıldığın falan varmı? Sevgili gibi" bunu söylerken göz kırpmıştı ve sinirlerim tavan olmuştu.

Sesimi yükselterek konuştum
"Sanane bundan, kendi işine bak sen"
Gidicektim ama yine konuştu, bu sefer ayaklandı.

"Hadi ama madem sevgilin yok. Biraz oynayabiliriz hm?"

"Evliyim. Şimdi gidin"
Gitmek yerine daha çok yanıma yaklaştı. Diğer arkadaşıda gülerek bizi izliyordu.

"Waooowww şuna bak hele, ben etrafta birini göremiyorum. Kaçmak için daha güzel bir bahane bulmalısın bence"

Artık tam anlamıyla bağırıyordum.
"Bakın ne bok istiyorsanız onu size vermeyeceğim, siz çöplügünüzde boğulmaya devam etsenize"

"Sesin fazla çıkıyor senin"

'İlgi (2min)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin