Yüzüne çarpan ışıkla gözlerini kırpıştırdı, gözleri ışığa alışmaya çalışırken aklı olanları anlamlandırmaya çalışıyordu, burası neresiydi? Başında hissettiği inanılmaz acıyla ayağa kalmaya çalıştı fakat sendeleyerek tekrar yere düştü. Işığı tutan kişiyi görmeye çalışıyordu.
"Günaydın." dedi sert bir sesle ışığı tutan kişi.
Barış biraz daha eğilip dikkatlice bakarak o kişinin Fırat olduğunu anladı. Histerik bir gülüş atarak, alayla;
"Karanlıkta anlamıyorum ayıp aymadığını ama günaydın tabi."
Fırat yaklaşarak ona doğru eğildi ve feneri kapattı.
"Teşekkür etmen gereken yerde hâlâ boş boş konuşuyorsun, kes sesini!" dedi sinirli bi şekilde. Gözlerindeki karanlık bu odadan daha fazla korkutucuydu. Barış'ın kafası karışmıştı neye teşekkür edecekti ki?
"Anlamadım?" dedi kaşlarını çatarak.
"Off, başa mı döndük yine sana daha dün anlatmadım mı her şeyi, dalga mı geçiyorsun benimle!?" öfkesi gittikçe artıyordu, irkilmiş bi şekilde kendini geriye doğru çekti.
"Ben şaka yapmıyorum, hatırlamıyorum hiçbir şeyi." sesi farkında olmadan yüksek çıkmıştı.
Fırat iç çekerek sabır diledi. Doktorun dediğini anımsadı kafa travması geçiren insanlarda ilk hafta kafa karışıklığı, unutma olaylarının normal olduğunu söylemişti ona ama her gün aynı şeyleri tekrarlamaktan bıkmıştı, gerçekten hastaneye gitmesi gerektiğini düşünüyordu fakat bırakamazdı onu daha kapatılmamış hesabı vardı onunla.
"Bana bak sana sürekli özet geçmek zorunda değilim, şimdi tek başına kal ve o küçük beyninle hatırlamaya çalış." biraz daha eğilerek, kokusunu içine çekti ya da Barış öyle sandı "Ben unuttuğumda bana hatırlatan kimse yoktu, şimdi uslu uslu otur burada." diyerek ayağa kalktı kapıya doğru ilerledi son kez dönerek Barış'ı baştan aşağı süzdü, küçümseme dolu bakışlarıyla;
"O kadar zavallısın ki, acıyorum sana.'' diyip kapıyı kapatarak kilitledi.
Barış tek kalmıştı. Her yeri sızlıyordu fakat bedenindeki acıdan dolayı değil alışkındı yara almasına, sanki kalbinin tam ortasında bi sıkıntı vardı, hislerinde yanılmazdı çoğu zaman, elini kaldırıp başına götürdü kafasında sargı vardı. Şaşkınlığı gittikçe artıyordu hatırlamalıydı artık. Odada bulunan küçük yatağa baktı, etrafa biraz göz gezdirdikten sonra bi evde olduğunu anladı büyük ihtimalle Fırat'ın eviydi burası. Hatırlamak için gözünü kapattı. En son hatırladığı şey Büge'nin onu terk etmesiyle, Sasha'nın hapise girmesini aynı anda öğrendiğiydi, deliye dönmüştü adeta. Biraz daha kendini zorladı ve arabayı Fırat'la beraber düştüğü uçuruma sürüp kendini yeniden kayalıklara attığını hatırladı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı demek ki Fırat onu bulup bu eve getirmişti, neden böyle yaptığını düşünürken kapı yine aralandı. Gelen mavi gözlü adamdan başkası değildi, elinde yemek tepsisi vardı. En azından koridordan gelen ışıklardan anladığı kadarıyla.
"Neden beni kurtardın?" dedi gözünü mavilerden bi saniye ayırmadan. Fırat şaşırdı dediğine, elindeki tepsiyi masaya indirerek yanına yaklaştı.
"Demek hatırladın sonunda."
"Neden beni kurtardın dedim sana." sesi sinirli değil de ölmediği için pişman gibi çıkmıştı.
"Ölmeyi haketmiyorsun Yesari."
Barış sinirli bi şekilde ayağa kalktı Fırat da onunla birlikte kalktı. Barış iyice yaklaşarak parmak uçlarıyla yükseldi şimdi aynı boydaydılar ve burunları resmen birbirine değiyordu. Fırat bu yakınlıktan dolayı affalanmıştı şaşkınlıkla hareketlerini izliyordu. Barış yarattığı etkiden memnun bi şekilde uzaklaştı ve kabullenmiş bir ses tonuyla;
"Tamam sen kazandın, teslim olacağım madem ölmeyi hak etmiyorum cezamı çekeceğim. Kaybedeceğim hiçbir şeyim kalmadı benim." diyerek tekrar yerine oturdu. Fırat bi kez daha şaşırmıştı eninde sonunda bunu diyeceğini biliyordu fakat bu kadar erken olacağını tahmin edememişti.
"Cezanı elbette çekeceksin, ama cezaevinde değil." Eliyle odayı göstererek "Burada çekeceksin. Benim adaletimle, benim kurallarımla ve sen her gün seni teslim edeyim diye yalvaracaksın." Kulağına eğilerek "Ama aslında bana teslim olduğunun farkına varamayacaksın Barış." Bu sefer Barış bu yakınlıktan dolayı irkilmişti.
Fırat doğrulup kapıyı kilitledi ve Barış'a döndü. Korkutucu bi şekilde gülümsedi.
İşte başlıyordu.
Ay ay merhabalar uzun zamandır aklımdaydı aslında yazmak fakat şimdi cesaret edebildim şu olaylar üstüne yazmak iyi gelir diye düşünüyordum bi başlangıç yaptım baktım parmaklarım durmuyor tnjfkg öyle işte bunu giriş bölümü olarak düşünebilirsiniz görüşmek üzere ❣️