Günlerden cumaydı, hava soğuktu, güneş çoktan batmıştı ve markete sırf Doyoung istediği için çikolata almaya giden Yoshinori'nin morali bozuktu.
En son Haruto ile buluştuğu anlar, İnternete onu takip eden bir hayranı tarafından yüklenmişti ve haklarında asılsız şeyler yazmıştı. Bunun üzerine insanlar, ona daha fazla nefret kusmaya ve sabote etmeye başlamışlardı. Şirket, yaşadığı mahalle içerisinde sadece evin yakınlarına kadar dışarı çıkmasına izin vermişti. Daha ötesine gitmesi yasaktı. En önemlisi, Haruto ile buluşması yasaklanmıştı.
Haruto bunca şeye sebep olduğunun sonradan farkına varmıştı ve çokça özür mesajı atmış, ayriyeten arayıp da özür dilemişti. Yoshinori bunun onun hatası olmadığını söyleyip rahatlatmaya çalışmıştı. Bu aramadan sonra Haruto bir daha mesaj atmamıştı, aramamıştı; onu rahatsız etmemek için.
Öte yandan Yoshinori, daha yeni yeni üyesi olduğu kalkınmanın bir toplantısına bile katılamadan, eğitimlerini bile almaya başlayamadan uzak kalmak zorundaydı. Kendisini hangi konularda geliştirmesi gerektiğini de bilmiyordu.
Canını daha çok yakan şey; çalıştığı şirket, bir ay gibi bir süreyle grup etkinliklerinden uzak durmasını istemişti ondan. Üyeler de Yoshinori grupta hiç varolmamış gibi davranmak zorundalardı. Bu en zor süreçlerden biriydi TREASURE grubu için.
Markete bile iki korumayla gitmek zorunda olduğu ve Chapter Two sokağından ötesine gitmesinin yasak olduğu bir süreç içerisindeydi.
Marketten sadece Doyoung için değil, kendisi ve arkadaşları için de çikolata almıştı. Kendini stresli hissettiği anlarda tatlı bir şeyler yeme ihtiyacı duyardı hep. Sokağa çıktığı için yeteri kadar stresli ve ötesine gidemediği için baskıda hissettiğinden çikolatasını yedi. En son yaptığı kan tahlilinde kan şekeri düşük çıkmıştı. Bu aralar sıkı bir diyette olduğu için sürekli tansiyon düşüklüğü yaşıyordu ama artık canına tak etmişti. İnce beli ve ince bacakları yüzünden linç yiyordu zaten, birazcık kilo almasında bir sakınca olmadığını düşünüyordu. Menajeri de ona biraz kilo almasının iyi olacağını söylemişti en son.
Yoshinori biraz daha vakit geçirmek istediği için sokakta bir kaldırıma oturdu. Şapkası, saç kakülleri ve maskesi yüzünden görüş açısı pek net değildi. Biri onu böyle görse haydut falan sanabilirdi, eğer Hyunsuk giydirmemiş olsaydı.
Hyunsuk'un öyle bir moda anlayışı vardı ki, uyumsuz görünen iki parçayı bile birbirine harika bir şekilde uydurabilir, mükemmel kombinler yaratabilirdi. Üyeleri dışarı çıkmadan önce yüzlerini gizleyecek ama şüphe çekmeyecek şekilde sanki kombinlerinin bir parçasıymış gibi gizlerdi.
"Efendim, dışarıda fazla durmamalısınız." dedi Arisu.
Hiroshi ona tersçe baktı. "Seni ne ilgilendirir? Belki hava almak istiyor?"
"Ama biri onu tanıyabilir ve çok durmaması gerekiyor."
"Madem öyle o zaman söz geçirebileceğin bir patron bul, öyle birine rastlayabilirsen tabi."
Yoshinori ufak bir gülümsedi. Bu süreç içerisinde keyfini az da olsa yerine getiren sayılı şeylerden biri, Hiroshi ile Arisu'nun tartışmalarıydı. Arisu, kendince patronunu korumaya ve kurallara uymaya çalışıyor, Hiroshi daha çok patronu ne derse onu yapıyordu ve ikisi de bu yönlerden çok zıt olduklarından pek anlaşamıyorlardı. Hiroshi alttan alttan laf sokarken Arisu genelde yan yan bakmayı tercih ederdi.
"Bu o çocuk!" dedi Arisu birden. Yoshinori onun gösterdiği yere baktı.
"Bay Kanemoto, bu sizin arkadaşınız değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suimin Jikan: Kopter | TREASURE
Fiksi Penggemar"Gece, gökyüzünü kapladığı zaman Parlamaya başlar tüm güzelliğiyle ay. Mehtabın güzelliği cezbedici Bir o kadar da tehlikeli. Neydi onu bu kadar çekici kılan? Yoksa bir efsane miydi?" ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚