Ta ki Louis kapınım önüne kusana kadar...
Harry gözlerini fal taşı gibi açmış, hala kusmaya devam eden Louis'yi izliyordu. Ardından gözlerini devirdi ve kolundan tutup onu eve soktu.
Teninin sıcaklığı tüm hücrelerinin titremesine sebep olmuştu. Tenini, sıcaklığını, her şeyini özlemişti. Eskiden okşadığı tenine artık dokunmaktan çekinir hale gelmesi canını yakıyordu.
Bunları daha derin düşüneceği için şu an sadece Louis'yi kendine getirmeyi hedefledi ve yürümeye bile hali olmayan Louis'yi zar zor tuvalete soktu.
Lavaboya yaslayıp soğuk suyu açtı ve kusmaktan kızarmış yüzüne soğuk suyu bir güzel çarptı. Louis'nin mavi irisleri kocaman açılırken bir yandan da öksürüyordu. Harry ise onu hala tutuyor ve soğuk suyu yüzüne çarpıyordu.
Birkaç saniye sonra musluğu kapattı ve kenarda duran beyaz havluyla yüzünü kurulamaya başladı. Louis bu sefer duvara dayanmıştı ve Harry'de onu kuruluyordu. Louis onun gözlerine inadına bakarken Harry ise bakmamak için elinden geleni yapıyordu.
Uzun zaman sonra bu kadar yakın olmak Harry'nin kırılmış tüm parçalarını yapıştırırken bir yandan da daha da ayırıyordu ama o şu an sadece özlem hissediyordu. Onu o kadar özlemişti ki.. Sanki yeni bir yer keşfediyormuş gibi yüzünün her yerini incelemek istiyordu ama bunun bile yetmeyeceğini düşünüyordu.
"Mavilerini üstümden çek ve salona geç." dedi Harry soğuk sesiyle. Havluyu da kenara koydu. Louis'de onu dinledi ve hiçbir şey demeden zor zor salona geçti. Soğuk su biraz ayıltmış olsa da başı hala çok dönüyordu.
Harry mutfaktan kocaman bir bardak su getirdi ve Louis'nin güçsüz kollarına bıraktı. Louis mırıldanarak ona teşekkür etti ve tek dikişte koca bardaktaki suyu bitirdi.
Harry bardağı aldı ve mutfağa götürdü. İkiside ağızlarını açmıyor, sadece bu garip durumun nereye bağlanacağını merak ediyordu.
Harry atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp Louis'nin yanına geri gitti ve uzun süreli sessizliği bozdu.
"Biraz atıştır ve ardından kenara koyduğum ilacı iç." O kadar soğuk konuşuyordu ki Louis bu soğuk tavıra karşı alkol komasına girmek istedi. O kadar fazla içmek istiyordu ki Harry'nin bu tavırlarını anlayıp hissetmeyecek kadar içmek istemişti ama işte o karşısında duygusuz ve sert adamı iliklerine kadar hissediyordu.
Hiçbir şey demeden önüne konanı kemirirken Harry'de karşısına oturup onu izlemeye başladı. Bir zamanlar elleriyle doyurduğu, baktığı adamı bu halde görüyor olmak canını acıtsada bunu görmezden geldi. Ona hala çok sinirliydi.
Louis ilacı da içtikten sonra teşekkür etti ama gözleri hala kayıyor, konuşması hala yayıktı. Zaten yemeği de her yerine bulaştırmıştı. Ağzı ve üstü biraz kirlenmişti.
Harry gözlerini masada duran peçeteye çevirdi ve ardından Louis'ye tekrardan baktı. Louis ise gözleri yarı kapanık mal mal etrafını izliyordu.
"Ben.." dedi elleriyle oynamaya başlayınca. "Özür dilerim. Seni rahatsız ettim, buraya hiç gelmemeliydim."
Harry tek kaşını kaldırıp Louis'yi inceledi. Ardından dudağını yaladı ve konuşmaya başladı.
"Oradan bakınca karşında bir salak mı görüyorsun, Louis?" Bilerek geldiğini biliyordu. Üzgün falan da değildi tamamen bile isteye gelmişti ve bunun hata olduğunu düşünmüyordu. Harry her şeyin farkındaydı.
Louis Harry'nin sorusuyla iyice afallamıştı. Zaten sarhoştu bir de böyle bir tepki daha kötü yapamazdı hiçbir şeyi. Ne cevap vereceğini bilemedi. Bilse de söyleyemezdi muhtemelen çünkü hiçbir şeye gücü yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCİA// L.S
Fiksi PenggemarGrup dağıldıktan sonra Harry'i terk eden Louis, Harry'nin verdiği bir röportajın ardından bir cesaretle yazar.