Hikkikel AU'nun 4. bölümü!, bu sefer diyecek bir şeyim yok o yüzden hemen hikayeye geçiyorum. :'')
╭── ⋅ ⋅ ── ✩ ── ⋅ ⋅ ──╮
Anne: Kelsey!, aşağı gel lütfen!
Kel, kendi kafasında rastgele düşünceler kurarken, annesinin çağırdığı farkeder, istemeye istemeye yatağından kalkar ve aşağı iner.
Kel: (?)
Anne: Kelsey, tam 1 aydır okula gitmiyorsun, babanla artık bu durum için sabrımız tükendi.
Kel: ..İstemiyorum.
Anne: Konulardan ne kadar geri kaldın biliyor musun sen?, 1 aydır ne okula gidiyorsun ne dışarı çıkıyorsun, sadece odandasın.
Kel: ..İstemiyorum.
Baba: Kelsey biz o okula biz para veriyoruz!, ya kendin gidersin ya da biz seni zorla göndeririz!
Kel: İstemiyorum!, okula ne kadar verdiğiniz umrumda değil!, isterseniz beni okuldan alın ama ben o okula git-me-ye-ce-ğim!
Anne: Şu laflara bak!, yemedik yedirdik içmedik içirdik bize gösterdiği muamele bu!
Baba: Kelsey hemen buraya dö-
Çok geç, Kel odasına koşup kapıyı kilitledi bile.
Kel: SİZDEN NEFRET EDİYORUM!, HERO UMRUNUZDA BİLE DEĞİL!, HÂLÂ TEK DERDİNİZ OKUL!
Kel'in sesi odasından boğuk çıktığı için anne ve babası ne dediğini anlamadılar, ama çok kötü şeyler söylediğini biliyorlardı.
Anne: KELSEY!, HEMEN AŞAĞIYA GEL VE APTALCA ŞEYLER SÖYLEMEYİ BIRAK!, ELBET SENİ O OKULA GÖNDERECEĞİZ!
Baba: Bırak gitmesin, sokakta beş parasız bir dilenci olunca gününü görür.
Anne: Ama okul kaydı var!, ve o okul çok para gerektiriyor!
Baba: O zaman onu okuldan alırız, madem gitmek istemiyor gitmesin.
Anne: Ciddi misin sen!?, onun işe yaramaz bir şekilde sokakta dilenmesini istemiyorum!
Baba: Kelsey'de zaten bir potansiyel yok, hatırlarsan karnesinde bir tane bile 5 yoktu, zaten onu okula göndermek boş para kaybı.
Anne: ..Bilemiyorum..Bu konuyu sonra konuşalım, zaten başım ağrıyama başladı.
Baba: Sen bilirsin, ama şimdiden söyleyeyim, Kelsey'i okula göndersekte göndermesekte bir değişiklik olmayacak.
Kel kapının dibindeyken, anne ve babasının konuşmalarını duymaya çalıştı, ancak sadece bir iki kelime seçebilmişti, Kelsey ve okul. Ve bu kelimelerin aynı cümlede kullanımı iyiye işaret değildi, ve Kel bunu biliyordu.
Kel: İstemiyorum..Madem doktor olmamı istiyorsunuz kendiniz doktor olun..Aptallar..Hero umrunuzda bile değil..
Ve dakikalar boyunca, Kel kendi kendine sayıklamaya devam etti, ta ki tekrar o silüeti görene kadar.
Kel: (?)
Silüet: Kel, endişelenme, herşey yoluna girecek.
Kel: ..Hayır, öyle birşey yok..Herşeyi ben mahvettim ve bu yüzden herşey yoluna falan girmeyecek!
Silüet: Kel, endişelenme herşey yoluna girecek.
Kel, sürekli aynı cümleyi tekrar eden silüete baktı ve ayağa kalktı.
Kel: Dur artık..İstemiyorum..
Silüet: Kel, endişelenme herşey yoluna girecek.
Kel, silüete doğru bir adım atar. Ve ardından 2 olur ve 3 ve 4. Kel artık, silüetin tam karşısında.
Kel: Sen gerçek bile değilsin..Sadece aptal hayal gücümün bir parçası..Evet evet!, sen beynimin bana oynadığı bir oyundan başka birşey değilsin!
Silüet: Kel, endişelenme herşey yoluna girecek.
Kel: Seni duyamıyorumm!, sanırım gerçek olmadığın için ne dediğini anlamıyorumm!, gerçek olsaydın seni duyabilirdim ama ne yazık ki gerçek değilsi-
*Tak tak*
Kel, kapısın çalmasıyla bir anlık panikle arkasına döner. Ve ardından tekrar silüete bakacakken, silüetin yok olduğunu görür.
Aubrey: ..U-uh, Kel, benim..Aubrey..
...
╭── ⋅ ⋅ ── ✩ ── ⋅ ⋅ ──╮
Evet, 4. bölümün sonunda geldik!, umarım bölümü sevmişsinizdir!, konuyu çok uzatmadan size bir sorum olacak, bölümleri kısa ama hızlı bir şekilde mi atayım yoksa uzun ama yavaş bir şekilde mi?, nasıl türlü atacağıma karar veremedim, o yüzden size soruyorum, ama eğer eşitlik olursa karışık atarım!, sonraki bölümde görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omori, Hikkikel AU.
RandomBu hikaye Omori adlı oyunun Alternatif Evren'de geçen bir versiyonudur, karakterler ve olay akışı değiştirilmiştir. Not: Evet açıklamaya ne yazacağımı bulamadım o yüzden aklıma gelen rastgele bir şey yazdım siz takmayın ona. :)