2

158 13 34
                                    

Herkese merabalar.

Nasılsınız?

Keyifli okumalar.

*******************************************************

Finney uzun saçlarının gözüne gelen kısmını geriye atıp derin bir nefes çekti içine. Okuldaki ikinci günüydü, hala endişeli ve gergindi. Kapıda dikilmeyi bırakarak içeriye girdi, kimseye bakmadan kendi sınıfına gidecek, eşyalarını bırakıp Bruce'u arayacaktı, en azından onun planı böyleydi. Eşyalarını bırakmak için sınıfa girdi ve sırasına yerleştirerek çıktı.

Bruce'un nerede olduğunu bilmiyordu, sormaya da çekiniyordu açıkçası. Bu yüzden kendisi aramaya karar verdi ve okulun içini ve etrafını dolanmaya başladı. Okulun arkasına gelince gözüne dün Bruce'un bahsettiği erkek gurubu takılmıştı, yine hiçte hoş olmayan şakalara gülüyorlardı. Finney bir süre gözleriyle etrafı taradı, Bruce orada değildi. Kahve rengi gözleri etrafa biraz daha baktıktan sonra geri dönmeye karar verdi.

Arkasını dönecekken guruptan bir çocuk ile göz göze gelmişti, o bakışlar hiç iyi şeyler olmayacağının habercisiydi. Çocuk ona yan bir şekilde sırıtıp oturduğu yerden zıplayarak kalktı ve gurup üyelerine kasten "Hey beyler, şuradaki çocuğa  baksanıza!" dedi. Finney işlerin boka sardığının farkındaydı, Bruce'u bulsa iyi olacaktı. "Vay, yeni çocuk değil mi bu?" En uzun boylu olanları iğrenç bir sırıtmayla konuşup ayaklanmıştı. 

Finney yavaş adımlarla dikkatleri dağınıkken kaçmaya başladı, ilk önce arkasını dönmeden yavaş adımlarla geri çekildi, daha sonra yeterince uzaklaşınca aniden koşmaya başlamıştı. "Kaçıyor, yakalayın!" Finney arkasından gelen sesle hızını artırdı,hepsi cüsseli ve yapılıydı, asla karşı koyamazdı. Yaklaşık beş kişi peşinden koşunca Finney ne yapacağını şaşırmıştı, kim şaşırmazdı ki? Kimsenin olmadığı bir yere varmıştı Finney, çıkmaz sokaktı. 

Geri kaçmak için hamle yapacağı sırada yolun kapalı olduğunu fark etti, yakalanmıştı. "Kaçacak yerin kalmadı, ibne." Finney duyduğu şeyle gözlerini büyüttü, buradan sağlam bir şekilde kaçamayacağının garantisini vermişti o çocuk. Onlar üstüne geldikçe Finney geriye doğru adımlıyordu, korkmuş yüz ifadesi ve gözleri görenin içini acıtacak cinstendi, ama onlar taş yürekliydi. 

Gidecek bir yeri kalmayıp sırtı duvarla buluştuğu zaman Finney içinden buraya gelecek, onu kurtaracak birisi için dua etmeye başlamıştı. "Oww, şuna bakın, neredeyse ağlayacak." Kahve saçlı bir genç sesini inceltip konuştuğu zaman hepsi kahkaha atmıştı, Finney biran önce bitmesi için dua ediyordu. İçlerinden en uzun boylusu gülmeyi bırakıp yüzündeki sırıtmayla Finney'e yaklaştı ve sertçe duvara çarparak ağzından bir inleme dökülmesine sebep oldu. Finney sırtının acısını adrenalinden hissedemiyordu bile. 

"Kımıldama ibne!" Finney çırpınırken aniden bağırmıştı ona tutan kişi, kıyafetinin yakasını öyle bir sıkıyordu ki, gören on dört yaşında bir çocuk yerine yirmi beş yaşındaki bir genci tuttuğunu sanırdı. Yumruğunu kaldırıp yüzüne sert bir darbe indirmişti, diğerlerinden heyecan nidaları dökülürken bir çocuk "Bu iyiydi Brandon!" diye bağırmıştı. Brandon isimli çocuk övünüp tekrar yumruğunu kaldırarak "Bu sadece ısınma içindi!" diyerek daha sert bir şekilde indirdi. Finney burnundan aşağıya inen sıcak madeyi hissedebiliyordu, canı yanıyordu.

"Y-yapma..." Brandon onun cılız sesine karşılık " Demek ibne konuşabiliyormuş?!" diyerek yakasını bırakmış, yüzüne tekrar sert bir şekilde vurmuştu. Finney'in vücudu bu darbeyle dökezlerken düşmemek için duvara yaslanmak zorunda kalmıştı. Gözleri kapanmaya başlamıştı, yüzü acıyor, parmak uçları uyuşuyordu, kafasının içinde rahatsız edici bir ses vardı, nefesleri hızlanmıştı. "Şuna baksana! Şimdiden bayılıyor!" Finney duyduğu boğuk sesle zorla yutkundu, bu bile acıtmıştı.

Finney gözleri kapanmasın diye büyük çaba sarf ediyordu, bayılırsa daha kötü olabilirdi. "Hey siz!" Bütün çocuklar arkalarını dönerken Finney bulu gören gözleriyle çokta uzakta  durmayan ikiliye baktı. "Rahat bırakın onu!" İki kişi görüyordu, birisinin siyah diğerinin sarı saçları vardı. Brandon büyük bir öz güvenle ileri çıkarak "Vay, Vance Hopper, Robin Allerano!" demişti alaycı bir şekilde, birkaç gündür o ikisini yalnız yakalama peşindeydiler, şimdi fırsat ellerine gelmişti.

"Orospu çocuğu Brandon!" Vance aynı alayla konuşup ellerini iki yana açmıştı " Seni görmek ne büyük şansızlık!" Vance gülerek konuşup ellerini geri indirdi "Şimdi o çocuğu rahat bırak ve çeteni de alarak siktir git buradan." Brandon anında kızaran suratıyla " Seni öylesine döveceğim ki, annen bile seni tanıyamayacak Vance!" Vance surat ifadesi tehditkar bir hal alırken "Aynısını senin için söylemek üzereydim orospu çocuğu." demişti.

Finney zar zor açık tuttuğu bakışlarını koyu mavi gök yüzüne çevirmişti, artık görüntü bir gelip bir gitmeye başlamıştı. Yaklaşık otuz dakika sonra birisi aniden çenesini kavrayarak ona bakmasını sağlamıştı, Robin Allerano. Robin ona  yakın durduğu için yüzünü seçebilmişti, ama hala uğultulu duyuyordu, cümleleri seçebiliyordu ama. "Hey! Bana bak! Sakın gözlerini kapatma!" Finney bayık bakışlarıyla yüzüne bakmaya devam etti, ne zaman düştüğünü bile fark etmemişti, şimdi fark ediyordu. 

"Kapatma gözlerini!" Finney tam gözlerini kapatacakken yine geri açmıştı, Robin hala çenesini kavramış bir şekilde önüne diz çökmeye devam ediyordu, uzun siyah saçları omzunu geçerek boşluğa dökülmüştü. Finney ağzına gelen demir tadıyla yüzünü buruşturdu, burnundan akan kan ağzına akmış olmalıydı. "Bak sakın gözlerini kapatma, Vance arkadaşına haber verip gelecek, sonra seni revire götüreceğiz tamam mı?" Finney gözleriyle onayladı, Robin'in de amacı bilincini yoklamaktı. 

Bir kaç dakika sonra Bruce gelmişti, endişeli bir şekilde hemen önüne diz çöküp birkaç soru sordu, bilincinin yerinde olduğundan emin olmaktı amacı. 

Finney göz kapaklarını açık tutamıyordu, sanki kirpiklerinden tonlarla yük asılmıştı. 

En sonunda kendini karanlığa teslim etmişti Finney, daha fazla dayanamamıştı.

****************************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Medyadaki şarkı bana Robin ve Finney'i anımsatıyor, mesela:

Robin: I've got my eye on you.

Finney: I've got my mind on you

Tamda onları anımsatıyor bana.

Neyse çok boş yaptım,Adios.

From the moment we metHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin