"Bırak ya bırak!" Poyraz'ın omzuna atılmış baş aşağı bir şekilde giderken kuş cıvıldaması tizliğinde bir sesle bağırıyordum. "Rahatsız edilmeyeceğimiz yer istemiyorum. Ben rahatsız edilmek istiyorum bıraksana! Rahatsız edin bizi imdat!" Ben ciyak ciyak bağırırken Poyraz'ın bedeni kahkaha ile sarsıldı.
"İmdaa-" Tam yeni bir çığlık için başlamışken Poyraz beni bırakır gibi yapmıştı. Burnum neredeyse zemine çarpmak üzereyken geri tutmuş ve eski pozisyonuma çekmişti. Okulun bahçesindeki asfalt zemine bakarak yutkundum kaldım. Neredeyse ölüyor ya da burnumu kırıyor olmanın şokunu atlattıktan sonra, yardım için sağa sola baktım ama tek bir kişi bile yoktu. Herkes yemek kavgası yüzünden mahvolan yemekhaneyi ceza olarak temizliyor olmalıydı.
Vücudumdaki tüm kan baş aşağı durmaktan kafama akmıştı, yüzüm uyuşmuştu ve karıncalanıyordu. En sonunda pes edip kollarımı aşağı sarkıttım. Poyraz omzunda beni taşımaktan hiç yorulmuş gibi görünmeyerek okulun bahçesinden çıktı. Bir süre daha yürüdükten sonra beni çevirip bıraktığında dünyam tersine -ya da belki düzüne- döndü ve sonunda ayaklarım üzerinde durmanın rahatlığını yaşadım. Poyraz'a doğru döndüm ve yumruğumu sıkıp göğsüne tüm gücümle vurdum.
Poyraz yerinden bile kımıldamamışken, içimde tutmaya çalışsam bile kayaya çarpmış gibi ağrıyan elimi tutup sızlanmaya başladım. Herhalde göğsünün içerisine taş falan yerleştirmişti. Parmaklarıma bakarak mızmızlandım. Ona vurmuş olsam da benim canım yanmıştı. Poyraz bana bakarak kahkaha attıktan sonra, hemen yanındaki siyah parlak motora uzun bacaklarını atıp oturdu. Bir dakika... Motor mu?
Acıyan parmaklarımı karnıma bastırırken, Poyraz'ın çalışan siyah parlak bir motorun üstünde oturduğunu gördüm. Çok değil bir saniye sonra ise, kolumdan tutarak beni aşağı çektiği için arkasındaki boş yere popo üstü düşmüştüm. Poyraz motoru gazladığında, aniden düşme tehlikesi yaşayarak, bacağımı sağ tarafa atıp normal oturma pozisyonuna getirdim. Bir anda hızlanıp, okulun olduğu bölgeden son sürat uzaklaşmaya başladı. Normal bir anayola gelip de kamyonlardan birisi bize korna çaldığında, işte anca o zaman kendime geldim ve haykırdım.
"Sen-" dedim gürleyerek. Sadece kulağına bağırdığım Poyraz değil, dört tarafımızdaki arabaların hepsi bağırtımı duyabilirdi. "Sen tanıdığım en-"
"Yakışıklı, karizmatik, yetenekli adamım ayrıca çok yakışıklıyım demiş miydik?" Poyraz arkasını dönüp bana bakarak pişmiş kelle gibi sırıttığında, kafasına vurdum. "Yola bak!" dedim sinirle.
Gülmeye devam ederek önüne döndü ve kollarından birisini arkaya uzatıp elimi tutarak kendi beline doladı. Düşmemek için motorun kenarlarını sıkmaktan bembeyaz olmuş parmak boğumlarımı bırakıp Poyraz'ın deri ceketinin üstünden beline doladım.
Şoktaydım... Ne yapıyordu? Beni bu motorla almış nereye götürüyordu? Tam onunla bir daha konuşmamaya, onu hayatımdan çıkartıp normal yaşantıma devam etmeye niyetlenmişken, neydi şimdi bu? Bağırmak, içimdeki her şeyi haykırmak isteğiyle ağzımı açtığım gibi, kafamdan aşağı cart diye bir kask indi. Kafama kask geçirmişti.
Söyleyeceklerim boğazımda düğümlenirken baktım ona. Siyah, uzun saçları rüzgârla amansızca uçuşuyor, kişiliğinin yansıması gibi görünüyordu. Karanlık, cesur, zapt edilemez. Poyraz kask takmazdı, korkmazdı, saçlarının rüzgârla uçuşmasına izin verir ve kendisini akışa bırakırdı. Dalgalara karşı yüzmezdi, dalgaları kendi tarafına alırdı.
O rahattı rahat olmasına, oysa ben şu an hiç rahat olmamakla beraber, sinirimden kudurmak üzereydim. "Nereye gidiyoruz mavi gözüne parmağımı soktuğum!" Kaskın altından boğuk çıkan bir sesle konuştuktan sonra kaskı düzeltip bağırmaya devam ettim. "Bok mavisi gözlü!" Poyraz uzun bir kahkaha attı. Yola inatla bakmayarak kafasını hafifçe yana doğru çevirdiğinde, ne diyeceğini duymak için dudaklarına doğru yaklaştım. Ve dudaklarından, beni donduran cümleler döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM- Erkek Lisesinde Tek Kız
Fiksi RemajaDevrim Altun. Bu benim. Devrim ismini hakkıyla taşıyorum çünkü 'devrim' sayılabilecek işlere imza attığım söylenebilir. Mesela, yatılı bir erkek kolejindeki tek kızım. Mesela oda arkadaşım bir erkek, en değişiğinden, yakışıklısından, üstelik yavaş y...