Ne yapmalıydım?
Karakteri teyzem gibi olan kızından intikam almalı mıydım?
Kin gütmek yerine affedip, yoluma devam mı etmeliydim?
Sahip olduğum her şeyi hile ile elimden alanlara ne yapmalıydım?Bir sürü soru, farklı şekillerde beynime hücum etmişti. Hiçbirini cevaplayamıyordum.
"Kararını hemen verme, acele etme. İstediğin zaman cevabını verebilirsin" kararsız olduğum her halimden belli olmalıydı. Cevap vermek istedim ama ağzımdan kelimeler çıkmadı sanki. Okan, ellerimi tuttu ve "Sevgilim? İyi misin?" dedi.
"İyiyim, ben, sadece çok şaşırdım" diyebildim.
"Anlıyorum, aslında hiç konuyu açmayıp, reddecektim ama mezarlıkta yaşanan tatsız olay, söylemem gerektiğini düşündürdü. Belki sahip olduklarını geri alırsan, kendini daha iyi hissedersin, diye düşündüm. Senin için başka ne yapabilirim, bilmiyorum. Söylediğim gibi, karar senin" bana güven vererek gülümsedi. Gözlerimi iki saniyeliğine kapatıp açtım.
Yerime gitmek için ayaklandığımda Okan'da benimle birlikte kalkmıştı. Ona sıkıca sarıldım. "Seni çok seviyorum, iyiki yanımdasın" dediğimde dudaklarını başımın üzerinde hissettim. Muazzam bir duyguydu.
Masama geçtiğimde, yapmam gereken işleri hallettim ama fazla odaklanamıyordum. Öğle yemeği için Okan'la beraber çıkmıştık.
Hala dalgındım. Uzanıp, masanın üzerinde duran elimi tuttu. "İyi misin sevgilim? Neyin var?""Kafamı toparlayamadım bir türlü"
"Söylemese miydim acaba? Nerede benim gülen yüzlü sevgilim" o söyleyince fark etmiştim. Hakikaten onların lafının geçmesi bile beni üzmüştü. Zamanında beni üzdükleri yetmemiş gibi...
Şu an yanımda Okan vardı ve onu da huzursuz etmenin bir anlamı yoktu. Haklıydı. Kendimden ve ondan mutluluğumuzu alamazdım, kimse için...
Ona gülümsedim. "Oh, özlemişim" dedi, derin derin bakarken gözlerime. Bir an önce bir karar verip uygulamaya geçmeliydim. İntikam istiyorsam da, affedip vazgeçiyorsam da buna göre bir yol çizmeliydim.
"Ben eve geçsem, biraz düşünüp bu konuyu bir an önce halletmek istiyorum" kararlıydım. Bugün bu mesele bitmeli. Yüzüne bakarak, cevabını bekliyordum.
"Olur, öğleden sonra toplantımız yok. İstersen bende gelirim seninle?"
"Gerek yok, biraz yalnız kalsam iyi olur"
"Tamam sevgilim, seni bırakmamı ister misin?" diye sordu anlayışla.
"Hayır canım, gerek yok ben giderim" Kalktım ona sarılıp vedalaştım. Dönüp bir adım atınca geri döndüm, "Seni çok seviyorum" içten ve gülümseyerek söylemiştim. O da bana gülümseyerek, aşkla bakmıştı.
Eve gitmek için restorandan ayrılıp yürümeye başladım. Taksiye binecektim ama biraz daha yürümeyi tercih ettim. Biraz yürümek iyi gelmişti. Yoldan bir taksi çevirip, eve geçtim.
Sevinç Hanım "Ela Hanım, iyi misin? Bu saatte gelmişsin, bir sıkıntı yok değil mi?" diye sordu. Benim için endişelenmişti.
"Sorun yok Sevinç Hanım, merak etmeyin. Ben yukarıdayım" diyerek merdivenleri çıktım. Odamıza geldim. Üzerimi değiştirdim ve Ay Işığı'na geldim. O sevdiğim, rahat koltuğuma oturdum.
Teyzemin yaptığı aklıma gelince, gözlerim dolmuştu. Annem ve babamı kaybetmem yetmez gibi, onların yüzünden, ailemden kalan her şeyi de kaybetmiştim. Bunlar yetmezmiş gibi, kızıyla bir olup benimle dalga geçmişlerdi. Onların yüzünden hayatımdan vazgeçmiştim ben. Her şeyi geçtim, mezarlıkta annemle öyle konuşması... Beni yaralayan en büyük şey buydu. Pişman olması, özür dilemesi gereken yerde, bana yaptıklarından tatmin olmadığını anlatıyordu. Bu yaptıklarına kendi pişman olmuyorsa, ben ona seve seve yardımcı olmaya karar verdim. Bahar'ı işe alıp, onlara hayatının dersini verecektim. Kararımı uzun uzun düşünmeme gerek olmadığını düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
RomanceHayatı bi anda alt üst olan bir kız... Hayatla, vazgeçiş arasındaki adımları... Ona seçmesi gereken tarafı göstermek isteyen, yeni hayatının güzel olması için uğraşan bir adam...