Üzerim de ki elbiseme uzun uzun baktım aynanın karşısında. Belki de baktığım şey elbise değil de vücudumdu. Yorgun ve bitik durumda olan vücudum. Ayakta kalmak için büyük bir savaş veriyordu. Hayrandım ona.
"Girebilir miyiz?"dedi kapının ardında ki Peri. Büyük ihtimalle yanında Elif vardı ve beni görmek için can atıyorlardı.
"Girebilirsiniz."dedim kıkırdayarak. Tam tahmin ettiğim gibi içeriye Elif ve Peri el ele tutuşarak girmişlerdi.
İkisinin de ağzı kocaman açılmış beni izliyorlardı. Gülümsedim ve kafamı aynaya geri çevirdim. Üzerimde boyu dizlerime kadar gelen askılı mor renk bir elbise vardı. Saçlarımı balık sırtı şeklinde örmüştüm ve ayaklarım da da beyaz spor ayakkabılarım vardı.
Güzel gözükmek için de biraz makyaj yapmıştım.
"Çok güzelsin, aynı kelebek gibi."dedi Elif şokunu atlatmaya çalışarak. Peri sadece kafasını sallıyordu.
Aynı kelebek gibi...
Onlarla aynı boya gelebilemek için eğildim. "Teşekkür ederim prensesler siz de çok güzelsiniz."dedim ikisinin de yanağından öperek.
Hastalığımın üzerinden bir hafta geçmişti. Geçirdiğim o bir hafta çok zordu. İlacın etkileri panzehire rağmen uzun süre benimle kaldı. Ama şimdi ayaktayım ve iyiyim.
"Abim, aşağıda seni bekliyor."dedi Peri elimden tutarak. Gülümsedim ve bir adım attım. Tam hep birlikte kapıdan çıkacakken önümüzü biri kesti. Kafamı kaldırdığımda bana bakan Akın'ı gördüm.
Elif ve Peri bir anda elimi bıraktı ve gülerek koşmaya başladılar. Akın bir adım bana yaklaştı. Üzerindeki siyah gömleğiyle ne kadar çekici gözüktüğünün farkında mıydı?
Yutkundum.
Akın elini bir anda belime sardı ve beni kendine doğru çekti. Boynuma minik bir öpücük kondurdu ve kokumu içine çekti.
Hıçkırdım.
"Çok güzelsin."dedi gülümseyerek. Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına attım. "Sende çok güzelsin."dedim ve bir anda elimle ağzımı kapattım. Akın şaşırmıştı ama bir andan da gülüyordu.
"Yani çok yakışıklı olmuşsun demek istedim."dedim hıçkırarak. Akın elinde tuttuğu beyaz renk yün hırkayı bana uzattı.
"Bu ne için?"dedim kollarıma bakarak. "Giymen için. Hava soğuk ve hasta olmaman gerek daha yapacak işlerimiz var."dedi ve hırkayı giymeme yardımcı oldu. Kombinim işte şimdi tamamdı.
Akın tekrardan eliyle belimi sardı ve birlikte aşağıya indik. Dediklerine göre benim için bir kutlama yapacaktık. Hiç bir şeyden haberim yoktu ve heyecandan delirecek gibiydim.
Sonunda bahçe kapısına geldiğimizde Akın elleriyle gözlerimi kapattı. Yavaşça bahçeye çıktık.
"Akın, düşeceğim."dedim zar zor yürüyerek. "Ben seni tutarım."dedi ve bir eliyle gözlerimi kapatırken diğer eliyle de kolumu tuttu ve düşmemi engelledi.
Dışarıda kimsenin sesi yoktu. Yoksa kimse yok muydu gerçekten?
Akın yavaşça elini gözümden çektiğinde herkes bir anda alkışlamaya başladı. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bu güzel insanlar beni seviyordu. Ben hayatımda ilk defa seviliyordum.
"Teşekkür ederim."dedim Akın'a dönerek. Akın gülümsedi ve rica ederim anlamında dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Bahçede uzun bir masa vardı ve masada çeşit çeşit yemek vardı.
Üstelik ağaçların arasına kelebek geri döndü yazan bir pankart asmışlardı. Kelebek buradaydı.
Bu aralar gerçekten çok duygusaldım. Ellerimle gözlerimden akan yaşları sildim ve bana doğru yaklaşan Balım ve Mine'ye yaklaştım. İkisine de bir anda sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzel Renk Gözlerin
Teen FictionEce babasız ve anne sevgisi olmadan büyümüş bir kız çocuğudur. Küçüklüğünde onun için güzel olan iki şey vardır Defne ve Serkan. Bir gün bir arkadaş grubunun içinde bulur kendini ama bu arkadaş grubu sıradan gruplara benzemez. Bir ajan çetesinin içi...