"chaeyoung sen kafayı mı yedin! Bu gönderi ne böyle?" Akşam yaptığım paylaşımdan sonra ortalık beklediğimden de çok karışmıştı. Jisoo evime gelmiş hayatımın hatasını yaptığımı söyleyerek beni azarlamıştı ve azarlamaya da devam ediyordu.
"Jisoo onu seviyorum tamam mı? O da beni seviyor. Neden bunu insanlardan gizlemek zorunda olalım ki? Eninde sonunda öğremeceklerdi!" Sıkıca at kuyruğu yaptığı saçlarını tek bir hamleyle açtı jisoo. Başı ağrıyor gibi gözüküyordu.
"Lütfen sakin ol. Bu saatten sonra hiç bir şeyi değiştiremezsin." Delici bakışları kalbimi delip geçerken içten içe pişman olmaya başlamıştım. Yapmak istediğim tek şey bir kere olsun korkaklık yapmadan aşkıma sahip çıkmaktı. İnsanları düşünmeden, kalbimle hareket etmekti fakat görünüşe bakılırsa verdiğim karar çok yanlış bir karardı.
"Şirket ne diyecek hiç düşündün mü? Yeni albüm çıkarmak üzereydin, her şey neredeyse tamamdı chaeyoung. Bütün emeklerini ağızlarından çıkan tek bir kelimeyle harcayabilirler bunu biliyorsun!" gözlerim dolduğunda korkmaya başlamıştım. Yüzüme takındığım 'güçlü, korkusuz kız' maskem düşmek üzereydi.
"Şirkete ihtiyacım yok jisoo. O şarkıları ben yazdım, o şarkıların hepsi benim elimden çıktı." Sesim yükselmeye başlamıştı ve bunun tek sebebi ağlamak istemememdi.
"En kötü senaryoyu düşünürsek; eskisi gibi kafelerde şarkılar söyler, YouTubeda şarkılar yayınlarım. Benim şirkete değil şirketin bana ihtiyacı var." Jisoo etkilenmiş fakat daha çok şaşırmış duruyordu. Daha önce beni böyle görmediği için şaşırması doğaldı. Bende kendime şaşırıyordum.
"Sen ciddi misin?"
"Tabii ki ciddiyim jisoo. Siz değil miydiniz artık başarılarının ve kendinin farkına var diyen? Peki neden şimdi karşıma geçmiş beni azarlıyorsun?" Jisoo afallamıştı.
"Chaeyoung ben sa-"
"Sadece mutlu olmamı istiyorsun biliyorum. Bu yüzden beni gerçekten mutlu görmek istiyorsan yanımda ol unnie, karşımda değil." Jisoo dolan gözleriyle kollarıma atladığında gülümseyerek kollarımı beline sardım.
"Küçük bebeğim sonunda büyümüş." Kıkırdayıp yanağını öptüm. Her şey iyi olacaktı. Sonunda mutlu olacaktım. Yanımda lalisa ve her şeyden çok saygı duyduğum müziğim ile mutlu olacaktım.
-
İç çekip elimi kapının ziline uzattım. Yaklaşık on dakikadır lalisa'nın kapısının önünde durmuş içeriye girip girmemek konusunda çelişki yaşıyordum. Lalisa'yla en son dün gece konuşmuş daha sonra gönderime attığı yorumu görmüştüm. Bana kızacak mıydı bilmiyordum. Belki de bana kızacak ayrılmak isteyecekti, olamaz mıydı? Ama kızsaydı gönderime yorum atar mıydı diye düşünmeden edemiyordum.
"İçeri gel artık daha ne kadar soğukta kendi kendine konuşmaya devam edeceksin?" Megafondan çıkan ses irkilmeme sebep olmuştu. Ne yani lalisa tüm söylediklerimi duymuş muydu?
"T-tamam." Kapı açıldığında ikinci kez geldiğim eve aşinaymış gibi ceketimi askıya asıp lalisa'yla birlikte uyuya kaldığımız oturma odasına adımladım. Yattığımız koltuğu görünce gülümsedim. Uzun bir süre sahneden kokusu merak ederek delirdiğim kadının kolları arasında kokusunu soluyarak hayatımın en rahat uykusunu uyumuştum. Aklımda hiç bir düşünce olmadan lalisa'nın kalp atışlarını dünyanın en güzel melodisini dinliyormuşcasına dinlemiş huzuru bulmuştum. Beni düşünmekten uzaklaştıran tek şeydi lalisa. O ve huzurlu kolları benim kurtarıcımdı.
"Lalisa?" Ses gelmiyordu. Belki mutfaktadır diye mutfağa gittiğimde orada da olmadığını gördüm. Daha sonra alt kattaki her odaya baktım fakat hiç birinde değildi.
"Sevgilim neredesin?"
"Buradayım." Ses yukarıdan geliyordu. Ahşap merdivenleri yavaş yavaş çıktım. Lalisa'nın odasına yaklaştığımı üst katın koridoruna yayılan kokusundan anlamıştım. Odası olduğunu düşündüğüm kapının önüne gelince kapıyı tıkladım.
"Gelebilir miyim?" Oda karanlık olmasına rağmen görebiliyordum lalisa'yı. Yatağın köşesine geçmiş sırtı kapıya dönük bir şekilde yatıyordu. Başını salladığında yavaş adımlarla odaya girdim. Kapıyı olabildiğince sessiz bir şekilde kapatıp yatağa oturdum.
Çıt çıkmayan odanın içinde lalisa'ya yaklaştıkça artan kalp ritimlerimin duyulacağından endişe ediyordum.
"Yanıma uzanır mısın?" Ses çıkarmadan usulca yanına kıvrıldım. Ellerimi tedirgin bir şekilde beline yerleştirip başımı ensesine doğru yaklaştırdım. Burnunu saçlarına deydirip kokusunu içime çektim.
"Özür dilerim." Sessizliği bozan ben olmuştum.
"Ne için?"
"Sana sormadan böyle bir şey yapmamam gerekiyordu." Yine gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Bu huyumdan nefret ediyordum.
Lalisa yatakta kıpırdanıp yüzünü bana döndü. Elleri saçlarıma çıktığında gözlerimi kapattım. Kalbim uzun bir maraton koşusuna çıkmış gibi atıyordu.
Elleri saçlarımda nazikçe gezindikten sonra yavaşça çıplak omuzlarıma indi. Omuzuma küçük bir buse kondurduğunda gülümsedim.
"Seninle gurur duyuyorum chaeyoung." Başımı kaldırıp lalisa'ya baktım. Ne demişti o?
Bakışlarımdan kafamın karıştığını anlamış olacak ki başımı göğsüne doğru çekip gülümsedi. Bir eli belimdeki yerini diğeri ise ensemdeki yerini bulduğunda zaman dursun istedim. Hep bu anda kalalım, lalisa beni hep göğsünde rahatlatsın istedim.
"O gönderiyi bana sorarak attın sevgilim. Bana 'her zaman yanımda olacak mısın' dediğinde sordun o soruyu. Açıkçası dün öyle gittiğinde kaçtığını düşündüm. Benden ayrılabileceğini bile düşünüp kafayı yedim. Fakat sen o gönderiyi attıktan attıktan sonra kaçmayıp savaştığını görünce ne kadar mutlu olduğumu ve seninle ne kadar gurur duyduğumu kelimelerle anlatamam." Dudaklarını başımın üzerine yaslayıp iç çekti.
"Seni çok seviyorum chaeyoung." Başımı kaldırıp dudaklarına uzun soluklu bir öpücük bıraktım.
"Hatırlıyor musun, seninle böyle olabileceğimi hayal edemezdim dediğimde nedenini bir gün anlatırım demiştim?" Başını salladı.
"Seni yaklaşık iki yıldır seviyorum sevgilim." Kaşları çatıldı.
"Seni sahnede ilk gördüğümde anladım sana aşık olacağımı. Duruşun, bakışın, her zaman kendinden emin ve net olman beni öyle etkilemişti ki o gün senin hayranın olmaya karar verdim. Üzerindeki siyah elbiseyle nefes kesici gözüküyordun lalisa o kadar güzeldin ki." Ağzı 'o' şeklini almış pür dikkat beni dinliyordu.
"O gün bugündür her sahnene gittim. Her videonu izledim. Sana olan sevgim büyüdü de büyüdü. Sonra bir gün yine senin sahneni izledikten sonra biri bana o kadar şiddetli çarptı ki omuzunun çıktığını sandım." İkimiz de gülümsemiştik.
"İyi ki o gün bana çarpmışsın sevgilim. İyi ki." Lalisa'nın gözlerinin dolduğu gördüğümde yanaklarını sıktım.
"Keşke sana daha önce çarpsaymışım." Gülümsememiz kahkahaya donüştüğünde ne olduğunu anlamadan lalisa'nın dudağıma kondurduğu öpücük üzerime çıkmasıyla hızlanmıştı. Öpücükleri boynuma doğru indiğinde gecenin uzun olacağını anlamıştım.
Yazdığım gibi atıyorum seversiniz umarımm
Ve üzülerek söylüyorum ki sonraki bölüm final
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nova
FanfictionŞarkıcı Roseanne Park kendisi gibi ünlü olan dansçı Lalisa Manobal'a aşık olmuştu.