Hayat bana intikam duygusunu bahşetmişti. Her saniye intikam için yanıp tutuşan bir insandım. Asla normal bir hayatım olmadı. 7 yıl süren eğitimim, okullardan kaçıp dövüş maçlarına gidişim, rutubet kokan sokaklarda karıştığım kavgaların. Hepsinin arkasında intikam vardı. Bu kadar sene beklemem bile büyük başarıydı. Çünkü henüz ailemi öldüren kişileri bulamamıştım.
Sabah güneşi odamı aydınlatırken, yanımda ki minik kıpırtıyla gözlerimi sol tarafımda açtım. Deniz yatağıma çıkmış elindeki oyuncaklarına bakıp bir şeyler mırıldanıyordu ve buradan o kadar masum ve saf görünüyordu ki yüzümde ki tebessüme engel olamadım. Beni fark etmiş olacak ki kafasını oradan kaldırmadan ''Günaydın, Elvin abla. Bugün oyun oynarız değil mi?'' yatağımda hafif doğrularak ellerimi saçlarının arasında gezdirdim. İçimde çok büyük bir merhamet duygusu vardı. Ama bu sadece çocuklar içindi. Onları gerçekten çok seviyordum. ''Oyun oynayacağız tabii ki, ama şirkete de gitmeliyiz. Bugün benimle gelmek ister misin?'' onu çok heyecanlandırmış olmalı ki hemen bana dönüp ''Dondurma da alırsak olur gelirim.'' Kafamı sallayıp ''Alırız, sende şirkette gezersin hatta saklambaç oynarız. Kocaman şirkette.'' Daha da mutlu olmuştu ve yatağın etrafında bir tur atarak yanıma gelip elimi tuttu. Elleri sıcacıktı, Deniz benim için gerçekten bambaşka bir şeydi. Ben onu yıllardır tanıyordum ve bu tanışıklığın yanında bir de çocuklara olan sevgim olunca Deniz' e daha da çok bağlanıyordum. ''Hadi o zaman hazırlanıp gidelim!'' Yataktan kalkıp onu aşağı götürdüm ve üzerini değişmesini sağladım. Sonrasında salonda ki masaya geçip kahvaltı yapmasını ve beni beklemesini istedim. Üzerimi değiştirip aşağı indim. Hızlıca birkaç bir şey ağzıma tıkıştırdım. Ve aceleyle evden çıktık. Arabada onu arka koltuğa oturttum. Yolda giderken aynadan bana bakıp ''Acaba annemler ne yapıyorlardır?'' diye sordu. Bu biraz da olsa yutkunmama sebep olmuştu. Karşımda ailesini tutsak aldığım bir çocuk vardı ve ben onunla resmen oyun oynuyordum. Sonrasında kafamı toplayıp ona düzgünce bir açıklama yaptım. ''Deniz, şöyle ki... Annenler bir kaza yapmışlar.'' Bunu söylediğim an gözleri donuklaştı. Gözlerinde artık heyecandan çok merak ve öfkeli bir bakış görüyordum. ''Ne olmuş annemlere? Elvin abla?'' soğukkanlı davranarak ''Sanırım orada bir kavga çıkmış ve annenler oradayken onları vurmuşlar. Annenleri hastaneye götürmeye çalışırken annen... Dayanamamış ve orada ölmüş.'' Son kelimeyi söyledikten sonra bakışları iyice değişti ve '' Ne?'' diye bir cılız ses çıktı. Yutkundum ve gözlerim doldu.Aynısını yıllar önce bende yaşamıştım. Ve o andan itibaren aileme bunu yapanları araştırmaya başlamıştım. Onlar hakkında elimde ki tek bilgi büyük bir çete olmaları ve isminin de 'Suskunlar' olmasıydı. 'Suskunlar' dikkatimi çekmişti. Kafamdaki düşüncelerden kurtulup Denize tekrar baktığımda gözleri dolmuştu. Titreyen sesiyle ''Annemi neden vurmuşlar ki?'' diyerek ağlamaya başladı. Hayal kırıklığıydı, aynı şeyi yaşıyordu. Benimle aynı duyguyu paylaşıyordu. Nedensizce onları kaybetmiştim. Arabayı durdurdum ve arkama döndüm. Deniz'in ellerini elime alarak '' Yaşadığın duyguyu bende yaşadım ve merak etme seni asla yalnız bırakmayacağım. Seni yanımda yetiştireceğim.'' Bu söylediklerimin karşısında içine dolan güven duygusuyla boncuk gözleri biraz daha doldu. O daha çocuktu. Bende bir çocuktum. Aynı olayları yaşadığımda, bende çocuktum. Fakat bu hayat bana erken büyümemi öğretmişti. Kendi başımın çaresine bakabilmeyi ve asıl gerçekleri. Deniz belki benim yanımda olmasaydı çok kötü şeyler yaşayabilirdi. Ailesini öldürdüğümü asla bilmeyecekti. Zaten sadece ben biliyordum ve hep ben bilecektim. Kafasını salladı ve bana bakarak ''Elvin abla sen hep benimle kal olur mu?'' Söyledikleri yüzümde bir tebessüme neden oldu. Ona bakarak ''Merak etme Deniz, ben hep yanında olacağım. Güven bana.'' diyerek gözlerini sildim ve arabayı tekrar harekete geçirip şirkete vardık.
Arabadan inip Deniz'i yanıma aldım ve şirketten içeri girdim. Asansöre doğru ilerliyorduk ama tam bu sırada kapı kapandı. Tam yetişeceğim sırada bir kol, kapıyı geri açıverdi. Kafamı uzattığımda gördüğüm yüz hiç yabancı değildi. Akay'ın ta kendisiydi. Akay gerçekten çok rahattı. Şirkete eşofman ve tişört ile gelebilecek kadar rahattı. Asansöre girdiğimde tebessüm ettim. Buna karşılık o da tebessüm etti ve Deniz'i daha önce görmediği için sorgulayan bakışlar atıyordu. Yüzündeki kıvrımları onu daha çok tatlı yapıyordu. ''Günaydın, Elvin Hanım.'' normalde resmiyeti kaldırmıştık fakat şuanda iş yerindeydik ve şuan ki rolü benim iş arkadaşımdı. ''Günaydın, Akay Bey.'' diyerek onu yanıtladım. Gözleri ile Deniz'i işaret ediyordu. Açıklardım ama bu kadar kişi arasında ona söyleyemezdim. Asansör yedinci katta durduğunda asansördeki herkes inmişti. Sadece ben Akay ve Deniz kalmıştık. Akay eğilip ellerini Deniz'in saçları arasında gezdirdi. ''Bu tatlı ve çok efendi olan yakışıklı da kim?'' Deniz zümrüt yeşili boncuk gözlerini bana çevirip sanki onay istercesine baktı. Gözlerimi kırpıştırıp onay verdim. Sonrasında konuşmaya başladı. ''Adım Deniz, 7 yaşındayım ve Elvin ablamla kalıyorum.'' Bu kadar olay yaşanmasına rağmen ve benim bunu yapmış olmama rağmen bu kadar rahat konuşması beni etkilemişti. Akay ayağa kalkıp yanıma geçti ve tam bu sırada asansörün kapıları açıldı. Bende Deniz'in elini tutarak asansörden indim Akay'da hemen ardımdan geldi. Kendi asistanı olan Cem'i çağırdı. ''Cem, Deniz ile bir süre ilgilenebilir misin? Elvin Hanımla konuşmam gerekiyor, bir kaç dakika.'' Gözlerimi Akay'a çevirdim ve ''Ne zaman konuşacağız diye bir karar aldık ve benim neden haberim yok?'' evet tavrımı yine ortaya koymuştum. Yani haber vermeden ve iznim olmadan Deniz'i birilerine teslim edemezdi. Sabırsız bir ifadeyle ellerini cebinden çıkarıp ''Pekala, Elvin Hanım konuşabilir miyiz? Ve bu sırada Deniz biraz beklese?'' bu adam bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı? her neyse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Sesi
ActionYıllar boyunca kendisine yapılan bir sürü şeyden sonra,acıları ile başa çıkabilmeyi öğrenen, hep sessiz kalan ama bu sessizliğin sesi olan bir kızın hikâyesi...