6. Bölüm

486 79 22
                                    

Sabah uyandığımda aylar sonra Kris yanımdaydı. Öldü sandığım sevgilim şuan yanımda uyuyordu. İçimde büyüyen özlemimle ona sımsıkı sarıldım. Yüzünün her yerini öperek uyandırmaya çalıştım.

Gözleri kapalı bir şekilde "Boşuna uğraşıyorsun Tao. Öpücüklerinden vazgeçip gözlerimi açamam. Seni çok özledim." dedi.

"Seni o kadar özledim ki ömrümün sonuna kadar durmadan öpebilirim. Yine de içimdekinin geçmesine yeteceğini sanmıyorum." dedim.

"Seni incittiğim için çok üzgünüm Tao. Gelebilseydim öleceğimi bilsem gelirdim." dedi.

"Bir daha ölümden bahsetmeyelim Kris. Kalbimdeki ağırlık henüz kalkmadı bile. Sen yanımdasın ama rüya gibi geliyor bana. Her günüm sensizlikte seni yaşayarak geçti. Biliyor musun birlikte sevdiğimiz köpek bile hala gittiğimiz parkta geziyor. Onu görmek bile ağır geliyordu bana." dedim.

"Şaşkın olduğunu görebiliyorum bebeğim. Ama ben buradayım ve yaşıyorum. Sadece tadını çıkarmalıyız." diyerek öptü.

"Şimdi kalkmam gerek. Kahve yapacağım." dedim ve yataktan fırladım. Her ne kadar istemediğini söylese de uzun bir zaman sonra ilk defa yaptığım kahveyi içecekti. Hemen hazırlayıp baş ucuna koydum. Çalışmayacağını söylese de hemen gidip odasını topladım. Döndüğümde kahvesini bitirmiş hala yatıyordu.

"Çıkmayacak mısın yataktan?" diye sordum.

"Hayır çıkmayacağım. Üstelik sen de yanıma geleceksin." dedi

Yanına yatıp sırtımı yatağın başlığına yasladığımda kapının yanındaki notun olmadığını gördüm.

"Aman tanrım oradaki not nereye gitti. Düşmüş olabilir mi?" diyerek yataktan kalkmaya çalıştım. Ama Kris beni tutup kendine çekti.

"Hayır bebeğim ben çıkardım. Çünkü sen iş yapmakla uğraşıp beni yalnız bıraktığında başka yerlere yenilerini yazdım." dedi.

"Gerçekten buradasın değil mi Kris? Yaşıyorsun değil mi? Bu bir rüya olamaz değil mi?" diye sordum.

"Sürekli ağlaman iyi bir şey değil. Artık o güzel gülümsemeni göstermelisin sevgilim." dedi gözlerime bakarak.

"Seni çok özledim Kris." dedim ve göğsüne yattım. Her zamanki gibi saçlarımı okşamaya başladı.

"Ben de seni çok özledim. Bundan sonra mutlu olman için her şeyi yapacağım." diyerek dudaklarımdan öptü.

Uzun zamandır ilk defa içten gülümsemiştim. Biraz öylece kaldık. Onun kalp atışlarını duymak beni çok mutlu ediyordu. Hayatımda duyduğum en güzel ses olduğuna yemin edebilirim.

Bir süre sonra "Kahvaltı hazırlamalıyım bebeğim." dedim ve kıpırdandım.

"Yardım etmemi ister misin?" diye sordu.

"Senin için bunu yapmayı çok özledim Kris. Bana karışma ve televizyon izlemeye git." dedim.

Hızlıca kalkıp aşağı indim. Koridorda, dolabın üzerinde ve masada yazılı notları okudum. Bana olan aşkını anlattığı her cümleyi kalbimin en derinlerine kazıdım.

Masayı hazırlarken kapının çaldığını duydum. İçeri gittiğimde Jong In ve sevgilisi Kyung Soo'yu görünce çok sevindim.

Koltuklara geçtiğimizde Kyung Soo önce Kris'e sonra bana baktı

"Şey Tao ben bir şey soracağım ama çekiniyorum. O neden orada oturuyor?" diyor sordu.

"Çünkü orası onun yeri Kyung Soo." dedim ve gülümsedim.

Eğilip Jong In'e bir şey sordu. Jong In de ona fısıltıyla cevap verdi. Sonra ikimize dönerek "NE???" diye bağırdı.

Jong In sırıtarak bize döndü "Üzgünüm, ona söylemeyi unutmuşum." dedi

"Beni nasıl unutursun Jong In. bunun hesabını soracağım." diyerek kızdı Kris.

Kyung Soo kalkıp yanıma geldi ve sarıldı. Çok sıcak kanlı biri olduğuna bir kez daha emin oldum.

"Senin adına çok sevindim Tao. O halini gördüğümde içim acımıştı." dedi.

"Benim de kıskanç halimi görmek canını acıtabilir kalp dudak. Lütfen kollarını benim pandamın etrafından çeker misin?" diyerek gülümsedi Kris.

"Hadi kahvaltı edelim." dedim ve hepsini çekerek mutfağa götürdüm.

Birlikte güzel bir gün geçirdik. Akşam televizyon karşısında otururken Kris konuşmak istediğini söyledi. Hepimiz ona döndüğümüzle en ciddi haliyle konuşmaya başladı.

"Ben Çin'e dönmek istiyorum. Ailem henüz yaşadığımı bile bilmiyor. In Sang abiye kendim söyleyeceğimi, bu yüzden bir şey söylememesini söyledim. Onları aramak istemiyorum. Gözleriyle görmeliler. Bu nedenle artık Çin'e dönmeli ve evlenmeliyiz."

Evlenmekten bahsetmesi beni heyecanlandırmıştı.

"Demek gidiyorsunuz?" diye yüzü düşerek sordu Jong In.

"Aslında ben sana bizimle gel diyecektim Jong In. Tabi eğer sevgilin de isterse.. Yani orada birlikte yaşayabiliriz." dedi. Jong In beni hiç yalnız bırakmamıştı. Mükemmel erkeğim de onu bırakmak istemiyordu. Jong In'in ailesi yoktu. Ama Kyung Soo için tereddüt ediyordum.

"Gidelim Jong In. Beni terk etmeyi düşünmüyorsun değil mi?" diye sordu kısa boylu arkadaşımız.

"Pekala dostum. Nasıl olsa ikimizin de aile gibi bir sorumluluğu yok. Geliyoruz. Hem bakarsın biz de evleniriz." diyerek hepimizi sevindirmişti Jong In.

Uzun bir zaman sonra ilk defa gerçekten çok mutluydum. 

Senden Sonra.. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin