"döndüler! senpai, hoşgeldiniz!"
depoya girerken bizi kapıda karşılayan çocuğa bir gülümseme verip saçını dağıttıktan sonra içeriye adımladım. onlara göre küçük de olsa bir tehlike atlatmıştık. yine de şu an en çok merak ettiğim şey, Ken'in Haruchiyo ile ne konuştuğuydu. yanıma geldiğindeki hâli oldukça ciddiydi. gözümde büyüttüğümden değil ama Hajime'nin tepkilerinden de yola çıkarak tek parça çıkması onun için bir başarıydı. ekiptekiler için özel ayarlanan odaya girdiğimizde masanın etrafında toparlanmıştık.
"inui, öncelikle mitsuya'nın verdiği mesajı aç."
kağıtta, hediye diye adlandırdıkları kişilerin nerede olduğu ve ne için tutuldukları yazıyor. mitsuya-san'ın daha önce ulaştırdığı haritaya göre şu an buralarda falan olmalılar.
duvara asılı bina planındaki yerlerden, sabah Hajime'nin bana gösterdiği bar tarzı olan odanın alt katında olan bir yeri işaretledim.
"peki oraya girmemiz mümkün mü?"(chifuyu)
"mümkün değil, en azından şu an."
aslında tam olarak tutuldukları yer olmasa da içeride uzun süre kalmanın da bir yolu var.
"nasıl yani?"
Kokonoi Hajime, Haruchiyo'nun bizim tarafımızdaki herkes için bir oda ayarlaması emrini vermiş. yani eğer istersek orada kalabilmemiz mümkün.
"yine de bu o kadar da kolay olmayacak. bizi hapis olarak tutmak için herkese oda ayarladıklarını düşünmüyor musun?"
"ryuguji, başka bir şeyler mi var?"
"işin aslı, liderleri olan herifle bugün birebir konuştum ve bu iş sandığımız kadar kolay olmayacak. yani, sadece kanıt toplayarak onlara zarar verebilecekmişiz gibi görünmüyor."
"ne demek bu?"
"adam başlı başına kimseye güvenmiyor, acıması olmayan bir tip. ve her işini en ince detayına kadar inceleyerek yapıyor. şeytan arkasını kollar, bununki de öyle. sözünden çıkmaya cesaret eden, hata yapma lüksü olan kimse yok. yakın adamları da dahil."
"yani açıklarını aramak için bi taraflarımızı yırtmamız gerekiyor öyle mi?"
"aynen öyle."
peki siz ne konuştunuz? neyin detayları? ve neden hapis tutulanlara ulaşmamız bu kadar zor?
"zor çünkü onlara katılmamıza belli bir yere kadar izin veriyorlar. şu an onlarla ortak yapabileceğimiz tek şey, onlar adına birkaç teslimat veya istedikleri adamları onlara getirmek."
"ayakçı olmayacağız demiştin."
"olmayacağız zaten. bu bir çeşit sınav, değil mi?"
"öyle de diyebiliriz. güvenlerini kazanmak için bir adım sadece."
"peki çetedeki kişilerin telefonlarını hackleyerek bir şeyler bulamaz mıyız?"
dikkat ettiğim kadarıyla bugün herkes telefonlarında bir şeylerle uğraşıyordu. Hajime Kokonoi, bunun için bir çeşit oyun dese de bu pek mantıklı gelmedi bana.
"o zaman yarın ilk iş sistemi hackleyerek başlıyoruz."
olmaz.
"neden olmasın?"
en başından sistemi hacklersek, bizden şüphelenmeleri veya ağlarını daha da güçlendirmelerine kapı açmış oluruz. bence yavaş yavaş gitmek en mantıklısı.
"inui haklı, önceliğimiz yanına yaklaşabildiklerimiz olsa daha iyi olur."
"yanına yaklaşmak demişken, inui, sen neden Hajime'nin yanına yaklaşmıyorsun?"
"yanlış hatırlamıyorsam o ve Haitani kardeşler, hapis tutulanlardan sorumluydu."
"ama neden inupi senpai?"
"tam nedenini bilmiyorum ama Hajime Kokonoi onunla özel olarak ilgilenmiş gibi geldi."
saçmalama. o xxx derdi yalnızca para ve altına alacak herhangi biri.
"daha iyi ya işte, zoru oynayarak onun dikkatini çekebilirsin sei! siz erkekler her zaman buna düşersiniz."
bilmem farkında mısın ama ben de bir erkeğim.
"ne fark eder ki, adam pek de kız erkek ayırıyor gibi görünmüyor."
Yah!
"tamam kesin gırgırı."
seninle gerçekten çok işim olacak Kokonoi Hajime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Roman pour AdolescentsInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.